Ne oldu bizim gazetecilik reflekslerimize?

"... Asıl üzerinde durulması gereken, 17 yaşındaki bir gencin nasıl olup da medyayı bu kadar kolay aldatabildiği!"

GAZETECİLER.COM - Hürriyet gazetesi okur temsilcisi Faruk Bildirici, köşesinde geçen ayın son günlerinde gündeme gelen ve çokça konuşulan bir haberle ilgili  çok ciddi bir medya eleştirisi kaleme aldı.

Gazeteler, internet siteleri ve televizyonlarda "Annesi hayallerini tandırda yaktı" şeklinde yer bulan haber, Mardin Kızıltepe'de liseyi yeni bitiren Şeyhmus Kino adlı gencin, Oxford Üniversitesi'nden gelen davet yazısını annesinin tandırda yaktığı iddiasını içeriyordu.

Haberlerde, Kino'nun "Almanya'nın Mannheim Eyaleti'nde düzenlenen ve yaklaşık 200 bin kişinin katıldığı bir resim yarışmasında kazandığı birincilik ödülü olan 350 bin lirayı Somali'ye bağışlamasıyla dikkatleri üzerine çektiği" de vurgulanıyordu.

Bildirici sonrasında tüm iddiaların yalan olduğu ortaya çıkan haberi doğrulamayı hiç bir gazetecinin aklına getirmediğinin altını çizdi ve "asıl üzerinde durulması gereken, 17 yaşındaki bir gencin nasıl olup da medyayı bu kadar kolay aldatabildiği!" yazdı. İşte Bildirici'nin medyanın reflekslerini çoktan yitirdiğini gözler önüne seren o yazısı:

"Çarpıcı bir haberdi doğrusu. Hemen dikkat çekti, sosyal medyada da yankılandı. Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Oxford davetinin yenilenmesi için İngiltere Büyükelçisi'ne mail gönderdi. Ama Kino ile ilgili haber tutarsızlıklarla doluydu. Bir işçi çocuğu, 350 bin lira kazanıyor, son kuruşuna kadar hepsini Somali'deki insanlara bağışlıyordu! Davet yazısı tandırda yanınca da Oxford'a gidemiyordu!

ÇELİŞKİLERİ OKURLAR FARKETTİ

Birçok okur gibi Tolga Örnek de inanamadı okuduğu bu haberde yazılanlara. İnternete girip biraz karıştırınca Milli Eğitim Bakanlığı'nın web sayfasının "Okullarımızdan haberler" bölümünde, geçen yıl "Kino'nun katıldığı yarışmanın 350 bin lira olan ödülünü engellilere bağışladığının" yazıldığını gördü. Bu çelişkiyi bana da iletip, haberin doğru olup olmadığını sordu.

İlk olarak Hürriyet Yurtdışı Yayınlar Müdürü Halit Çelikbudak'tan yardım istedim. Çelikbudak, birkaç gün araştırdıktan sonra Mannheim'de haberdeki gibi bir yarışma bulamadıkları yanıtını verdi. "Zaten bu kadar yüksek ödülü olan bir yarışma Almanya'da yankı uyandırırdı" dedi.

Konuyu DHA Muhabiri Nezir Güneş'e sordum, haberi Şeyhmus Kino ve ailesinin sözlerine dayanarak yazdığını ama doğrulatmak için İlçe Milli Eğitim Müdürü ile de görüştüğünü anlattı. Güneş, "17 yaşındaki bir çocuk, hem Milli Eğitimi hem de bizi kandırdı. Bir haftadır peşindeyim, bulamıyorum" dedi.

Haberde Kino'ya Oxford'dan davet geldiğini doğruladığı yazılan Kızıltepe İlçe Milli Eğitim Müdürü İbrahim Bahçıvancı ile de görüştüm. "Ben davet yazısı görmedim. Sadece annesinin Oxford'dan gelen daveti yaktığı anlatılınca üzüldüğümü söylemiştim. Fakat bu haberler çıkınca çağırıp konuştum. Çelişkili ifadelerde bulundu. Anlaşılan herkesi uyutmuş" dedi Müdür Bahçıvancı.

DİĞER GAZETELER DE ARAŞTIRDI

Kino'nun "tandırda yanan hayalleri" çok dikkat çektiği için başka gazeteler de doğru olup olmadığını araştırdı. Zaman gazetesi, Oxford Üniversitesi sözcüsüne sormuş, "böyle bir davet yazısı göndermedikleri" yanıtını almıştı. Milliyet de Kino'nun Almanya'daki yarışmada birinci olduğunu söylediği resmin, Kanadalı ressam Rob Gonsalves'in yapıtının kopyası olduğunu yazdı.

Ne kazanılan bir yarışma vardı ortada ne de Oxford'dan davet! Fakat bu haberlerin ortak yanı, Kino'yu sorgulamalarıydı. Oysa asıl üzerinde durulması gereken, 17 yaşındaki bir gencin nasıl olup da medyayı bu kadar kolay aldatabildiği! Düşünün, bir genç, Almanya'da birinci olduğunu, 350 bin liralık ödül kazanıp bağışladığını, Oxford'dan davet aldığını, ama yazısının tandırda yandığını söylüyor, bu da haber oluyor. Haber servise konuyor, haber merkezlerini, yazı işlerini geçen haber, gazetelerde aynen basılıyor!

SADECE HÜRRİYET DEĞİL DİĞER MEDYA KURULUŞLARI DA...

Sadece Hürriyet değil, diğer medya kuruluşlarında da editoryal süzgecin bu haberi eleyememiş olması vahim. Hep söyler dururuz, haber yazarken şüphe ve sorgulayıcılık esastır diye. Ne oldu bizim bu gazetecilik reflekslerimize?