Mustafa Balbay, Milli Piyango’dan mı çıktı?..

“Yargıtay şu özel mahkeme kararlarını bir an önce imzalasa da şu herif yine dönse o demir parmaklıklar ardına” diye dua eden de vardır…

ADNAN BERK OKAN

 

Mustafa Balbay’ın beşbuçuk yaşındaki oğlu Deniz sormuş:

“Baba bu defa çok kalacak mısın?”

İnanan inanır, inanmayanın vicdanını ….

Ağladım…

Deniz’in “Baba bu defa çok kalacak mısın?” dediğini işittiğimde ağladım…

Evet…

Hem de katıla katıla ağladım…

Sulu gözlüyüm…

Kabul…

Eski siyah beyaz filmlerimizdeki ana – evlât sahnelerini izlerken kendimi tutamıyor sulu zırtlak ağlıyorum..

O da kabul…

Ama be arkadaş…

Beşbuçuk yaşındaki Deniz’in “Baba bu defa çok kalacak mısın?” sorusuna ağlayan yüreğimden dolayı beni kınayan, benimle alay eden olursa da taaaa…..

 

Ey güzel insanlar!..

Belki içinizde Balbay’ın “Ben önce bir babayım” deyişindeki o mübarek manayı anlamayanlarınız olabilir…


Bakınız…

İki yüzlülük, riyakârlık sadece ayıp değil aynı zamanda en büyük günahlardandır…

Haliyle…

Amigoluğunu yaptığınız siyasi partili milletvekilleri “Sandıktan” çıktı da…

Mustafa Balbay, Milli Piyango’dan mı çıktı?..

Ulan amma komiksiniz ha!..

Yürüyün be; anca gidersiniz…

 

Not: Zannetmeyin ki CHP’li ya da MHP’li veya BDP’li amigo yazarlar; Ak Partili amigo yazarlarından daha demokrat, daha vicdanlı, daha objektif?..

İmkân var mı?..

Alın birinden vurun diğerlerine…

Hatta…

İçinizde (Bu kısmı sadece mesleği “gazeteci” olan okurları ilzam eder) “Yargıtay şu özel mahkeme kararlarını bir an önce onaylasa da şu herif yine dönse o demir parmaklıklar ardına” diye dua eden de vardır…

Onların da taaaa vicdanlarının içine …..

Ama…

Eğer Balbay’ın beşbuçuk yaşındaki oğlu bile bazı haberleri dinledikten sonra babasına, “Baba bu defa çok kalacak mısın?” diye soruyor, cezaevine geri döneceğinin kuşkusunu yaşıyorsa; bu ayıp hepimize yeter…

Öncelikle parlamentomuza…

Çünkü bu özgürlük daraltıcı yasaları o parlamento yapıyor…

 

Yahu yuh be!..

Ne yaptı bu Balbay!..

Tankın kumandasına geçip siyasetçi mi ezdi?..

Ne yaptı bu Balbay!..

Karargâhta darbe plânları yaptı ve sonra da uçaklardan birine atlayıp ortam bombalaması mı yaptı?..

Ne yaptı bu Balbay!..

Askeri birliklerden birinin önüne geçip de karargâh dışına fırlayarak önüne gelen başı örtülü, takkeli, poturlu Müslümanları toparlayıp yaka paça içeri mi tıktı?..

Yahu bunları “darbecilik” suçlamasıyla yıllardır hapis yatan emekli / muvazzaf paşalar bile yapmadı da Balbay nasıl yapacak elinde klavyesiyle?..

 

Efendim?..

Kimileri; ya da şöyle söyleyeyim; 11 yıl öncenin mazlumları bugünün zalimleri:

“Darbe plânı (Dikkat!.. Plân; seminer, niyet) yapan subaylarla, generallerle çok samimi idi… Hatta ‘hadi artık paşam yaa… Ne duruyorsun darbe yapsana darbe yapsana’ bile dedi” diye türkü bile söylediler…

Ben ne dava dosyasında okudum Balbay’ın öyle bir şey söylediğini…

Ne de kendi köşesinde…

Yahu velev ki “darbe” istemiş…

Ne olmuş darbe isteyince?..

İster ister size ne?..

Hele bir gazetecinin haber kaynaklarıyla sık sık görüşmesi ve arada sırada da kendi fikrini söylemesi suç mu?..

Yahu ben ekonomiden sorumlu bakanlarla yaptığım her görüşmede, “dolar karşılık ayırıp para basın” derdim ya…

Ne olurdu o durumda?..

Ben suçlu olmuş mu olurdum?..

Yooo…

Sadece “ukalâlık” etmiş olurdum…

 

Yahuuuu!..

Deyin ki Balbay da bir gazeteci olarak zaman zaman ukalâlık yapmış…

İyi ama size ne?..

İsteyen gazetecin ukalâlık etme özgürlüğü yok mudur?..

Hatta isteyen gazeteci, “bana ne demokrasiden kardeşim” deme özgürlüğüne sahip değilse bu demokrasi ne menem bir şey?..

Eline silah almamak şartıyla; demokrasi düşmanı olduğumu da söylerim, darbe de isterim, şeriat devleti de…

Fikir benim değil mi kardeşim?..

Son sözüm şu...

Ey Yüce Parlamento ve değerli parlamenterlerimiz!..

Hiç gecikmeden gazetecilerin mesleklerini en ileri demokrasilerin yaşandığı ülkeler ölçeğinde özgürce yapabilecekleri iklimi yaratacak yeni yasal düzenlemeleri lütfen ve hemen yapınız...

Yoksa...

Dünyanın en güzel statlarından biri olan Türk Telekom Arena'nın üzerini halen kapatmadığı için yarım saat yağan kar yüzünden bir UEFA Kupası maçının ertelenmesine  sebep olan Galatasaraylı becerisksiz yöneticilerin durumuna düşersiniz...

Yani...

Bütün dünyaya rezil olursunuz...