Mustafa Karaalioğlu MHP'yi akladı mı yoksaaa?..
Üniversite'de öğretim üyesiyken bir süre MİT'e yardımcı olduğu bilinen Devlet Bahçeli bakalım ne yapacak?..
ADNAN BERK
OKAN
Oysa kamuoyu tam da bu "gizli kamera" operasyonunun "MHP'nin iç hesaplaşması" olduğuna inanmak üzereydi...
Tam da Ak Parti bu çirkin tezgâhtan arındırılmış, bütün suç Eski Ülkücü'lere kalmak üzereydi...
Nasıl olduysa oldu; daha bir iki gün öncesine kadar MİT'le asla ilişkilendirilmeyen olay, yapılan haberler ve yorumlarla birlikte gözlerin MİT'e çevrilmesine sebep oldu...
MHP'nin avukatı "gizemli" bir açıklama yaparak işin içinde yabancı istihbarat teşkilâtlarının olduğunu ve bu konuda ellerinde somut bir "bilgi" bulunduğunu açıkladı...
Ama...
Kamuoyu bu "Somut Bilgi"nin ne olduğunu öğrenemedi...
Derken...
Siyasi çevreler ve etkin köşe yazarları, "Gizli Kameraları" ancak profesyonel bir ekibin yerleştirebileceğini iddia eden makaleler yazdı...
İyi bir bilişim uzmanı olan CHP milletvekili Tacidar Seyhan, yirmiye yakın vekil arkadaşının evinde; buatların arkasına gizlenmiş; bir topluiğne ucu başı büyüklüğünde kameralar bulduklarını açıkladı...
Dikkat!..
Buldukları cihazların hepsi de aynı markaydı(!)..
Yani...
Tam bir istihbarat teşkilâtı işi(!)...
PKK'yla masaya oturan MHP'li(!)
Şimdi bir kez daha dikkat!..
Muhalefetin, bütün yükü siyasal iktidara ve Devlete (MİT) yıkmak için çabaladığı bir süreçte; Hükümetin en fanatik destekçisi STAR Gazetesi, muhalefetin ekmeğine yağ sürecek bir manşet haber yayımladı...
Haberin başlığı şöyleydi:
"PKK'yla masaya oturan MHP'li"...
Haber o kadar "kesin" bir dille yazılmıştı ki; okuyanların "iddia" değil, "mutlak bilgi" olduğuna inanması isteniyordu...
Bakın nasıl:
"AK Parti’yi PKK ile masaya oturmakla suçlayan MHP’li Ümit Özdağ’ın, PKK ile hem Türkiye’de hem Amerika’da masaya oturduğu ortaya çıktı. MİT belgelerinde görüşmenin ‘gizli’ kalması talebi de var."
Gördüğünüz gibi "iddia" olduğuna yönelik bir işaret bile yok...
Dil son derecede "Kesin"...
"Çıktı" ve "var"...
Normal şartlarda bir haber için "asla kullanılmayacak, kullanılmaması gereken" bir ifade biçimi...
Yani kamuoyuna verilmek istenen mesaj açık:
"Bu haberi tartışmayın bile kaynak çok sağlam"...
Aynı gün Yılmaz Özdil Ayşenur Arslan'ın konuğu olduğu CNNTÜRK'te, "Olayın (gizli kamera) arkasında kim var?" sorusuna bakın nasıl cevap veriyor:
"İçişleri Bakanlığı, MİT, Adalet Bakanlığı bana bağlı olsa ben yanıt verebilirdim. Bu kurumlar kime bağlıysa o biliyor bu cevabı. Bilmiyorsa zaten o makamda olamaz."
Yılmaz Özdil'in bu açıklamalarını STAR'ın haberine eklemleyin...
Göreceksiniz ki; sanki taraflar gizli kamera suçunu MİT'e yıkmak için işbirliği yapıyorlar...
Yani...
