Nasıl olsa Kürt kızı mı?..

Bal yemek değil de arı kovanını devirip ortalığı karıştırmak istiyorsan, yine de yolun açık olsun eğer sonu mesleki uçurum değilse…

ADNAN BERK OKAN

Serdar Turgut, “boşboğaz” olmayı, “mizah yapmak” zannediyor…

Kimisi de boşboğazlığı dürüstlük sanıyor…

Birinciye Serdar Turgut örnek verilebilir; ikinciye de Fatih Altaylı…

Turgut, bir kitle gazetesinde yapılmayacak cinsel boşboğazlıkları "mizah yaptım" diyerek savunuyor...

Altaylı da önüne gelene “salak, hırsız, hain” deyince “dürüst” olduğunu düşünüyor…

Oysa ikisi de bal gibi, “patavatsızlık” yapıyor…

Ben sözü Serdar Turgut’un Rojin’e yaptığı çirkin ruhsal tacize getireceğim…

Serdar’ın son zamanlarda iyice çileden çıktığını sık sık söylüyorum…

Belli ki; “patavatsızlık” ya da “boşboğazlık” denilen illetin insanı haritası çizilmemiş, bilinmeyen sisli, puslu mekânlara taşıdığını bilmiyor…

Ya da…

Gerçek aşkı tanımadığı için hayatın seksten ibaret olduğunu düşünüyor…

Rojin’in bir sevdası olabileceğini aklının ucuna bile getiremiyor…

Ve hatta ünlü bir sanatçı olduğu için, “Sevdalıları” olduğunu çıkarsayamıyor…

Serdar “Şaka yaptım” diyor…

O halde ben de soruyorum:

Aynı şakayı; Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ve hatta patronun Mehmet Emin Karamehmet’in eşleri için de yapabilir misin?..

“Yaparım” diyorsan “Yap” o zaman…

“Yapamam” diyorsan kesinlikle “kişilik bozukluğu” hastalığından muzdaripsin sevgili kardeşim…

Hastasın ve git tedavi ol…

Sevgili Serdar;

Antoine de Saint Exupery’nin, Küçük Prens’ini okumanı tavsiye ederim…

O romanda herkesin kendi gülünü diğer güllerin hepsinden “farklı” gördüğü ve “çok farklı seveceği” anlatılır biraz da…

Rojin de birilerinin gülüdür…

Şakacıktan(!) bile olsa o gülü koklatmak istemeyenler olacaktır…

Özür dilemek elbette meziyettir ama “erdem” değildir…

Özür dilemek, parfüme su katıp sonra da o parfümüm eskisi gibi güzel kokmasını beklemektir…

Sen galiba babandan sadece içki içmeyi ve zevk almayı öğrenmişsin…
Oysa ikisi de “Mutlu olmak” sayılmaz…

Hâsılı Sevgili Serdar;

Sevgi ile fırında pişirilen bir yemeği karıştırdığın gibi edepsizliği de sanatla karıştırıyorsun…

Sana ağabey tavsiyesi… İnsanları değil, olayları yaz… Daha başarılı olacaksın…

Amaaa…

Bal yemek değil de arı kovanını devirip ortalığı karıştırmak istiyorsan, yine de yolun açık olsun eğer sonu mesleki uçurum değilse…