Mustafa Akyol için...

Böylesine akılcı ve taraflardan birine yanaşmadan ya da düşmanlık etmeden yazılmış kaç yazı var gazetelerimizde?..

İktidar gazetelerinden birinde en "akil" yazıyı yazsanız, kavga çıkaran taraflardan ikisinden birini de eleştirseniz başınızın belâya girme riski hep çok yüksektir.
Son aylarda iktidar medyası gazetelerinden kovulan yazarların sayısı hiç de az değildir.
İktidar gazetelerinde az sayıda kalmış yazarları alkışlamaya, "günün köşe yazarı" veya "kazananı" seçmeye onlar adına korkuyorum...
Diyeceksiniz ki; "yahu sen o insanlara destek verdin diye seni ciddiye alıp da kimse kovmaz"...
Öyle demeyin...
Kovulanların isimlerine bakıyorum da kovulmadan önce mutlaka bu köşede "takdir" edilmiş meslektaşlarım...
En son iki sim Nazlı Ilıcak'la Murat Aksoy...
Ilıcak Sabah’tan, Aksoy yeni Şafak’tan kovuldu.
Ama benim işim haklı gördüğüm meslektaşımın hakkını teslim etmek...
Bu akil meslektaşlarımdan biri genç yaşına rağmen olgunluk  açısından pek çok ağabeyinden amcasından çok daha önde olan Mustafa Akyol.
Star'da yazıyor...
Gerçi sadece haftada iki gün yazıyor ama iktidar medyalarını yönetenler çok acımasız...
28 Şubat mağduru bir yazar olarak söylüyorum:
İnanın, o dönemin medya yöneticilerinden bile çok daha acımasızlar...
Başbakan
'a yönelik en ufak bir eleştiriye dahi tahammülleri yok...
Neyse uzatmayayım...
Mustafa Akyol, bugünkü başlığı altında yayımlanan makalesinde nasıl bir tehlike içinde olduğumuzu bakın nasıl anlatıyor.

Bu geminin güvertesinde farklı gruplar, değerler, çıkarlar vardır. Birbirleriyle yarışır, bazen kavga ederler. Bu cedelleşmeler kaçınılmazdır belki, ama mutlaka kaçınılması gereken bir şey vardır: Kavganın, güverte üzerindeki bir çekişme olmayı aşıp, geminin motorlarını bozan, hatta ona su aldırmaya başlayan bir tahripkârlığa dönüşmesi.
Buradaki en uğursuz dinamik şudur: Geminin zarar görmeye başladığını görürüz aslında, ama ilk aklımıza gelen şey, “öteki taraf”ı bu işin sorumlusu olarak tel’in etmek olur. Bu, sinirlerimizi daha da gerer, kavgayı daha da sertleştirir. Gemiyi karşı tarafı dize getirerek kurtarma fikri baksın gelir ki, bu da istenmeyen bir sonuç doğurarak gemiyi daha da hırpalar.
Yani, öfkeyle kalkan, zararla oturur. Bu zararı engellemek için öfkeyi dindirmeye çalışanların bertaraf edilmesi, onların yerine öfke büyütücülerin terviç edilmesi ise, zararı garantili hale getirir.

Ne dersiniz?..
Böylesine akılcı ve taraflardan birine yanaşmadan ya da düşmanlık etmeden yazılmış kaç yazı var gazetelerimizde?..
Sizler benim kadar çok sayıda köşe yazarı okuyamayabilirsiniz vaktiniz olmadığı için...
Ama benim işim bu...
Gördüğüm şu:
Keskin bir döner bıçağıyla ortadan birkaç parçaya bölünerek taraftarlaşmış (İktdiar, Cemaat, Muhalif) yazarlar klavyelerini palaya dönüştürmüş, karşılıklı olarak birbirlerinin onurlarını ve haysiyetlerini doğruyorlar...
Taraflardan hiçbirine yanaşmadan ayakta duran Mustafa Akyol'u alkışlıyorum 
Gözlerinden öperim kardeşim…

Habertürk'e 2 bomba transfer birden! Habertürk'ten yeni bir bomba daha! TV100’de Kübra Par bombası