Mustafa Karaalioğlu ile Yılmaz Özdil el ele...
Olur mu?..
Neden olmasın?..
Şeytan
bunun neresinde?..
Peki...
STAR'ın yayımladığı haberin kaynağı neresi?..
Haberi yapan STAR Muhabiri "Cevheri Güven" kaynak belirtmiyor.
Ama...
"Suçlanan" Ümit Özdağ'ın yaptığı açıklamadan, haberin kaynağının MİT olduğu kolayca anlaşılıyor...
Çünkü Ümit Özdağ şöyle diyor:
Haberde sözü edilen dönemde benim terör konusunda çalışan bir akademisyen olmak dışında bir kimliğim yok. MHP'liyim ama parti üyesi değilim anılan tarihte. Üstelik bu görüşmeleri Türkiye'de istihbaratın en yetkili isimlerine (Müsteşar Yardımcısı Emre Taner) aktarmışım, onları bilgilendirmişim.
1.) Genelkurmay,
2.) MİT...
Genelkurmay STAR'a (ille de Mustafa Karaalioğlu'na) değil haber, günahlarından bir kısmını bile vermez...
Geriye MİT kalıyor...
Yani...
Ya Mustafa Karaalioğlu oyuna geliyor, tuzağa düşüyor ve attığı manşetle gizli kamera görüntülerinin çekiminde MİT'in olduğu şüphelerini kuvvetlendiriyor...
Ya da MİT, haberi sızdırırken, Ümit Özdağ'ın "görüşmelerimi MİT'e aktardım" diyebileceğine ihtimal vermiyor...
"İnkâr" edeceğini düşünüyor...
Öyle ya da böyle...
Eğer Mustafa Karaalioğlu da oynanan oyunun bir parçası değilse; yayınlanan haber tam da seçime 10 gün kala Ak Parti için çok fena oldu...
Muhalefet ve bilhassa MHP, STAR'ın bu haberini "istismar" edecektir...
Göreceksiniz...
Ha...
Etmezse ne olur?..
Onu da "Komplo Teorisi Dili" kullanarak yandaki kutucukta anlattım...
adnanberkokan@gmail.com
Oysa kamuoyu tam da bu "gizli kamera" operasyonunun "MHP'nin iç hesaplaşması" olduğuna inanmak üzereydi...
Tam da Ak Parti bu çirkin tezgâhtan arındırılmış, bütün suç Eski Ülkücü'lere kalmak üzereydi...
Nasıl olduysa oldu; daha bir iki gün öncesine kadar MİT'le asla ilişkilendirilmeyen olay, yapılan haberler ve yorumlarla birlikte gözlerin MİT'e çevrilmesine sebep oldu...
MHP'nin avukatı "gizemli" bir açıklama yaparak işin içinde yabancı istihbarat teşkilâtlarının olduğunu ve bu konuda ellerinde somut bir "bilgi" bulunduğunu açıkladı...
Ama...
Kamuoyu bu "Somut Bilgi"nin ne olduğunu öğrenemedi...
