Mustafa Sönmez gazeteciler.com'a konuştu
Eleştirileri yüzünden Genel Yayın Yönetmeni tarafından bir mektupla gazetedeki köşesine son verilen Mustafa Sönmez sorularımızı yanıtladı.
ODTÜ'de iktisat eğitimi göre ve 1970'lerin sonunda Demokrat gazetesinde basın yayın sektörüne adım atan Mustafa Sönmez, 1983 yılında Nokta dergisinde ekonomi editörü oldu. 2009 yılından bu yana Cumhuriyet gazetesinde köşe yazan Sönmez'in bir kısmı medya ekonomisi üzerine olmak üzere 20'nin üzerinde kitabı var.
"YETKİ VERİN GAZETEYİ AYAĞA KALDIRAYIM"
Sönmez bir süredir köşesinden ve twitter üzerinden Cumhuriyet yönetimini eleştiriyor ve gazetenin kötü idare edildiğini anlatıyordu. Son olarak gazetenin imtiyaz sahibi durumundaki Cumhuriyet Vakfı'nın yetki vermesi durumunda gazeteyi ayağa kaldırabileceğini söyleyince gazete ile ilişkisi sona erdi.
Kenidisi ile Cumhuriyet gazetesinin köşesine son vermesinden sonra bağlantı kurup mail yoluyla bir röportaj gerçekleştirdik.
İşte sorularımız ve Mustafa Sönmez'in yanıtları:
GAZETEYİ YÖNETENLER VAKIFTA KARAR ALMAYI KİLİTLİYOR
- Cumhuriyet Vakfı'na "değişim ve büyüme" başlıklı bir öneri bırakarak ayrıldınız. Vakıf yönetimi sizin iş akdinizin feshedilmesine onay verdikten sonra, bu öneriyi değerlendirir mi?
- Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım. Gazeteyi yayınlayan Yenigün Yayıncılık ile Vakıf yönetimi aynı değil. Fesih tasarrufu Vakfın tüm üyelerinin kararı değil, gazetenin ya da şirketin kararı. Vakıf yönetiminin rızası alındı mı, bilmiyorum.
- Gazeteyi yönetenler aynı zamanda Vakıf yönetiminde değil mi?
- Vakıf yönetimi 11 üyeli. Bunlardan 4'ü fiilen gazetenin içinde.
- O halde vakıf, karar mercii.
Öyle ama fiiliyat öyle değil. Anlatıldığı kadar, gazeteye yön verenler, Vakıf'ta farklı karar almayı ve yönelimi bir şekilde kilitliyorlar. Ya da yeni arayışlar, inisyatifler geliştirilemiyor Vakıf'ta. Sadece para bulup buluşturup gazeteyi yüzdürmeye çalışıyor Vakıf.
- Gazeteye, Vakıf kaynak aktarmazsa?
Gemi yüzmez, deniyor. Gazete, satış ve ilan geliriyle yüzemiyor, sürekli hayırsız evlat gibi Vakıf'tan "ver para" diye para tırtıklıyor, diye anlatıyor iç bünyeyi bilenler. Öyle konuşuluyor.
- Vakfın parası nereden, ne var?
Bildiğim kadar, yok fazla bir şey. Cağaloğlu'nda satılan binanın parası öğütülüyor, çok geçmez o da suyunu çeker diye konuşuluyor. O nedenle, gazetenin kendi yağıyla kavrulur bir hale gelmesi için alternatif önerdim. Bu, vakfın yönetiminde de olan ama gazeteyi fiilen kontrol eden grubun tepkisini çekti.
RESMİN TÜMÜNE BAKINCA BİRİLERİNİN AYAĞINA BASILIYOR
[page_end] RESMİN TÜMÜNE BAKINCA BİRİLERİNİN AYAĞINA
BASILIYOR
- Hikmet Çetinkaya ismi çok konuşuluyor, onun etrafında yayın yönetmeni Yıldız , idare müdürü, portal sorumlusu Hakan Kara gibi isimler...
