Nazlı Ilıcak'tan Nedim Şener'e Hanefi Avcı suçlaması!

Nedim Şener için "emniyet içi bir çekişmenin gönüllü kurbanı oldu" diyen Nazlı Ilıcak, Şener'in Hanefi Avcı'nın bakış açısıyla kitap yazdığını iiddia etti.

GAZETECİLER.COM
Bugün gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak ile Nedim Şener arasındaki polemik sürüyor. Ilıcak, bugünkü yazısında Nedim Şener'in Dink cinayetinin perde arkasını tartışan 'İstihbarat yalanları' kitabını hedef aldı.

Ilıcak, Şener'in kitabı Hanefi Avcı'nın bakış açısıyla yazdığını söylerken, Dink cinayetinin sorumluluğunu Ali Fuat Yılmazer'e yıktığını oysa ortaya çıkan delillerin o İstanbul İstihbarat Şubesi’nin başında bulunan Ahmet İlhan Güler’i işaret ettiğini savundu. Ilıcak, Şener'in bu ismi ise kitabında 'tertip kurban' olarak gösterdiğini vurguladı.

İşte Ilıcak'ın yazısındaki ilgili bölüm:

DİNK CİNAYETİ VE ŞENER'İN YANILGISI
 
Nedim Şener, Hrant Dink cinayetini aydınlatan gazeteci sıfatını kendisine yakıştırıyor ama aksine, özellikle ilk kitabı olan “İstihbarat Yalanları”nda hedef şaşırttı. Cinayetin sorumlularını belirlemekten ziyade, Emniyet içindeki kavganın tarafı oldu. “Her Taşın Altında The Cemaat mi Var” kitabımda, onun bu tavrını sergilediğim için bana da düşman kesildi. Nezaket sınırlarını aşan öfkeli çıkışları, bu eziklikten kaynaklanıyor.

Dün Oda TV davasındaki pozisyonumu anlattım. Bugün ise Şener’in yanılgılarından söz edeceğim…

O KİTABI HANEFİ AVCI'DAN DUYDUKLARI İLE YAZDI

Şener “İstihbarat Yalanları” kitabını, Hanefi Avcı’dan duyduklarıyla yazdı. Bu yüzden, olaylara onun gözüyle baktı. Emniyet içindeki rekabete kurban gitti. Teşhisleri haklı çıkmadı. Kitabında, Ali Fuat Yılmazer’i hedef almıştı. Bütün sorumluluğu ona yüklüyor, Dink’in öldürüldüğü tarihte İstanbul İstihbarat Şubesi’nin başında bulunan Ahmet İlhan Güler’in ise bir tertibe kurban gittiğini belirtiyordu.

ASIL SORUMLU AHMET İLHAN GÜLER

Peki sonra olaylar nasıl gelişti? İşi savsaklayan kişinin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler olduğu ortaya çıktı. Güler, Trabzon’dan gelen 17 Şubat 2006 tarihli ihbar yazısı üzerine, Osman Hayal’i (Yasin Hayal’in amcası) izlemeye aldıklarını söylemişti; ama raporun, cinayetten sonra sahte olarak, geçmiş tarihle tanzim edildiği anlaşıldı. İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü, Osman Hayal’in telefonlarıyla ilgili de bir çalışma yapmamıştı. Fakat bu çalışmanın gerçekleştiğine dair bazı bilgisayar çıktılarını müfettişlere verdiler. Oysa Hayal’in telefonları İstanbul İstihbarat tarafından izlenseydi, bunun, İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nın Log kayıtlarında görülmesi gerekirdi. Log kayıtlarında böyle bir bilgi yoktu. Zaten Güler, İl Koruma Komisyonu’na Hrant Dink’in tehdit altında olduğu malûmatını da vermemişti.

Mülkiye Başmüfettişleri, Hrant Dink’e karşı ses getirecek bir eylem düzenleneceğine dair ihbarın Ankara’ya geldiği tarihte (17 Şubat 2006), Ali Fuat Yılmazer’in görev gereği İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’la birlikte İran’da olduğunu tespit etmiş, dolayısıyla bu iki kişiye isnat edilecek kusur bulunmadığını raporlarında belirtmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, aynı istikamette karar verdi.

HANEFİ AVCI'NIN SAĞ KOLU

Nedim Şener ise kitabında, “Maksat Güler’in ayağını kaydırarak Yılmazer’in İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olmasını sağlamaktı. Zira Yılmazer, Cemaat’in Emniyet’teki imamı” diyordu. Yani, Nedim Şener’e göre, mesuliyet Ahmet İlhan Güler’in üzerine yıkılmış, onun ayağı kaydırılarak, esas sorumlu olan kişi, Cemaat’in adamı Ali Fuat Yılmazer, İstanbul İstihbarat Şubesi’nin başına getirilmişti. Ahmet İlhan Güler’in, Hanefi Avcı’nın sağ kolu olduğunu hatırlatmakta yarar var.

EMNİYET İÇİNDEKİ HESAPLAŞMANIN GÖNÜLLÜ KURBANI OLDU

Gelişmeler, Nedim Şener’in tespitlerinin gerçeği yansıtmadığını, onun Emniyet içi bir çekişmenin gönüllü kurbanı olduğunu ortaya koydu. Bu kadar öfkelenip, haksız sataşmalarda bulunacağına, hatalı tespitlerinden dolayı okurlarından özür dilese daha doğru bir iş yapmış olur.

NAZLI ILICAK YAZILARI