Nasılmış Uğur Dündar?

Uğur Dündar isyan edince, herkes "haklı" dedi. Ünal Tanık da isyanın haklı olduğunu söyledi ama, bir de geçmişi hatırlattı.

İşte Uğur Dündar'ın Haber7.com'daki yazısı:

Ailesine dil uzatıldığı için feveran ediyor. Sesini duyurabildiği kadar haykırıyor. Eşine kimsenin dil uzatamayacağını seslendiriyor.

Uğur Dündar’ın attığı çığlıkta haklı olduğuna inanıyorum. Aile kavramına sahip çıkma anlamında şahsına karşı yapılan haksızlığa gösterdiği tepkiye açıkça destek veriyorum.

Şurası çok açık ki Uğur Dündar, eşi Yasemin Baradan Dündar’ın namus ve ailesine bağlılığından zerre kadar şüphe duymuyor.

Yasemin Baradan, 1989’da Türkiye güzeli seçilmesinin ardından mankenlik, TV sunuculuğu, gazetecilik yaptı. Bazı klip ve reklam filmlerinde oynadı. Dündar çifti, 1993’te nikah memurunun karşısında attıkları imzaya sadık kaldılar.

Dahası Uğur Dündar, kendi duruşuna zarar gelebileceği gerekçesi ile Yasemin Hanım’ın hep geri planda kalmasını istedi. Çok özel dost davetlerinin dışında hiç kimse Yasemin-Uğur Dündar çiftini bir arada görmedi.

Evliliklerine ilişkin medyada çıkan haberler, 1999’da ilk çocukları Uğur Bora’nın doğması ve 15 Mayıs 2002’de ikizleri Bartu ve Damla’nın doğumunda Acıbadem Hastanesi’nde çekindikleri fotoğraf ve bilgiden ibaret.
Daha sonra eşi ve 3 çocuğu ile birlikte bir dergide röportajı yer aldı.

Dahası, Yasemin Baradan, seramik sanatçısı olan annesi Ümran Baradan’ın Aralık 2005’te iki eserinin Topkapı Sarayı Müzesi’ne teslim törenine de tek bir şartla katılabildi. CHP lideri Deniz Baykal ve Kültür Bakanı Atilla Koç’un da katılımından dolayı yoğun bir medya ilgisinin olacağını bilen Uğur Dündar, eşinden geri planda kalmasını ve kendisini tanıtmamasını istedi.
Uğur Dündar, bütün bunları eşine ve ailesine olan sevgi ve bağlılığından yaptı. Evlendikleri ilk günden bu yana her ikisi de evliliklerine gölge düşürecek hiçbir şey yapmadı.

Ne var ki söz konusu kendisi ve Yasemin Hanım olduğunda iyi bir eş olduğu anlaşılan Uğur Dündar, kendisi dışında ya da kendi yandaşları dışında kimsenin iyi bir koca veya iyi bir hanım olacağını düşünmedi.

Doğruluğuna yanlışlığına bakmadan, kullanılabileceğine aklı kestiği her malzemeyi en acımasızca kullandı. Onlarca yuvanın dağılmasına, ailelerin yıkılmasına, ocakların sönmesine neden oldu.

Uğur Dündar’ı bu kadar çileden çıkaran cümle, Ergenekon İddianamesi’nde İlhami Yangın’ın mailinde yazdığı bir cümleden ibarek. İlhami Yangın, para karşılığı Arena’da neleri söylediğini belirttikten sonra bir tür pişmanlığını dile getiriyor. Ardından da şöyle yazıyor:

“ayrıca uğur dündar ve aydın doğanla ilgili elimde ciddi belgeler resimler vardı. mesela uğur dündarın aile ilişkileri karısının sürekli brezilyaya gidişi kayınvalidesinin evi vs.”

Eşi ile ilgili tek ifade bundan ibaret. Başka hiçbir şey yok. Ama bu cümle ona, "Sığınacağımız hukuk bize bunu yaparsa kimler neler yapmaz. Bir kelime doğruysa intihar ederim" dedirtebiliyor.