Ben bunlara girmem. Benim kişilerle işim yok. Ben 4 yıldır köşemde haftada 4 gün yazımı yazdım, kimse yazıma dokunmadı. Üç on paraya yazdırıyorlardı ama sesimi çıkarmasan gazete ayakta kaldıkça yazar giderdim. Biri kafasını kaldırıp resmin büyüğüne baktığında, onun gidişatını sorguladığında, birilerinin ayağına basılmış oluyor. Hele ki alternatif önermek, çıkış yolu göstermek hepten düzeni çomaklamak oluyor.
- Nasıl dönecek Cumhuriyet o halde ekonomik olarak?
Bu kafayla bir-iki yılı ya çıkarır ya çıkaramaz diyor mali durumu bilenler. Yönetimdekiler de herhalde gittiği kadar gider, sonrası tufan diye bakıyorlar...
- Ya da bir medya grubuna satmak mı?
İhtimaller içinde o da var elbette.
OKUR VE ÇALIŞANLAR
İSTİSMAR EDİLİYOR
- Kimileri de "Cumhuriyet'i bilerek mundar hale getiriyorlar, birilerine satmak mecburiyetinde bırakmak için" diye konuşuyor.
Bilemem. Benim kendimi attırmak pahasına yapmaya çalıştığım, Cumhuriyet'in iki önemli bileşeni olan okuyucuları ve çalışanları olan bitenle ilgili uyarmak. Olan bitenin farkına varmaları. Cumhuriyet, herhangi bir medya işletmesi değil. Bu okuyucu, bu çalışan olmasa buraya kadar bile gelinemezdi. Ama ortada istismar var. İki kesimin de istismarı. İyi bir gazete yapılmadığı halde 1 TL para alınıyor, çalışanlara 3 yıl zam yapılmadı, sıkıntı var diye.
- Oysa içeride büyük maaş adaletsizilklerinden söz edildi, bir ara bordrolar dolaştı elden ele, kimler ne para alıyor diye...
Ben ilgilenmedim. Ben gazeteye gitmiyorum 1 yıldır. Ben mevcutla değil, yeniyle ilgilendim. O gazetenin gerçek bir değişime ihtiyacı olduğunu belirttim. Okunmayan yazarlar gazetesi olmaktan çıkarılıp ateş gibi habercilerin gazetesi... Bu mümkün, hala mümkün. Ama birilerinin bu değişimi yapmaya cesaret etmesi, mevcut oligarşik yapıyı silkeleyebilmesi gerekiyor.
100 BİN TİRAJ NEDEN GERÇEKÇİ OLMASIN[page_end] 100 BİN TİRAJ NEDEN GERÇEKÇİ OLMASIN
- Gerçekten de 75 bin sonra 100 bin tirajı gerçekçi buluyor musunuz?
Niye bulmayayım? Sol yelpazedeki gazeteler, Cumhuriyet yerinde sayarken nasıl tutundu, bakın. Sözcü, Yurt, Aydınlık, hatta Taraf, Radikal... Nerden okuyucu buldu bunlar? Cumhuriyet'in potansiyel okuyucusu bunlar ve alt alta koysanız 350-400 bin okuru bulur. Siz ne hedef koyuyorsunuz; artı 50 bin olmayacak şey mi? Ama bu ruhsuzlukla olmuyor işte ve sürekli geriliyor gazete. Dayanışma yok, diyalog yok, motivasyon yok. Balmumu heykel müzesi vardır, Londra'da Amsterdam'da Madam Tussauds müzesi.. oraya benzetiyorlar bizim gazeteyi...
İYİ BİR EKONOMİ, İYİ BİR
TARİH EKİ NEDEN OLMASIN?
