Mümtazer Türköne hala 'yaşasın adalet' diyebiliyor mu?
Mümtazer Türköne'nin aldığı hapis cezasını yorumlayan Ahmet Kekeç Zaman yazarı için "Yaşasın adalet!” diyebiliyor mu" diye sordu...
GAZETECİLER.COM
Zaman yazarı Mümtazer Türköne'nin Atatürk'e hakaret iddiasıyla hapis cezası almasına en ilginç yorum Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'ten geldi. Kekeç, Mümtazer Türköne'nin yargıya güvenin mesajı verdiği yazılarını hatırlattı ve "Türköne, çıkıp, “Evet, Atatürk’e hakaret ettim. Adil Türk yargısı beni cezalandırdı. Doğrusunu yaptı. Yaşasın adalet!” diyebiliyor mu" diye sordu.
Türköne'nin Başbakan Erdoğan'a seslendiği ve "Kendinizi yargının buz gibi aklına teslim edin... Adaletin keskin kılıcı inecek, bazı başlar düşecek. Yargılamadan kaçmayın...” dediği yazısını hatırlatan Kekeç "adaletin keskin kılıcı o kadar da adil inmiyor." dedi.
İşte Kekeç'in yazısındaki ilgili bölüm:
Mümtaz’er Türköne, Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırıldı.
Hayır, içeride yatmayacak...
Mahkeme, “sanığın ileride suç işlemeyeceğine” kanaat getirdiği için hükmün infazını erteledi.
İyi oldu...
Hep söylüyorum: Atatürk’ü Koruma Kanunu ayıplarımızdan biridir... Atatürk’ün yasal bir korumaya ihtiyacı yoktur ayrıca... Yasayla koruduğunuz bir varlığa değer vermiş olmazsınız... Onu tabulaştırırsınız... Oluşturduğunuz “masuniyet alanı”, koruduğunuzu sandığınız varlığı tartışılabilir, kavranabilir, hakkında yorum yapılabilir olmaktan uzaklaştırır ve değersizleştirir... Atatürk’e yapılabilecek en büyük kötülük budur.
Mümtaz’er Türköne’nin Atatürk hakkında ne yazdığını bilmiyorum.
Hakaret etmemiştir... Bundan eminim.
Keskin laflar eder, sarsıcı açıklamalar yapar, haksız ithamlarda bulunur ama hakaret etmez... Kefilim.
Türk yarısı, yakın zamana kadar, Atatürk’le ilgili eleştirel değerlendirmeleri 5816 kapsamına alıyordu ve cezalandırıyordu.
Demek ki bu alışkanlık devam ediyor ve piyango bu defa Mümtaz’er Türköne’ye çıktı.
O zaman, sıradan bir Atatürk eleştirisinde bile suç vehmeden yargı anlayışını sorgulamamız gerekiyor... Ki, bunun problemli bir “anlayış” olduğunda herkes müttefik.
Mümtaz’er Türköne, geçenlerde, “Kendinizi yargının buz gibi aklına teslim edin” diyordu ve devam ediyordu: “Adaletin keskin kılıcı inecek, bazı başlar düşecek. Yargılamadan kaçmayın...”
Elbette kimse yargılamadan kaçmıyor, kaçmak istemez ama adaletin keskin kılıcı o kadar da adil inmiyor.
Mesele bu...
Kendimizi teslim etmemiz gerektiği söylenen yargının buz gibi aklı Başbakan astı bu ülkede...
Darbeleri meşrulaştırdı...
İşkence suçlarını örtbas etti.
Mümtaz’er Türköne, çıkıp, “Evet, Atatürk’e hakaret ettim. Adil Türk yargısı beni cezalandırdı. Doğrusunu yaptı. Yaşasın adalet!” diyebiliyor mu ki, başkalarının kellesi üzerinden “adalet retoriği” yapıyor?
AHMET KEKEÇ TÜM YAZILARI
Zaman yazarı Mümtazer Türköne'nin Atatürk'e hakaret iddiasıyla hapis cezası almasına en ilginç yorum Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'ten geldi. Kekeç, Mümtazer Türköne'nin yargıya güvenin mesajı verdiği yazılarını hatırlattı ve "Türköne, çıkıp, “Evet, Atatürk’e hakaret ettim. Adil Türk yargısı beni cezalandırdı. Doğrusunu yaptı. Yaşasın adalet!” diyebiliyor mu" diye sordu.
Türköne'nin Başbakan Erdoğan'a seslendiği ve "Kendinizi yargının buz gibi aklına teslim edin... Adaletin keskin kılıcı inecek, bazı başlar düşecek. Yargılamadan kaçmayın...” dediği yazısını hatırlatan Kekeç "adaletin keskin kılıcı o kadar da adil inmiyor." dedi.
İşte Kekeç'in yazısındaki ilgili bölüm:
Mümtaz’er Türköne, Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırıldı.
Hayır, içeride yatmayacak...
Mahkeme, “sanığın ileride suç işlemeyeceğine” kanaat getirdiği için hükmün infazını erteledi.
İyi oldu...
Hep söylüyorum: Atatürk’ü Koruma Kanunu ayıplarımızdan biridir... Atatürk’ün yasal bir korumaya ihtiyacı yoktur ayrıca... Yasayla koruduğunuz bir varlığa değer vermiş olmazsınız... Onu tabulaştırırsınız... Oluşturduğunuz “masuniyet alanı”, koruduğunuzu sandığınız varlığı tartışılabilir, kavranabilir, hakkında yorum yapılabilir olmaktan uzaklaştırır ve değersizleştirir... Atatürk’e yapılabilecek en büyük kötülük budur.
Mümtaz’er Türköne’nin Atatürk hakkında ne yazdığını bilmiyorum.
Hakaret etmemiştir... Bundan eminim.
Keskin laflar eder, sarsıcı açıklamalar yapar, haksız ithamlarda bulunur ama hakaret etmez... Kefilim.
Türk yarısı, yakın zamana kadar, Atatürk’le ilgili eleştirel değerlendirmeleri 5816 kapsamına alıyordu ve cezalandırıyordu.
Demek ki bu alışkanlık devam ediyor ve piyango bu defa Mümtaz’er Türköne’ye çıktı.
O zaman, sıradan bir Atatürk eleştirisinde bile suç vehmeden yargı anlayışını sorgulamamız gerekiyor... Ki, bunun problemli bir “anlayış” olduğunda herkes müttefik.
Mümtaz’er Türköne, geçenlerde, “Kendinizi yargının buz gibi aklına teslim edin” diyordu ve devam ediyordu: “Adaletin keskin kılıcı inecek, bazı başlar düşecek. Yargılamadan kaçmayın...”
Elbette kimse yargılamadan kaçmıyor, kaçmak istemez ama adaletin keskin kılıcı o kadar da adil inmiyor.
Mesele bu...
Kendimizi teslim etmemiz gerektiği söylenen yargının buz gibi aklı Başbakan astı bu ülkede...
Darbeleri meşrulaştırdı...
İşkence suçlarını örtbas etti.
Mümtaz’er Türköne, çıkıp, “Evet, Atatürk’e hakaret ettim. Adil Türk yargısı beni cezalandırdı. Doğrusunu yaptı. Yaşasın adalet!” diyebiliyor mu ki, başkalarının kellesi üzerinden “adalet retoriği” yapıyor?
AHMET KEKEÇ TÜM YAZILARI