Mümtaz'er Türköne'ye göre Erdoğan'a bir tek onlar direniyor!

Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı sadece Cemaat medyasının direndiğini öne sürdü.

GAZETECİLER.COM - Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, "İktidar kendisi kadar, hatta daha fazla dindar bir Cemaat'e savaş açarak iktidarını sürdürme yolları arıyor. Aynı Kur'an ayetlerini, aynı sûreleri referans alan, dindarlık dendiğinde Sünnî İslâm'ın aynı zahirî ve bâtınî yorumlarını tekrarlayan iki camia: AK Parti camiası ve Hizmet Hareketi" diye yazarak "Aralarında ne fark var?" diye sordu.

Yazısında Türk medyasıyla ilgili çarpıcı bir yoruma da yer veren Mümtaz'er Türköne, AK Parti'ye karşı sadece Cemaat madyasının direndiğini iddia etti: "İktidar'ın, özellikle Erdoğan'ın keyfi tasarruflarına karşı direnen, eleştiren bir medya gücü, neredeyse Hizmet Hareketi'ne yakın olanlardan ibaret. Büyük Sermaye suskun, finans-kapital teslim olmanın ötesinde değnekçilik yapıyor."

Mümtaz'er Türköne'nin ‘Laik-dindar çatışması’nın yerini ne aldı?' başlıklı bugünkü yazısının çarpıcı bölümleri şöyle:


AK PARTİ VE CEMAAT ARASINDA NE FARK VAR?

İktidar kendisi kadar, hatta daha fazla dindar bir Cemaat'e savaş açarak iktidarını sürdürme yolları arıyor. Aynı Kur'an ayetlerini, aynı sûreleri referans alan, dindarlık dendiğinde Sünnî İslâm'ın aynı zahirî ve bâtınî yorumlarını tekrarlayan iki camia: AK Parti camiası ve Hizmet Hareketi. Aralarında ne fark var? Tek fark birinin siyasî, diğerinin de sivil bir hareket olması. Siyasal-sivil ayırımını, Hegel'den bugüne oturmuş evrensel literatüre uygun kullanıyorum. Bu yüzden savaş da tek taraflı olarak yürüyor. İktidar, daha önce ara dönem iktidarlarının kullandığı yöntemleri kullanarak bu sivil hareketin hayat damarlarını tek tek kopartmaya çalışıyor. Yurtdışındaki okullarını jurnalliyor, bankasını batırmaya çalışıyor, işadamlarını kamu erkini kullanarak zarara uğratıyor, yardım kuruluşunu engelliyor, kamuda özellikle eğitim alanında fişlemeler yaparak tasfiyelere girişiyor. İş bununla da kalmıyor, aynı iktidar devlet imkânlarını kullanarak kendisine bağımlı bir sivil alan oluşturmak için gözü kara, tıpkı Deli Dumrul gibi bağış topluyor.

SADECE CEMAAT MEDYASI DİRENİYOR

Dikkat edin, İktidar'ın, özellikle Erdoğan'ın keyfi tasarruflarına karşı direnen, eleştiren bir medya gücü, neredeyse Hizmet Hareketi'ne yakın olanlardan ibaret. Büyük Sermaye suskun, finans-kapital teslim olmanın ötesinde değnekçilik yapıyor. Ruşen Çakır ve bir-iki kişi dışında, yazdıkları okunmaya değer kaç gazeteci kaldı?

"Cemaat de çok olmuştu" hükmü yerine şu soruyu soralım: "Cemaatin devlete göz dikmesi"nin veya devleti ele geçirmesi muhabbeti ne kadarı yolsuzluk soruşturmaları ile yani iktidarın ayakta kalma çabalarıyla alâkalı?

Din ve dindarlığın, laiklik karşısında siyasî kutuplaşma ekseninden birdenbire çıkması aslında sorunun cevabını veriyor. Gerçek savaş sivil alanla siyasal alan arasında geçiyor.