- Vakfa verdiğini projenizde “Gazetenin satışlarını ve
ilanlarını artırmaya dönük olarak yan yayınlar da değişime tabi
tutulacaktır.” diyorsunuz. Bu Cumhuriyet okuru ve yazarları
tarafından çok eleştirilen “light gazete” olmaya yol açmaz
mı?
Yan yayınlar daha iyileştirilebilir, yan yayından niye hafif
şeyleri anladınız ki? iyi bir ekonomi eki, iyi bir tarih eki neden
olmasın?
- “Gazetenin portalı hem daha çok tıklanan ve ilan alan
etkili bir değişime tabi tutulacaktır.” diyorsunuz. İnternete önem
verdiğiniz ortada. İnternetin hedef kitlesi “genç, dinamik, az
okuyan, çok yorum yapan” gibi sıfatlarla anılıyor. Cumhuriyet’in
bugünkü okur kitlesi ile karşılaştırıldığında internet okurundan
farklı olduğu düşüncesi hakim. Bu farklılık ortadan kaldırılabilir
mi?
Cumhuriyet'in şu an 40 yaş altı okurunun çok az olduğunu tahmin
ediyorum. okuyucu Cumhuriyet bahçesine çekmenin en önemli
yollarından biri iyi bir "portal"dır. Öyle laf olsun diye doldur
boşalt bir portaldan söz etmiyorum. Haberciliğin yapıldığı bir
gazetede portal da çok farklı olur ve çok yeni okuyucu
taşır.
CUMHURİYET'İN BUNU
GERÇEKLEŞTİRME ŞANSI VAR
- “Türkiye'de, reklam ve satış gelirlerinin finanse
edemeyeceği nicelikte bir medya kalabalığı olduğunu hep yazıyorum.”
demiştiniz. Ama “Sadece‘gazete’de kalarak değil,
medya-kültür-yaratıcı sektörlerin tüm alt dallarında, sinemadan
müziğe, fuardan kitapevleri zincirine, televizyondan radyoya ,
sahne sanatlarına Cumhuriyet markası ile yatırım” yapılması
gerekliliğinden söz ediyorsunuz. Bu durum bir çelişki değil
mi?
Cumhuriyetin nüfus segmentinde, başkalarınıda olmayan bir şansı
var; demokrat, eğitimli, görece iyi gelirli, ama yüzü batıya dönük,
sorgulayan ve kültür üretimi kullanımı ile haşır neşir bir kitle.
Bunu değerlendirmek mümkün. Cumhuriyet kimyasında yapılırsa sanat,
edebiyat, kültürel aktiviteler, bu hem bu segmentin beklentiisine
cevap verir hem de gazeteye kaynak yaratır.
VAKIFIN BU İŞİ BENİMLE YAPMASI GEREKMİYOR Kİ...
- Bekir Coşkun'un da eleştirileri çıktı ortaya...
Onu, ona sorun, ben kimsenin adına konuşmam.
- Çalışanlar zam için eylem koydular ama arkası gelmedi...
Yeterince örgütlü ve kararlı değillermiş demek ki...
- Vakıf yönetiminin önerinizi değerlendirip sizi çağırmasını bekliyor musunuz?
Ben, bir beklenti içine girerek yapmadım bir şeyi. Neyi mümkün olabildiğini, seçeneksiz olmadıklarını görmüş oldular. Şimdi ellerinde üzerinde konuşacakları bir reçete var. Yok sayamazlar. Benimle yapmaları da gerekmiyor, başka birilerini bulup bu değişime ve büyümeye cesaret edebilirler. Yapmazlarsa, koca bir mirasın batışına seyirci kalan heyet olarak iyi anılmayacaklar. Oysa, kuvayi milliye ruhuyla çöküşten kurtuluşa cesaret etme seçenekleri var önlerinde. Gazeteyi bu ekibe, bu haliyle bırakmaları tam şartlara teslimiyet aslında ve tarihe aciz yöneticiler olarak geçerler. Kim böyle anılmak ister? Vakit varken bir şeyler yapılmalı...