Mustafa Karaalioğlu'nun üç günü!

Ahmet Arsan Star'ın tepe ismi Mustafa Karaalioğlu'nun beyninin içine girmiş ve üç gününü anlatmış. Açıkçası yenilir yutulur gibi değil!

GAZETECİLER.COM

Ahmet Arsan bugün Hürriyet'in internet sitesinde yok belki ama gazeteyi alıp okumamıza engel değil bu tabii. Arsan bugün yine koca sayfayı doldurmuş, daldan dala atlamış. Ama en dikkat çeken yazıları yine medya sularında gezinenler olmuş.

İki hedefi var bugün Arsan'ın medyada. Mustafa Karaalioğlu ve Yiğit bulut. Bulut için geçen hafta yazdıklarının arkasında durmuş ve iddiasında ısrar ederek karşı taraftan gelen yalanlamayı yalanlamış. Ama Karaalioğlu için yazdıkları yenilir yutulur gibi değil. İşte Ahmet Arsan'ın kaleminden Mustafa Karaalioğlu'nun üç günü:

Mustafa Karaalıoglu 'nun üç günü

- Birinci gün. Sabah saatleri Bugün yine Tayyip Bey aramadı...
Acaba gözden mi düştüm?
- Birinci gün. Öğle saatleri.
Tayyip Bey, bizim Akif Beki'yi aramış ama beni aramadı. Akif e dikkat! - Birinci gün. Akşam saatleri.
Avantajım: Yusuf Ziya benden daha iyi gazete çıkarıyor ama ben Tayyip Bey'e daha yakınım. Dezavantajım: Tayyip Bey yine aramadı... Karar: Yarın birinci sayfaya çok büyük bir Tayyip Erdoğan fotoğrafı konacak.
- İkinci gün. Sabah saatleri.
Gazetenin tirajı yine düşük. En iyisi" yazılı basın ölüyor" tezini işlemek.
- İkinci gün. Öğle saatleri.
Mustafa Karaalioğlu Tayyip Bey yine aramadı. Galiba en iyisi "sadece Tayyip Erdoğan'm beğeneceği" türden bir gazeteye motive olmak.
- İkinci gün. Akşam saatleri.
Bizim Akif biraz öne mi çıktı acaba?
- Üçüncü gün. Sabah saatleri.
Kariyer planım için personel durumunu gözden geçirip benden daha iyi olanları elemeliyim.
- Üçüncü gün. Öğle saatleri.
Tayyip Bey yine aramadı. Abdullah Gül'e yanaşmanın vakti geldi mi acaba?
- Dördüncü gün. Akşam saatleri.
Dünyada Fettah Bey'e karşı en büyük kozum Tayyip Bey.
Beş patron eskittim, Fettah Bey'i mi eskitemeyeceğim?

Yiğit Bulut'a yanıt

Yiğit Bulut'un Ergenekon'dan tutuklanma korkusuyla bir süre bir teknede saklandığını, "tehlike" belirdiğinde Nâzım Hikmet gibi tekneyle yurtdışına kaçmayı planladığını yazmıştım geçen hafta.
Yiğit Bulut'tan bu iddiama yanıt geldi.
Diyor ki: "Yalan. Palavra. Böyle bir şey olmadı". Sonra da ekliyor: "Teknede saklanan bir adam, her sabah televizyon ekranına çıkar mı?".
Buradan Yiğit Bulut'a sesleniyorum: Sanıyorum hafızan seni yanıltıyor. O dönemde bir süre kayboldun ortalıktan sen. Ekranda falan değildin. Birlikte tarihlere bakarak senin 'teknede saklanma dönemi'ni ortaya çıkaralım mı? Var mısm böyle bir araştırmaya