Mutlu Hanım az daha dükkânı yıkıyordu!..

Mutlu Tönbekici'nin laptopu bozulursa ne olur? İşte bugün köşesinde onu anlatmış... Tönbekeci resmen bozuk laptop yüzünden cinnet geçirmiş.

GAZETECİLER.COM - Yıkmaz mı?.. Yıkmaz mı?..
Daha doğrusu, yıksa haksız olmaz mı?..
İki elini, testi kulpu gibi iki beline koyup da…
“Tamirciii tamirciii” demez mi Kibariye’nin annesinin damadına “Şufööör şuför!” diye haykırması gibi…
Ama hiçbirini yapmamış Mutlu Tönbekici…
 Tönbekici’nin bilgisayar servisi (“tamirci” demiyor onlar) ile başlayan ve az daha cinnetle sonuçlanacak olan macerasının giriş bölümü şöyle…
 
Bilgisayarım yaz sıcağına dayanamayıp çöktü. Çok uzun zamandır tırıldıyordu. Son iki haftadır da Otostopçunun Galaksi Rehberi’ndeki depresif robot Marvin gibi inlemeye başlamıştı. Böyle bayağı “ıhhh”, “ıhhh” diye yorgun ve mutsuz insan sesi çıkartıyordu.
İnleyen bir bilgisayar da çok komik oluyor. Her gelene dinletiyorsun. Bizim için pek komikti de bilgisayar için pek komik bir durum değildi belli ki.
Biri de “fanı bozuksa bordu yanar” deyince koştura koştura Bodrum’da bulduğum ilk bilgisayar tamircisine götürdüm.
İçimdeki şüpheci, karamsar, tırsak ses şöyle diyordu: “Bodrum’dakilere güvenmekle doğru yapıyor musun acaba? Kargo ile İstanbul’a yollasan daha iyi etmez misin?”
İçimdeki şüpheci, karamsar, tırsak sese iyimser, cesur ve iyi niyetli bir başka sesim ise şöyle cevap verdi: “ Eh be kadın. Olur mu yahu öyle şey. Dükkan açabiliyor ve de tamir edebilecekleri markaları tek tek internet sitelerinde sayıp dökebiliyorlarsa her halde bir yetkinlik belgeleri vardır. Burası taşra diye küçümsemenin manası yok.”
 
Sahne / Gündüz- İç
 
Eli ayağı düzgün, henüz yirmili yaşlarının ikinci yarısının son çeyreğini yaşayan delikanlı erkekler; genç, güzel, alımlı, çektiği onca laptop hasarı acısına rağmen yüzündeki tatlı tebessümü gizlemek ihtiyacı duymayan, henüz otuzlu yaşların son basamağının ayakucunda yürüyen zarif, ince ve naif bir hanımefendiyi karşılamaktadırlar.
Delikanlı erkeklerden yaşı henüz otuza gelmemiş olan en yakışıklısı (hal ve gidişinden diğerlerinden daha deneyimli ve büyük olasılıkla ötekilerin şefi konumundaki) alnına düşmüş bir tutam koyu siyah perçemi sağ eli ile avuçlayıp arkaya doğru itina ile atar. Gözleri, “Rüzgâr Gibi Geçti”nin ünlü Rhett Butler’i (Clark Gable) gibi bakar genç, güzel ve tatlı gülüşlü kadının gözlerinin içine ve adeta bir şarkı mırıldanır gibidir:
.
“ muhtemelen fanında pislik birikmiştir, temizleyince büyük ihtimalle düzelecektir”
 
Genç, güzel ve tatlı gülüşlü kadın, “eh normal… Aleti götürmediğim neredeyse hiçbir yer kalmadı. Bütün dünyanın pisliğini taşıyor yavrucak…” diye düşünür içinden…
Ve macera böyle başlar…
Mutlu Tönbekici’yi mutsuz eden ve hatta cinnet noktasına getiren “laptop tamiri” macerasının