Nazlı Ilıcak nasıl hapse düştü?
Ayeri, Ilıcak'ın cezaevine girmesini ve çıkmasını yazdı: "Nazlı Hanım özel uygulamayla, cezası bir seneyi doldurmadan tahliye edildi..."
İşte Ayeri'nin "Nazlı Hanım'ın marmelatları" başlıklı o yazısından bir bölüm:
"Nazlı Ilıcak'ın 'Oda TV Davası'yla ilgili demecini
duydunuz ya da okudunuz. Buna göre Nedim Şener,
Ahmet Şık ve Müyesser Yıldız'ın tahliye
kararları hazır. Nazlı Hanım, bu tarihi duruşmanın gününü de
açıkladı; 23 Ocak. Falcılık veya 'Kulağa fısıldama'
dediğimiz bu öngörünün doğru çıkmasını gönülden diliyoruz.
Hani şeytan dürtmüyor değil. Yani ters kurgu yaparsak, bu kez
karşınıza çıkacak yorumları düşünebiliyor musunuz? 'Nazlı
Ilıcak mütalaa verdi, serbest kaldılar' manşetlere
çıkacak. Bir başka olasılık var; 'Tam tahliye kararı
çıkarken inadına, tutukluluğun devamı kararlaştırıldı'.
Yani, Hanımefendi bir yerde 'Özgürlüğe mayın döşemiş' olacak.
Neyse, ak mı kara mı'nın cevabını almamıza on gün kaldı. Neticeyi
birlikte göreceğiz.
...
Sayın Ilıcak'ın 12 Eylül İhtilali sonrası cezaevine giriş
öyküsünü bire bir yaşayanlardanız. 'Evrenspor' yazısını
gazeteye koymayan kişiydik. Genel Yayın Müdürümüz Güneri
Cıvaoğlu tatildeydi. Merhum Kemal Ilıcak
ise Avustralya'da büro kurup, baskı yapmakla uğraşıyordu.
O yazı elimize geldiğinde, başlığını gördüğümüz an irkildik. Yazıişlerindeki Faik Akın'la konuşup, fikrini aldık. Sonuçta yazı iki gün çekmecemizde kaldı. Nazlı Hanım 'İlle koyacaksınız. Onda bir şey yok' diye diretti. Baktı ki ümit yok; bu sefer beklemeye geçti; 'Kemal gelsin, koyarsınız'.
Patron döndü. Odasında eşiyle birlikte bir-iki küçük sansür yapıldı. Sonuçta 'Evrenspor' gazeteye girdi. Kemal Bey'in içi rahat değil. 'Bir şey olmaz' diyor ama bir taraftan bizi parmağıyla dürtüp onay istiyor; 'Öyle değil mi?' Kafamızı olumsuz anlamda sallamakla yetindik. Hatta Faik Akın bizi destekler şekilde Kıbrıs Barış Harekatı'nın simge sözcüklerini söyledi; 'Ayşe tatile çıkar'.
Netice, 30 Ağustos öncesi gazete süresiz kapatıldı. Daha sonraki
gelişmeler ve yargılama sonunda Nazlı Ilıcak hapis cezasına mahkum
edildi. O günkü düşüncemiz 'Demokrasi kahramanı olmak
istiyor' şeklindeydi. Arzusunu gerçekleştirdi. Çünkü
sonraları Kenan Evren'in tesisleri ziyareti sırasında,
karşılayıcılar arasındaydı. İltifatlara tanıklık ettik.
...
Yabancı okullarda okumuş, İsviçre'de yüksek öğrenim görmüş bayanın
cezaevine girdiği günü hatırladıkça tebessüm ederiz. Nazlı Ilıcak,
seyahate gider gibi valizini hazırladı. Sevdiği yiyecekler
arasında listebaşı olan marmelatları özenle seçti.
Kendisine 'Bunları içeri sokamazsınız. Sonra hallederiz' dememize
rağmen, eşyaların arasına yerleştirdi. Sonuç mu? Onları biz yedik.
O dönem -İsmini vermeyelim- cezaevi müdür
yardımcılarından olan arkadaşımız kanalıyla 'Ambargoyu
deldik'. Nazlı Hanım özel uygulamayla, cezası bir seneyi
doldurmadan tahliye edildi. Sonraki en önemli gelişme birtakım
'Bıçkın bayanlar'ın gazeteye doluşmasıydı. Bunlara
iş uydurulduğunu anladık. Tahmin ettiğiniz gibi Sayın
Ilıcak'ın koğuş arkadaşlarıydı. Hele bir tanesinin yüzünü
asla unutmayacağız. Dövecek gibi bakardı. Gerçekten ürkerdik.
Sabıkasını sorduğumuzda 'Cinayet' cevabını aldık.
Kocasını halletmişti. Başa dönecek olursak '23 Ocak'ı iple
çeker hale geldik' diyeceğiz.