Murat Bardakçı için...

Normal Türkçe ile yani makul çoğunluğun Türkçesiyle okuyarak öğrendiğim ve sevdiğim Hegel’den nefret edecektim az daha…

Sen çok yaşa Murat Bardakçı…

Kimilerinin Risale-i Nur, kimilerinin ise “Uyduruk” Türkçeyle konuşarak anlaşmaya çalıştığı…

Ve tabii ki anlaşamadığı şu ülkede unutulan, ciddiye bile alınmayan “Makul Çoğunluk” adına bir makale yazdığın için çok yaşa…

Evet…

Sözünü ettiğin kitabı (TİNİN GÖRÜNGÜBİLİMİ HEGEL) elinde bulunduranlardan biriyim…

Hem de bayağı eski baskısı (1986)…

Fiyatı 2.800.000.—Lira…

Yazıyla: İki milyon sekiz yüz bin lira…

Kitabı okumaya başladıktan on gün kadar sonra ilk olarak boyun damarlarım tutuldu

Hemen akabinde de “göbeğim çatladı”

Çünkü…

Okuduklarımı anlayabilmem için TDK sözlüğü ile kitap arasında ve bir günde en az iki yüz kez çevirmek zorunda kaldığım boyun damarlarım sonunda iflâs etti…

Hastalandım…

Ve…

Haliyle elimden bıraktım…

Az daha…

Normal Türkçe ile yani makul çoğunluğun Türkçesiyle okuyarak öğrendiğim ve sevdiğim Hegel’den nefret edecektim az daha…

Evet…

Murat Bardakçı çok yaşasın…

Murat Bardakçı’ya teşekkürler…

Çünkü…

Kimilerinin adına “Öz Türkçe” dedikleri ama bu ülkede toplasanız belki en çok üç – beş bin kişinin bileceği bir dille yazılmış o kitapları makul çoğunluğun anlaması imkânsız…

Murat Bardakçı, kitabın çevirisini yapan arkadaşımızın adını yazmamış…

Onu da ben yazayım: Aziz Yardımlı…

Aziz Bey kardeşimiz soyadı gibi Öz Türkçe konusunda “Yardımlı” olabilir ama milyonlarca insan “yardımsız”…

Bir kısacık örnek de ben vereyim…

Ve not düşeyim…

Az sonra okuyacağınız bölüm tek bir cümle değil; bir cümlenin yüzde beşi falan…

 “…. Sayıtlıları, belitleri vb. ortadan kaldırmalı, önyargılardan kurtulmalı, tanıtlamalarını arı mantık alanında kurmalı, Kavramın devimini izleyerek Gerçeği oluşturmalıdır.”

Bir okuyuşta anlayanlar büyük ödüle lâyık görüleceklerdir…

Ben ise hakkım olan “Alkış” ödülünü, ’ya vereceğim…

 

Not:

Kavram’ın “K” ile Gerçeği’nin “G” si kitapta da aynen öyle, “büyük harf” yazılmış…

Ben sebebini anlayamadım ama “Aziz Bey’in bir bildiği vardır” diye düşündüm…