Mümtazer Türköne kaybetti çünkü...

Türköne neresinden tutarsanız elinizde kalacak "radikal darbe karşıtı" tutumuyla belki gündem oluyor ama hiç ikna edici olmadığı gibi kaybetmeye devam ediyor...

GAZETECİLER.COM
Zaman yazarı Mümtazer Türköne, 12 Eylül'den sonra 28 Şubat tartışmasında da "sarsıcı" bir ifade biçimi kullanmayı tercih ediyor. Daha önce "darbeci generalleri kazığa oturtalım" önerisiyle gündeme gelen Türköne bu kez de "intikam istiyorum" çıkışıyla tartışma konusu oldu.

Türköne dünü ve bugünüyle militarizmle arasına fikri ve siyasi düzeyde bir mesafe koysaydı ya da 12 Eylül'ün bedel ödeyen mağdurları arasında olsaydı belki bu sözlerini es geçerdik ama durum bu da değil. Zaman yazarı, Tansu Çiller'in danışmanlığını yapmış, çetelere selam edilen konuşmaları kaleme almış ve henüz esaslı bir özeleştiri de vermemiş bir isim için sizce de fazla iddialı değil mi? Kendisini "sarsıcı" olmak iddiasıyla savunabilir ama sarsacağım diye Ertuğrul Özkök'ün, Emin Çölaşan'ın "adalet değil intikam istiyorlar" ateşine odun atmak neyin nesi? Birand, Çandar, Ilıcak, Birdal, Pala... Hepsi de 28 şubat'ın esas mağdurları olmalarına karşın intikam değil adalet vurgusu yapıyor. Ama sözkonusu dönemde Başbakan danışmanlığı yapan Mümtazer Türköne'nin durup durup intikam çağrısı yapıyor olması ilginç değil mi?

Türköne neresinden tutarsanız elinizde kalacak "radikal darbe karşıtı" tutumuyla belki gündem oluyor ama hiç ikna edici olmadığı gibi kaybetmeye devam ediyor...