N. Bengisu Karaca'yı farklı kılan ne?..
Yahu arkadaşlar!..Bengisu Karaca kadar “geniş ufuklu” düşünemediğinizi neden kabul etmiyorsunuz?
GAZETECİLER.COM -
Yahu arkadaşlar… Nihal Bengisu Karaca kadar “geniş
ufuklu” düşünemediğinizi neden kabul etmiyorsunuz?..
“Arkadaşlar“ dedik çünkü köşe yazarlarımızın çokça bir bölümünü kast
ettik…
Cinsiyet ayrımı
yapmadan…
Şimdi bir daha
düşünsünler…
Ama önce (eğer okumadıysalar)
Nihal Bengisu Karaca’nın bugünkü makalesini
okusunlar…
Başlık nefis…
“CEO yapınca 'oh', köylü yapınca
'oha'! “
Aynen, aynen…
Altına imzamızı
atarız…
Geçenlerde benzerini anlatmaya
çalışmıştık biz de…
Hatırlayacaksınız…
Şöyle diyorduk…
Kenar mahallede bir erkek ve kadın
“duhul” vaziyette yakalanmasalar bile “zina” yapmış
sayılırlar…
Sosyete mahallesinde bir çift
(erkek kadın olması fark etmez, erkek erkeğe de olabilir) “duhul”
pozisyonda dahi görülseler (onlar yakalanmaz, görülürler) buna
“seviyeli birliktelik” denir…
Tıpkı kenar mahallede “hırsızlık”
denilen “çalma” fiiline sosyete mahallesinde “kleptoman” denilmesi
gibi…
Yine bilinir ki kenar mahallede
“don-sütyen” dediğiniz şey, sosyete mahallesinde “bikini” olarak
çıkar karşımıza…
Kenar mahallede “haşema” olarak
sıfatlandırılan “uzun don” ise sosyete mahallesine vardığında
“bermuda”ya dönüşür isim olarak…
Evet…
Böyle demiştik…
Bengisu Karaca daha da iyilerini söylemiş…
“CEO yapınca 'oh', köylü yapınca
'oha'! “
Eline sağlık be
Karaca…
Dedik ve Nihal Bengisu
Karaca’nın makalesinin tamamını alıp bilgilerinize
sunduk!...
CEO yapınca 'oh', köylü yapınca
'oha'!
CUMA gecesi Fox TV'de Halis Toprak
vardı. Toprak'ı iş güç, şirket meselesi konuşacağız diye kandırıp
ekrana çıkardıkları çok belliydi. Zaplarken denk geldiğim için
programın adını hatırlamıyorum, ama programı sunan kişinin,
Nazlıcan Tağızade konulu sortilerinin tacizin sınırlarına gelip
dayandığını hatırlıyorum. Halis Toprak zaten en verimli malzemeyi
daha programın başında verdiği halde, taciz dakikalarca sürdü.
Toprak şunları dedi: "Ben şimdi bahıma muhtacım, 74 yaşındayım,
bağa bakar diye bu gızla evlendim.
İleri yaştaki bir hanımın
bakmasıynan genç kızınki bir olmuyor..." Abov ki abovv sayın
okur.
Toprak'ın çok eleştirilen
evliliğinin sebebinin tam da söylediği şekil bir şey olduğu kabak
gibi belliydi, ama bu kadar net ortaya koyulması, '"Arada aşk
olduğunu kanıtlasınlar, valla gıkımız çıkmaz"cı kadın yazarlar ve
"Cinsel uyum varsa eyvallah abi"ci erkek yazarlar için müthiş bir
"challenge". Hoş bizim medya mensuplarımız için Anadolu gerçeğinin
her bir nüvesi öyle. Realite bu deyince kavgaya davet edildiği
sanrısına kapılmaları da bundan.
"O kadar yazıyoruz çiziyoruz
anasını satiiim, niye değişmiyo bu Anadolu yaaa..." sıkıntısı da
var tabii. İyi de, değişmeyen şeyler var hayatta.
"Erkekler" kendini değiştirmiyor
mesela, "refah arzusu" da değişmeyen insan zaaflarından biri.
Dahası, Anadolu'daki evlilik müessesesinin genellikle avantajsız
durumda olan kızın avantajlı durumda olan erkeğin sahip olduğu
konforlu koşullardan istifade etmesini sağlayan bir düzenek olması
gibi genel geçer bir durum var.
Erkeğin avantaj marjı ne kadar
yüksekse, kadının sahip olması gereken niteliklerin listesi de
kabarıyor: Güzel olması yetmez, genç de olsun gibi, o da yetmez
becerikli de olsun, elinden iş de gelsin gibi.
Kulağa hoş gelmiyor ve de hiç
romantik değil, ama karşılıklı rıza varsa ve hukuka uygunluk
gözetilmişse kime ne?