Deniz
Baykal'ın istifa etmek zorunda kalışı ve
Kemal Kılıçdaroğlu'nun
CHP genel başkanlığına getirilmesi,
oyunun ilk hamlesiydi... MHP üzerine oynanan oyunlar senaryonun diğer ayaklarından biri... Başbakan Erdoğan ve bütün kurmay ekibi de senaryonun yazılmasına yardımcı oldu... "Devlet" (MİT) bu oyunun en etkin aktörlerinden biri... Yani... 2002 genel seçimlerine durduk yerde... Ve... Hiç kimsenin beklemediği; hem de "ekonominin tam da ayağa kalkmak üzere" olduğu bir süreçte... Ama... Halkın çektiği çileleri henüz unutmadığı bir dönemde... Ve... Tek iktidar alternatifinin Ak Parti olduğu bir ortamda... Ülkeyi erken seçime (hem de çok erken) götürerek Ak Parti iktidarına zemin hazırlayan MHP Lideri Bahçeli'nin, MHP'yi bir kez daha meclis dışında bırakmak istediğine yönelik kuşkular haklılık kazanır... MHP baraj altında kalınca yerine Ümit Özdağ getirilir... Nasıl olsa, PKK yetkilileriyle görüşmeyi göze alacak kadar "Barışçı"dır... Ak Parti - CHP ve BDP el ele terör sorununu (tabii ki gerekli tavizleri vererek) çözerken; Barışçı Özdağ da sokaklara dökülecek olan MHP'li gençleri kontrol altında tutar... Aslına bakarsanız; "Son Derecede faydalı bir Senaryo"... Daaaa... Acaba "Amcalar" bu oyunun neresinde?... Hâsılı... Bekleyelim... Üniversitede öğretim üyesiyken bir süre MİT'e yardımcı olduğu bilinen Devlet Bahçeli bakalım ne yapacak?.. |
Derken...
Siyasi çevreler ve etkin köşe yazarları, "Gizli Kameraları" ancak profesyonel bir ekibin yerleştirebileceğini iddia eden makaleler yazdı...
İyi bir bilişim uzmanı olan CHP milletvekili Tacidar Seyhan, yirmiye yakın vekil arkadaşının evinde; buatların arkasına gizlenmiş; bir topluiğne ucu başı büyüklüğünde kameralar bulduklarını açıkladı...
Dikkat!..
Buldukları cihazların hepsi de aynı markaydı(!)..
Yani...
Tam bir istihbarat teşkilâtı işi(!)...
PKK'yla masaya oturan MHP'li(!)
Şimdi bir kez daha dikkat!..
Muhalefetin, bütün yükü siyasal iktidara ve Devlete (MİT) yıkmak için çabaladığı bir süreçte; Hükümetin en fanatik destekçisi STAR Gazetesi, muhalefetin ekmeğine yağ sürecek bir manşet haber yayımladı...
Haberin başlığı şöyleydi:
"PKK'yla masaya oturan MHP'li"...
Haber o kadar "kesin" bir dille yazılmıştı ki; okuyanların "iddia" değil, "mutlak bilgi" olduğuna inanması isteniyordu...
Bakın nasıl:
"AK Parti’yi PKK ile masaya oturmakla suçlayan MHP’li Ümit Özdağ’ın, PKK ile hem Türkiye’de hem Amerika’da masaya oturduğu ortaya çıktı. MİT belgelerinde görüşmenin ‘gizli’ kalması talebi de var."
Gördüğünüz gibi "iddia" olduğuna yönelik bir işaret bile yok...
Dil son derecede "Kesin"...
"Çıktı" ve "var"...
Normal şartlarda bir haber için "asla kullanılmayacak, kullanılmaması gereken" bir ifade biçimi...
Yani kamuoyuna verilmek istenen mesaj açık:
"Bu haberi tartışmayın bile kaynak çok sağlam"...
Aynı gün Yılmaz Özdil Ayşenur Arslan'ın konuğu olduğu CNNTÜRK'te, "Olayın (gizli kamera) arkasında kim var?" sorusuna bakın nasıl cevap veriyor:
"İçişleri Bakanlığı, MİT, Adalet Bakanlığı bana bağlı olsa ben yanıt verebilirdim. Bu kurumlar kime bağlıysa o biliyor bu cevabı. Bilmiyorsa zaten o makamda olamaz."
Yılmaz Özdil'in bu açıklamalarını STAR'ın haberine eklemleyin...
Göreceksiniz ki; sanki taraflar gizli kamera suçunu MİT'e yıkmak için işbirliği yapıyorlar...
Yani...
Mustafa Karaalioğlu ile Yılmaz Özdil el ele...
Olur mu?..
Neden olmasın?..