İsterseniz gelin bir zihin tazeleme yapalım. Uğur Dündar’ın gerçekleri çarpıtarak mağdur ettiği isimleri şöyle bir hatırlayalım.
Deniz Feneri e.V. davasının Almanya'da görüldüğü günlerde günlerce "Mehmet Gürhan'ı aldattığı sevgilisi ihbar etti" diye yayınlar yaptı. Eylül 2008'de Star TV'yi izleyenler bunu bütün ayrıntılarıyla hatırlayacak. Eski sevgili denilen kadın, Gürhan'ın altında görev yapan eski bir çalışan olduğu sonradan ortaya çıktı.

Eski sevgili denilen kişi, yıllar önce evlenip çoluk çocuğa karışmıştı. Dahası Mehmet Gürhan'ın da tıpkı Uğur Dündar gibi gözlerden ırak yürüttüğü bir evliliği vardı. Eşi Nurgül Gürhan'ın oturduğu evin adresini açıkça ekrana getirecek, bunu habercilik adına Hürriyet'in manşetinden yayınlatacak kadar mahremiyete saygısız idi.
Bunları Mehmet Gürhan'ı savunmak adına asla yazmak istemem. Ama sadece başkasına duyduğu saygıyı gösterme adına yazdım.
Bu örnek size yetmedi ise daha can yakıcı ve yuva yıkıcıları var.
ŞERAFETTİN YARDIMEDİCİ'Yİ İNTİHARA SÜRÜKLEDİ

Şerafettin Yardımedici, çevresinde sevilen bir isimdi. Onun dini telkinler vermesinden rahatsız olanlar, “Arena silahını” kullanmaya karar verdi. Hazırlanan senaryo, yapılan gizli kamera çekimleriyle icra edildi ve ortaya “Büyücü Hoca” tablosu çıkarıldı.

Şerafettin Yardımedici Hoca’nın çıkıp ekrandan sesini milyonlara duyurarak Uğur Dündar gibi isyan etme imkanı yoktu. 1 Kasım 1996’da Arena’da yer alan iddiaların ardından Yardımecedici Hoca, Uğur Dündar’ın “yaparım ha!” dediğini yaptı. Silahı şakağına dayadı ve intihar etti.

Ramazan Bayraktar, içine düştüğü çaresizliğin çözümünü, böbrekelerini satmakta bulmuştu. Böbreğini sattığı doktor tarafından dolandırılmıştı. 8 bin dolara böbreğini satmış, karşılığını alamadığı gibi ameliyat yeri bile tedavi edilmemişti.

27 yaşındaki Ramazan Bayraktar, sesini Arena ile duyurabileceğini sandı. 2 küçük kızı ile birlikte Kanal D’nin Mecidiyeköy’de Ortaklar Caddesi’ndeki binasına geldi. Uğur Dündar, gizli kamera çekimleri yapması halinde kendisine 5 milyar lira verileceği taahhüdünde bulundu.

Çekimler yapıldı, “böbrek tacirleri” haftalarca Arena’da pehlivan tefrikaları gibi yayınlandı. Her program, Uğur Dündar’ın “Ben yaptığım programlardan kazandım” dediği servetini oluşturdu.

Doktorun vermeyi taahhüt ettiği 8 bin doları alamayan Razaman Bayraktar, Arena’ya her gelip gittiğinde aldığı 100-200 liralık harçlık dışında para alamadı. 5 milyar verilmesi taahhüt edilen rakamın beşte biri bile verilmedi.

Sonunda ne mi oldu dersiniz. Evet Ramazan Bayraktar, tahmin ettiğinizi yaptı. Ramazan Bayraktar, Arena ile yaptığı son görüşmede de para alamadığı için yanında getirdiği benzini üzerine döktü ve kendini Arena’nın yayınlandığı
Kanal D binası önünde Nisan 1997’de kendini yaktı.

Daha önce annesiz kalan 2 küçük kız, yanarak can veren Ramazan Bayraktar’ın ölümünden sonra babasız da kaldı.
Bunlar sadece iki örnek. Yeri ve zamanı geldiğinde çok daha fazlasını ortaya koyma imkanı olacak elbette.