Murat Çelik günün muhabiri

Bugünkü Vatan’da “Atina Erdoğan’ı bekliyor ama” başlığıyla yayımlanan haberiyle Murat Çelik günün muhabiri oldu.

Çok az sayıda kalan gerçek Ankara gazetecisinden biridir Murat Çelik.
Siyasetin tarafı olmayan…
Kimsenin yanında veya karşısında durmayan...
Objektif.
Yansız…
Kişilikli…

*

Bugünkü Vatan’da “Atina Erdoğan’ı bekliyor ama” başlığıyla yayımlanan haberi (Analiziyle birlikte) çok başarılı.
Okuru hem bilgi sahibi yapıyor…
Ama hem de…
Pek çok arkadaşımızın “düşmanca ve hamaset dolu kin ve nefret” cümleleriyle kirleteceği bir haberi nezaketten ve objektiflikten sapmayan üslubuyla daha da inandırıcı hale getiriyor.
Ve…
Günün muhabiri olmayı hak ediyor…


Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin ayrılmaz parçası karşılıklı atışmalardır malum...

Ege’nin iki yakası arasında gerginlik hiç eksik olmaz.

Atina da, Ankara da zaman zaman dozu artan, krizlere dönüşen bu gerginlikle yaşamaya alışıktır.

Objektif bir bakışla rahatlıkla söylenebilir ki, iki ülke arasındaki gerginliklerin hemen hepsinin çıkışı Atina kaynaklıdır.

Ankara genelde savunmada olan taraftır. Ya da daha doğru bir tabirle, Atina’nın manipülasyonlarına, dezenformasyonlarına cevap verip, Yunan tezlerinin gerçeği yansıtmadığını kayıtlara geçiren taraf.

***

Türk ve Yunan makamlarının karşılıklı açıklamalarla atışması, Yunanistan Türkiye hattını takip edenler için sıra dışı bir durum değil.

Ama son günlerde yaşanan ilginç bir gelişme ...

İki taraf da birbirini uluslararası hukuku bilmemekle suçladı.

Şöyle ki ; Türk Dışişleri , Yunan silahlı kuvvetlerinin Rodos’ta a skeri tatbikat yapmasını, uluslararası anlaşmalara aykırı olduğu gerekçesiyle şiddetle eleştirdi.

Yunanlılar da bunun üzerine Türkiye’ye “S iz hukuku bilmiyorsunuz, zaten bu konuyu düzenleyen an laşmalara taraf bile değilsiniz” mealinde bir cevap verdi.

***

Konunun uzmanı diplomatlara sorduk... Bakın işin aslı neymiş?..

Gerçekten de Rodos’u da içeren adalar grubu , İkinci Dünya S avaşı sonrasında askerden ve silahtan (iç güvenliği sağlayan kolluk kuvvetleri hariç) arındırılarak , mağlup İtalya tarafından Yunanistan’a verilmiş.

Türkiye de savaşa katılmadığı için hakikaten de savaşı bitiren anlaşmaya taraf olmamış. Bunlar doğru. Yani Türkiye o anlaşmaya t araf değil ama, Yunanlıların gözden kaçırdığı , daha doğrusu kaçırmayı tercih ettiği nokta şu:

B ir anlaşma eğer başkalarını ilgilendiriyorsa “ objektif s tatü” diye bir durum doğuruyor. Yani bu örnekte olduğu gibi Türkiye’nin güvenliği gözetilerek silahsızlanma şartı getirilmişse , bu düpedüz Türkiye’yi ilgilendirir . Türkiye anlaşmaya imza koyan ülkeler arasında olmasa da...

Yunan tarafının bu uluslar arası diplomasi gerçeğini bilmiyor olması mümkün mü?

***

Diğer taraftan, Yunanistan uluslar arası hukuk konusunda bu kadar hassas bir ülkeyse, Batı Trakya Türklerinin lehine ve Yunan devleti aleyhine çıkan mahkeme karar larını neden yıllardır uygulamaz acaba?

Sadece Batı Trakya Türklerinin haklarının verilmesi konusundaki kararlar değil Yunan sümenlerinin altında bekleyenler. Misal, Makedonya’nın isim sorununu hatırlar mısınız? Makedonların lehine karar veren Uluslararası Adalet Divanı ’nın hukuk alanındaki yetkinliğini mi sorgulamak gerekiyor yoksa !

***

İlk mevzuya dönersek...

İnsanın aklına bir nokta daha takılıyor şu Rodos tatbikatı konusunda.

H ukuka aykırı olması bir yana, bizim komşu amfibi çıkarma harekatını Mısır ile birlikte yaptı.

Neden acaba?

Türkiye Rodos’u işgal edece k de Yunanistan, Mısır ile birlikte mi kurtaracak adayı?

Y oksa onlar ın ortak bir planı mı var?

Evet Yunanistan, Türkiye için oldum olası ‘zor komşu’ ama bazen işte böyle, işlerine gerçekten akıl sır ermiyor.

***

Atina’dan gelecek haberleri bu ara daha da dikkatli bir gözle izlemekte fayda var.

Aralık ayının ilk yarısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yunanistan’a resmi ziyarette bulunacağını biliyoruz.

Cumhurbaşkanı seviyesinde 65 yıl sonra ilk ziyaret olacak Erdoğan’ın Atina’ya gidişi.

Bu tarihi gezi öncesi, komşu yeni bir gerginlik politikası mı izleyecek diye insan merak etmiyor değil.