MHP ve
Devlet Bahçeli, STAR'da yayımlanan
haberden hareket ederek, "Öcalanla hükümet değil Devlet
görüşüyor" diyen
Başbakan'a, "Öcalan'la
görüşen Devlet, MİT mi?.. Ve aynı MİT gizli kameraları da Devlet
adına mı çekti, yayınladı?" sorusunu yöneltir ve
konunun üzerinde durursa çok önemli... Önemli zira... O durumda da Beyaz Saray'ın yaptırdığı ileri sürülen bir kamuoyu araştırma anketinin doğruluğuna Başbakan Erdoğan'ın da inandığını gösterir... Çünkü aynı araştırma şirketi 2007 seçimlerinden önce yayınladığı ankette Ak Parti'nin % 47 oy alacağını bilmişti... Peki, 12 Haziran seçimleri için Beyaz Saray'ın tahmini ne?.. Ak Parti % 38, CHP % 32, MHP % 13; Bağımsızlar % 7 ve diğerleri... Yani... Ak Parti tek başına iktidar olamıyor... O halde?.. Ak Parti'nin yeniden tek başına iktidar olabilmesi için MHP'nin meclis dışında kalması şart... Yani... MHP, seçmenlerin gözünden düşürülmeli, "tiksinti verici" bir parti haline getirilmeli.. Ve getiriliyor da.. Ama... Bahçeli, STAR'ın ve haliyle MİT'in ve haliyle Hükümet'in peşini bırakmazsa; 12 Haziran gecesi ortaya çıkacak sonuçlara hazır olun: Ak Parti % 38, CHP % 32, MHP % 13; Bağımsızlar % 7 ve diğerleri... En çok % 2 - veya + şaşma olur... |
Peki...
STAR'ın yayımladığı haberin kaynağı neresi?..
Haberi yapan STAR Muhabiri "Cevheri Güven" kaynak belirtmiyor.
Ama...
"Suçlanan" Ümit Özdağ'ın yaptığı açıklamadan, haberin kaynağının MİT olduğu kolayca anlaşılıyor...
Çünkü Ümit Özdağ şöyle diyor:
Haberde sözü edilen dönemde benim terör konusunda çalışan bir akademisyen olmak dışında bir kimliğim yok. MHP'liyim ama parti üyesi değilim anılan tarihte. Üstelik bu görüşmeleri Türkiye'de istihbaratın en yetkili isimlerine (Müsteşar Yardımcısı Emre Taner) aktarmışım, onları bilgilendirmişim.
MİT Müsteşar yardımcısı ile görüştüm, anlattım. Genel Kurmay Başkanı ile görmüştüm. Süreci onlarla paylaştığım için rahatım.
Haber kaynağı olabilecek iki kurum var ortada:1.) Genelkurmay,
2.) MİT...
Genelkurmay STAR'a (ille de Mustafa Karaalioğlu'na) değil haber, günahlarından bir kısmını bile vermez...
Geriye MİT kalıyor...
Yani...
Ya Mustafa Karaalioğlu oyuna geliyor, tuzağa düşüyor ve attığı manşetle gizli kamera görüntülerinin çekiminde MİT'in olduğu şüphelerini kuvvetlendiriyor...
Ya da MİT, haberi sızdırırken, Ümit Özdağ'ın "görüşmelerimi MİT'e aktardım" diyebileceğine ihtimal vermiyor...
"İnkâr" edeceğini düşünüyor...
Öyle ya da böyle...
Eğer Mustafa Karaalioğlu da oynanan oyunun bir parçası değilse; yayınlanan haber tam da seçime 10 gün kala Ak Parti için çok fena oldu...
Muhalefet ve bilhassa MHP, STAR'ın bu haberini "istismar" edecektir...
Göreceksiniz...
Ha...
Etmezse ne olur?..
Onu da "Komplo Teorisi Dili" kullanarak yandaki kutucukta anlattım...
adnanberkokan@gmail.com