Nagehan Alçı

Bir taraf “Kimlikleri, meslekleri ve üzerlerine atılı suç” üzerinden sadece mahkûm olmaları gerektiğini savundu…

Yargılandıkları davaların adına ne derseniz deyin…

Ama onlar genellikle Silivri ya da Hasdal cezaevinde yattılar…

Çok büyük bölümü emekli muvazzaf subay/astsubay; bir bölümü gazeteci, az sayıda polis ve kimileri ise işadamıydılar…

Tutuklanıp cezaevine konulmalarından sonra yapılan tartışmalar daha ziyade:

-      Kim oldukları?..

-      Ne yaptıkları (Ya da hangi eyleme kalkıştıklarına ilişkin iddialar)?..

-      “Suç” olduğu ileri sürülen eylemi hangi tarihte işledikleri üzerineydi…

Ve…

Tartışmacılar ikiye ayrılmışlardı…

Bir taraf “Kimlikleri, meslekleri ve üzerlerine atılı suç” üzerinden sadece mahkûm olmaları gerektiğini savundu…

Diğer taraf ise “masum” diye direttiler…

Çok az kişi ise neden hemen salıverilmeleri gerektiğini, insan hakları ve hukukun evrensel ilkeleri üzerinden savundu…

Ama…

Onların da sesleri duyulmadı…

Çünkü…

Yazılı ve görsel medya onların görüşlerine “değer” vermedi…

Mutlak tartışmacılara kavga ettirmeyi yeğledi…

Çok uzun sürdü mahpusluklar…

Haliyle haksızlıklar, hukuksuzluklar da…

Meslektaşlarımızın içinde sadece birkaçı, “salt ceza istemek” konusundaki ısrarcılıklarını sorguladılar…

Özeleştiri yaptılar…

Onlardan biri Nagehan Alçı idi…

Hem hukukun katledildiği hem de kanunların emredici hükümlerinin görmezden gelindiği davalardan biri nedeniyle cezaevinde tutulmakta olan emekli orgeneral Hurşit Tolon’u Silivri cezaevinde ziyaret etti…

Onun söylediklerini dinledi…

Hem de…

Yargıçların dinlemedikleri kadar uzun dinledi…

O dinlediklerini Tolon Paşa’nın öne sürdüğü delillerle birlikte yayımladı…

Bir bakıma Tolon’un Emil Zola’sı oldu…

Ve…

O görüşmeden sonraki ilk duruşmada Tolon Paşa tahliye edildi…

Hukuksuzluk şimdilik (Evet, “şimdilik”) giderilmiş oldu…

Bir gazeteci yazarın daha önce yanlış düşünmüş, haksızlık etmiş olabileceğini samimiyetle kabulü ve itirafı erdemdir…

Bu nedenle…

Tolon Paşa’nın tahliyesinde katkısı olduğuna inandığım, yaptığı yazarlığı takdir ettiğim Nagehan Alçı benim penceremden “Günün Kazananı” olarak görülüyor…

Not:

Yüce Meclis’e tümüyle çağrımdır.

Sizler kanun yapıcı, kanun koyucularsınız…

Hukuk devletinde en hassas konulardan biri kabul edilen ve yürürlüğe giren kanunların evrensel hukuk kuralarına uygunluğudur

Örnek Özel mahkemelerdir…

O mahkemeler hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığı için kaldırılmıştır…

Ama…

Verdiği kararlar yüzünden çok sayıda yurttaşımız halen cezaevindedir…

Birçoğu da şimdilik tahliye olmuş olsa da her an cezaevine dönme kuşkusu ve tehdidi altında yaşamaktadırlar…

Yasama Organı olarak derhal o insanların bir daha cezaevine dönmeyecekleri yasal düzenlemeleri yapmalısınız…

Bu ise öncelikle “teşebbüs” eylemi veya eylemsizliğinin yeniden tarifi; özel mahkemelerin verdiği kararların bütün sonuçlarıyla ortadan kalktığının kabulüdür

Bu kadar basit bir konuda uzlaşamayacaksanız, demokrasimizin Kâbe’si olan Yüce meclisi itibarsızlaştırmış olacağınızı da lütfen kabul edin…