Nazlı Ilıcak'a göre Cumhuriyet Pulitzer ödülü alabilir!
Ilıcak'a göre Cumhuriyet Gazetesi. Bırakınız vatana ihaneti, olsa olsa, ileride Pulitzer Ödülü’ne lâyık görülebilir.
MİT TIR’larındaki silâhların Cumhuriyet’te yer alması üzerine,
bunun “vatana ihanet” olduğunu iddia
yazarlar köşelerinde, Batı’da yaşananlardan örnekler verdiler.
Cem Küçük, Can Dündar için Türk Julian Assange'ı dedi ve
ekledi:
"ABD ve İngiltere’nin Julian Assange ve Bradley Manning’e
neler yaptığı ortada. Assange, dünyanın en kötü basın siciline
sahip Ekvator’un İngiltere büyükelçiliğinde 12 metrekarelik bir
alanda yaşıyor. Dışarı çıktığı an hapsi boylayacak. Manning ise hem
işkence gördü hem de 35 yıl cezaya mahkum edildi. İran-Kontra
skandalında CIA’in rolünü sorgulayan gazeteci Gary Webb 2004’te
intihara zorlandı."
Ersoy Dede ise Edward Snowden’ı hatırlatarak The Guardian ve
Washington Post’ta yayımlanan haberden sonra yaşananları yazdı
köşesinde:
“Guardian Yayın Yönetmeni Alan Rusbridger, bu yayının hemen
ardından kendini hâkim önünde buldu. Guardian kapatılma
tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Rusbridger, pazarlığa oturdu.
Belgeleri yok etmeyi kabul etti. Sonra dünya televizyonlarına konu
olan o görüntüleri izledik. Guardian çalışanları ellerinde matkap
ya da beton tıraşlama makineleriyle bilgisayarların hard disklerini
paramparça ettiler. İngiliz İstihbarat elemanları o parçalama
işlemi sırasında gazetenin dört bir tarafına dağılıp bu imhaya
tanıklık etti. Direnmek, onun için hiç de iyi olmayacaktı. Hem
canını kurtardı hem de gazetesini.”
NAZLI ILICAK: CUMHURİYET
PULITZER ALABİLİR
"Oysa olay böyle cereyan etmedi" diyen Bugün
gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak ise Ersoy Dede'nin yazdıklarının tam
tersini anlattı bugün köşesinde.
Cumhuriyet'in Pulitzer’e lâyık görülebileceğini
yazan Ilıcak'a göre İngiliz Guardian gazetesinde şunlar
yaşanmıştı:
"Guardian Genel Yayın Müdürü, bir pazarlığa oturup rıza göstermedi.
Ama İngiliz istihbaratı, gazeteyi bastı ve onların zorlamasıyla
belgeleri içeren hard diskler imha edildi.
Zaten, belgelerin önemli bir kısmı, farklı yerlerde güvenlik altına
alınmıştı. Bu olay 2013 yılında yaşandı. 2014’te, Guardian, söz
konusu belgeleri yayınladığı için, Washington Post ile Pulitzer
Ödülü’nü paylaştı.
Orada, Alan Rusbridger, bir teşekkür konuşması yaptı. Gazetedeki
bilgisayar ile diğer araç gereçlerin parçalanması da dahil olmak
üzere, korkutma, sindirme teşebbüsleri karşısında yılmayan kahraman
muhabirlere ve çalışanlara şükranlarını bildirdi. Dedi ki:
“Terörizme ilişkin yasaların bize uygulanmak istendiği ve
her türlü imkân kullanarak baskı yapıldığı o günkü ortamdan
bugünlere geldik. Bugün dünya, yayınlarımızın kamu yararına yönelik
olduğunu kabul ediyor.”
Rusbridger, İngiliz istihbarat servisi gazeteyi bastığında ve
bilgisayarları paramparça ettiğinde, onlara “Nafile
uğraşıyorsunuz. Kayıtları sadece burada saklamıyoruz. En az 4
ülkede kopyaları var ve biz kamu yararı adına bunları yayınlamaya
devam edeceğiz” diyordu.
Yani ortada polis veyahut hâkimle bir pazarlık yok. Kaldı ki,
Amerika’da NSA kayıtlarının sızdırılması tartışılırken, yargı,
“kamu belgelerinin gizliliği” ile
“kişilerin mahremiyeti” arasındaki denge üzerinde
durdu. Kimi hâkim, istihbaratın geniş çapta dinleme ve izleme
yapmasını anayasaya aykırı bulurken, kimi de kamu güvenliği
açısından yararlı gördü. Edward Snowden, Milli Güvenlik
Ajansı’nda (NSA) çalışırken gizli bilgileri dışarıya çıkardığı
için, ABD tarafından casuslukla suçlandı.
Fakat Guardian ya da Washington Post gazeteleri son derece
prestijli bir ödül olan Pulitzer’e lâyık görüldüler.
Zaten, silâh yüklü MİT TIR’ları ile gizli istihbarat
bilgilerinin mukayese edilmesi doğru değil. NSA’in milli
güvenlik açısından önem taşıyan dinleme ve izleme kayıtları
piyasaya döküldü. Oysa MİT TIR’larında silâh olduğu zaten
savcıların tuttuğu tutanakla belliydi ve açıkça suç işleniyordu.
Dinleme yapmak NSA’in görevi. Bu görevi istismar etmiş, kişi
mahremiyetine saygı göstermemiş olabilirler. Ama 2000 silâh yüklü
TIR’ı yurtdışına göndermek, MİT’in görevi değil. İşlenen bir suçun
görsel olarak kanıtlarını ortaya koydu Cumhuriyet Gazetesi.
Bırakınız vatana ihaneti, olsa olsa, ileride Pulitzer Ödülü’ne
lâyık görülebilir.