Nagehan Alçı, Serdar Turgut'dan özür bekliyor

Ertuğrul Özkök'ün özür dilemesine sebep olan o yazının dayandığı fotoğrafın öyküsü ortaya çıktı. Nagehan Alçı olayın perde arkasını yazdı...

GAZETECİLER.COM
Akşam yazarı Nagehan Alçı, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün özür dilemesine sebep olan o yazının dayandığı fotoğrafın öyküsü yazdı bugün. Ailesi ve yaşam tarzıyla muhafazakar bir kimliğe sahip olan Durmuş Yılmaz'ın Merkez Bankası'nın başına geçmesiyle medyada histerik bir 'beyaz Türk' tepkisine neden olan o fotoğrafı kim çekti? Faha ilginci kim, neden çektirdi?

Nagehan Alçı fotoğrafı çeken muhabirle görüştü ve olayda Serdar Turgut'un büyük dahli olduğunu yazarak bir özür dilemesi gerektiğini yazdı:

"... İşte böyle bir ortamda 11 Nisan günü, o dönem bizim gazetenin en başarılı Ankara muhabirlerinden Deniz Güçer ve foto muhabiri Ümit Turpçu bombayı patlattılar. Durmuş Yılmaz'ın evini bulup yayın yönetmenlerinin görmek istedikleri 'sefil' fotoğrafı getirdiler.

O fotoğraf üzerine basında nasıl bir rüzgar estiğini, Hıncal Uluç'tan, Ertuğrul Özkök'e kadar birçok 'büyük' ismin bu 'gazetecilik başarısını' nasıl göklere çıkardığını gayet iyi hatırlıyorum. Sadece o kadarla kalsa iyi... O haber daha sonra Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü aldı! Şimdi geriye dönüp bakıyor ve kendime kızıyorum. Fotoğrafı tuhaf bulmuş ama açıkçası gidip de yayın yönetmenime 'bu bir fişleme, bir insanlık ayıbı' da dememiştim...

***
Dün o haberin nasıl yapıldığı ile ilgili detayları hatırlamak için Deniz Güçer'i aradım. 'Böyle bir haber yapma fikri nasıl ortaya çıkmıştı Deniz?' diye sordum. Başladı anlatmaya: 'O günlerde herkes Yılmaz'ın evinin peşindeydi. Bütün gazeteciler arıyorlardı. Bize de Serdar Bey (Turgut) görev verdi. Ümit Turpçu ile günlerce sokak sokak arayıp bulduk evi. Bize söyleneni yaptık. Üstelik haber yayınlandıktan sonra gelen tebrik telefonlarını bir bilsen. Telefonuma şarj dayanmıyordu! Tanıdığın neredeyse tüm büyük isimler aradı!'

***
Güçer haklı. Bir muhabire yayın yönetmeninin verdiği görevi hakkıyla yerine getirmiş o dönem. Üstelik herkesin peşinde olduğu bir işi başarmış. Bu, bir muhabir için elbette bir başarı. Ancak... Sorun burada değil. Sorun böyle bir haberin ısmarlanmasında, yayın yönetmenlerinin ağızlarının bu haber karşısında sulanmasında. Bu da yetmezmiş gibi böyle bir habere ödüller verilmesinde... Bu haberin tebrik üzerine tebrik telefonu almasında..."

Yazının tamamını okumak için