Nazlı Ilıcak, Mevlana'dan öyle bir örnek verdi ki...
Mevlana'dan bir hikaye ile yanıt verdi... Mutlu Tönbekici biliyorsa bu hikayeyi fena alınacak...
GAZETECİLER.COM - Mutlu
Tönbekici, Nazlı Ilıcak'tan okkalı bir yanıt aldı...
"İttire kaktıra gazeteci olmuş biri" ya da
"Dumkoflar Kraliçesi" filan demeyeceğim diye yazdı onu "Tevazu
Kraliçesi" ilan etti...
Dalgasını da Mevlana'dan bir hikaye aktararak geçti..
İşte o satırlar;
"Belki en doğrusu, "Tevazu Kraliçesi'ne" Mevlana'nın bir hikâyesini
anlatmak:
Mevlana, Mesnevi'nin bir yerinde, idrar birikintisinin üzerinde
yüzen saman parçasına konmuş bir sinekten söz eder. Sinek,
altındaki saman çöpünü kocaman bir gemi, kendisini de kaptan
sanmaktadır.
Mevlana'nın kendi durumunu idrakten aciz biçareleri tarif etmek
için verdiği bu örnek, Babıâli'de de karşımıza çıkıyor. Artık,
hiçbir listede yer almamanın dayanılmaz ezikliği mi dersiniz, yoksa
darbe tartışmasında rol kapma çabası mı? Bilemem hangi saikle,
"Tevazu Kraliçesi", saman çöpünün kaptanlığından, birdenbire
üzerimize sıçrayarak "Polemik Kraliçeliği"ne terfi etmek
istedi.
HİKAYEYİ BİZ
ÖZETLEYELİM
Hani bilmeyen vardır...
Mevlana'nın bu hikayesini...
Şöyle anlatıyor sineğin kendini zamanın 'Anka'sı sanmasını
Mevlana;
"Senin ahvalin bir sineğe benzer ki o kendini bir adam
sanırdı. İçmeden kendi kendine sarhoş olmuş, zerresini güneş
görmüş. Doğan kuşlarının övüldüğünü işitmiş; “ Şüphe yok ki ben
vaktin Anka'sıyım” demişti.
O sinek eşek sidiği birikintisindeki saman çöpünün üstünde gemi
kaptanı gibi baş kaldırıp. “ Ben, deniz ve gemi hikayesini okumuş,
bir zaman bunu düşünmüştüm. İşte şu deniz, şu gemi, ben de
ehliyetli, rey ve tedbir sahibi bir kaptanım” dedi.Deniz üstünde
salınıp durmaktaydı. O kadarcık bir su ona haddinden fazla göründü.
O sidik sineğe göre hudutsuzdu. Sinekte onu olduğu gibi görecek göz
nerede? Onun alemi kendi görüşüne göre olur. Gözü bu kadardır,
denizi de ona göre!