Murat Yetkin sansür edilmeli arkadaş…
Bu iki konu ve basın özgürlüğü hakkında ne düşündüğü sorulan bir devlet büyüğü bakın nasıl bir tepki koymuş:
ADNAN BERK OKAN
İki haber dikkatimi çekti…
- Haber: Merkezi Washington'da bulunan sivil toplum kuruluşu Freedom House, "Dünyada basın özgürlüğü" raporunda Türkiye'yi 'kısmen özgür' statüsünden 'özgür değil' statüsüne düşürdü.
- Haber: Murat Yetkin, bir kamu bankası genel müdürü Süleyman Arslan’ın evinde kayıt dışı 4.5 milyon dolar bulunduğu resmi makamlarca açıklanınca, bunu haber yaptığı için ifadesine başvurulmak üzere savcılığa davet edildi…
Bu iki konu ve basın özgürlüğü hakkında ne düşündüğü sorulan bir devlet büyüğü bakın nasıl bir tepki koymuş:
Ne demek yani?..
Ne olacak basın özgür olacak ta?..
Neye yarayacak?..
Hiç…
Ulan şu kadarcık özgürlüğü bile istismar ediyorsunuz…
Ya bir de size demokrasi ülkeleri kadar özgürlük versek kim bilir neler yaparsınız ulan?..
Bu arada Murat Yetkin’in yaptığı bir haberden dolayı ifade vermesi için savcılığa çağrılması hakkındaki fikri sorulduğuna alınan tepkiler ise şöyle:
Kim?..
Murat Yetkin mi?..
Kimmiş bu ya?..
Özelliği neymiş?..
“Gazeteci mi?”
Tamam…
Biliyorum ama sıradan bir gazeteci işte n’olcek?..
O mu benim muhterem dört bakanım ve mahdumlarıyla ilgili haber yapan?..
Yani arkadaş…
Soyadı “Yetkin” diye dört muhterem bakanım ve mahdumları hakkında doğru veya yanlış haber yapmaya da “Yekin” olması mı lâzım yani?..
Tövbe tövbe yaaaa…
Yok kardeşim…
Basın özgürlüğü filan yok…
Hiç ısrar etmeyin…
Yoksa taa çıktığınız yere kadar kovalanırsınız…
Yani Sabahları çıktığınız yere kadar…
Haaaa…
İlle de özgürlük istiyosanız kolayı var…
Eğer…
Bizim gazetelerde ve muhterem büyüklerinizi övücü yazılar yazarsanız…
Ve bir kere daha eğer…
Halen yazanlar kadar yeteneğiniz de varsa övgü yapabilmek için; buyurun…
Başımızın üstünde yeriniz var…
Merak etmeyin…
Alacağınız maaş elbette dolgun olacaktır…
Ne kadar mı?..
Şöyle diyeyim kardeşime:
En az 25 asgari ücrete eşit…
Gördün peşin parayı gülüyosun di mi köftehor?..
Neeeeee?..
Alacağın maaşa gülmüyo musun?..
Madem öyle…
Neden sırıtıyosun pişmiş kelle gibi böyle?..
Madem klavyeni satmazmışsın...
Hasstir oradan ulan puşt…
Sen kimsin de bize dikleniyosun ulan karı taciri…
Aşşağılık i.ne…
P.z.v.nk…
Kovun lan şunu…
Söyleyin bizimkilere de bir şeyler uydurup yazsınlar…
İtibarsızlaştırsınlar salağı…
Hatta “i.ne, pzvnk, hırsız, uğursuz, dolandırıcı” falan diye de bi şeyler yazsınlar hakkında…
Sokağa çıkamasın hıyar…
Basın özgür olmalıymış…
Nah özgür olur basın…
Özgür değilken bunları yapıyosunuz…
Ulan bi de özgür olsanız tepemize sı.arsınız puştlar…
Hasstirin lan…
Hasstirin terk edin bu ülkeyi…
Size bu cennet vatanda yer yok; serseri vatan hainleri!..
Evet…
Değerli büyüğümüzün bu mübarek hitabını büyük bir saygıyla dinledim…
Ve…
Bundan sonra basın özgürlüğü istememeye karar verdim…
Yaşasın gazetecilerin yazarların sansür edilme hakkı!..
Yazarlara sansür istiyorum arkadaş…
Basın özgürlüğüne de kanımın son damlasına kadar karşıyım…
Ne özgürlüğü yaaa?..
Özgürlükmüş…
Pis sülükler…
Değerli büyüklerim hepinizi o küflü koğuşlara tıkmaz ve Freedom House mudur nedir; o hıyarların ölçülerine göre basına yasak konusunda bu ülkeyi birinci yapmazsa üzüntümden kahrolurum…
Anasını satıym…