TOPRAK OLAYININ ÖZÜ Orta sınıf
kentli ailelerin dengeli ahlak anlayışları, dengi dengine çalması
gereken davullardan bahseden evine bağlı işi gücü yerinde yakışıklı
damat-halkla ilişkilerci güzel genç kız-plazma TV'li jakuzili ev
standartları, bu türden aşırılıklardan elbette rahatsız olur;
çirkin bulur. Nitekim tipik bir orta sınıf insanı olarak bana da
defolu, kusurlu görünüyor bu ilişki. Hazmı zor, insan Nazlıcan'a
üzülüyor.
Ama kendimizi kandırmayalım. Bunca
hengâme Halis Toprak "köylü" diye kopuyor.
Mesela, bakın, yakın tarihlerde
Hürriyet/Kelebek'in "Seksi 80'ler" adı altında yaptığı foto
galerinin "Harika Avcı" sekmesinde şöyle şahane ifadeler gördüm:
"Bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başlayan Avcı'nın yaşamı henüz
14 yaşındayken "aşk' ile ilk tanıştığında değişti. Avcı'nın ilk
aşkı, işadamı Dikran Masis'ti." Acaba daha 14 yaşında "aşk" ile
tanışabilme maharetini gösterebilmiş olan Harika Avcı'nın yaşı
neden hiç göze batmıyor? Harika ile Dikran'a tanınan toleransın
Halis ile Nazlıcan'dan sakınılmasının Nihal Bengisu KARACA
nbkaraca@hlgaEete.com.lr sebebi hikmeti nedir? (Zira baktım,
Masis'te de 14 yaşındaki kızın şak diye âşık olabileceği bir suret
göremedim.) Bu ifadeleri kullananların, "Hüseyin Üzmez'i bu kadar
haşladık, şöyle cümleler kurmasak iyi olur" gibi basit tutarlılık
kaygıları da mı yoktur? Yoksa "Ama Dikran Masis çok cool adam, bir
kere gayrimüslim, o kiiim Hüseyin Üzmez kim?" şeklinde midir
zihniyet kalıbı?
Üzmez demiş iken, Halis
Toprak-Nazlıcan Tağızade evliliğinin yaş farkı üzerinden Hüseyin
Üzmez ve B.Ç.'nin durumu ile kıyaslanmasını doğru bulmadığımı da
belirteyim. Ne Nazlıcan B.Ç.'nin yaşında ve ruhsal travmalar
içinde, ne de Halis Toprak, Hüseyin Üzmez gibi hadiseyi dini nikâh
ile oldu bittiye getirmeye çalışmış.
Burada kıyaslanması gereken ve
"Arada ne fark var?" denmesi gereken iki şey, ToprakTağızade
ilişkisinde tefe konulan "alışveriş" teması ile bunun kentlerdeki
versiyonudur.
AŞK AHLAKÇILIĞI Anadolu'da evlilik
şeklinde vuku bulan ama gayesi itibarıyla öküz alım satımı hissini
doğuran bu alışveriş teması, kentlerde kıdemli adam ve yükselmek
isteyen hatun kişi arasında, pek tabii evlilik değil, iyimser
ihtimalle "birlikte olma/birlikte yaşama", gerçekçi olmak gerekirse
"üç beş gecelik ilişki" formlarıyla vuku buluyor.
Avantajlı durumunu kullanan erkek;
güzelliğini, çekiciliğini kâra dönüştüren kadın tipine büyük
holdinglerde, geniş ölçekli işletmelerde, medya plazalarda hiç mi
hiç rastlanmadığını iddia edebilir misiniz? "Sen bana bak, ben de
hayat standardını yükselteyim"in yüksek yerlerdeki kaba versiyonu,
"Benimle yatarsan yükselirsin guguşum" değil midir?
Böyle durumlarda bu patronlar ya
da yükselmek isteyen acar hatun kişilerimiz, yaş farkına filan
aldırmakta mıdır? Bu türden "Sen beni gör, ben de seni göreyim"
pazarlıklarının birkaç çiçek, bir kutu çikolata, konserlere
gitmeler ile filan estetize ediliyor olması; bu adamların Halis
Toprak'tan daha düzgün Türkçe ile konuşmaları, söz konusu
tercihleri diğer durumdan daha mı onurlu yapmaktadır?
İkisi arasında ne fark
var?
"Ama biri kadının ekonomik
özgürlüğüne katkı sağlarken Toprak'ınki kadını erkeğin ekonomik
düzenine bağımlı kılıyor" mu diyeceğiz? Bunu dersek komik olmayacak
mıyız, dahası daha mı ahlaklı olacağız?
Gönül ister ki, her kadın ve erkek
salt gönlü seviyor diye seçsin hayat arkadaşını. Başka hesaplar
karışmasın bu işlere.
Benim itirazım, "Maraza çıkaran
bir köylü bulduk, hem de yaşlı ve çirkin, hadi hep birlikte asalım"
yapan kişilerin, etrafında hiç kara dipli tencere yokmuş gibi
davranarak aşk ahlakçılığına soyunmalarına.