Muhtar kendi gazetesinin yazarına çaktı!
Reha Muhtar, bugün yazısında çok sert bir şekilde kendi gazetesinin bir yazarına çaktı. İşte Reha Muhtar'ın o yazısı...
Muhtar'ın yazısı çok ilginç... Yazıyı ilginç kılan unsur, Muhtar'ın kendisi hakkında yazan bir gazeteciye cevap vermiş olması değil. Cevap verdiği gazetecinin Muhtar'ın köşesinde birkaç sayfa sonra aynı gazetede yazan bir başka isim olması.
Yani Reha Muhtar bugün yazısında kendi gazetesindeki bir isme çaktı. Hem de nasıl...
Yahu Reha Muhtar, sen ne âlem adamsın! De ki Can Ataklı "Patron ispiyoncusu"; ya sen nesin peki?.. Hepimiz biliyoruz ki Can Ataklı, Cem Uzan'ın gurubunda çalıştığında Uzan'ın küçük bebesinin geleceği bile hacizliydi... Yani, Can Ataklı, Cem Uzan'dan para kazanmak bir yana minik bir otomobil bile kapamadı... Ama sen Uzan'ın patronajındayken, Cem Bey servet içinde yüzüyordu... Cem Uzan olmasaydı şu anda oturduğun malikaneyi rüyanda görmezdin be!.. Ama ne yaptın?.. Cem Uzan'la ve eşi Alara Uzan'la ilgili en aşağılık dedikoduyu sen yazdın köşende... Şimdi kalkmış, Can Ataklı üzerinden "Ahlâk" edebiyatı yapıyorsun... De git ordan be!.. Git de sokağın sana ve Ataklı'ya bakışını, ikiniz için söylediklerini dinle; yüzün kızarmayacaksa... O kutsal kelimeyi ağzına en son alacak kişilerden birisin sen Reha... Belki de birincisi... Adnan Berk Okan |
Muhtar "İsmi lazım değil basında bir "atak" çocuk vardır..." diye başladığı yazısında kendi gazetesinin o yazarını "Cem Uzan'ın yıllarca televizyonda inanılmaz yayınlarla "tetikçiliğini" yapmakla ünlüdür.." diye tanıttı okurlarına. Ardından da ekledi:
"Sonra gün geldi, Cem Uzan'ı ispiyonladı "Askerlerin darbe yapmayacaklarını anladığında telefonu yere fırlattı" diyerek...
Zavallı Cem Uzan hâlâ yalanlamaya çalışıyor ki böyle bir şey yapmadığını...
Oysa yaptığını Hasan Cemal'e aktaran bizzat Cem Uzan'ın yıllarca en ünlü tetikçisi olan o "atak" çocuk..."
"TETİKÇİLER EN BÜYÜK
İSPİYONCULAR OLUR"
Muhtar, Hasan Cemal'in Taraf gazetesine verdiği röportajda
açıkladığı bu telefon olayının kaynağı olduğunu ileri sürdüğü kendi
gazetesinin yazarı için şöyle devam ediyor yazısında:
"Hayat böyledir, tetikçiler bir süre sonra en büyük
ispiyoncular olurlar...
Medyada faaliyet gösteren her patron bilir bu gerçeği kendi
tecrübelerinden..."
"ATAK ÇOCUK DÜN BANA
BULAŞMIŞ"
Ardından da neden bu yazıyı yazdığını anlatıyor:
"Bu tetikçilikten ve ispiyonculuktan sabıkalı "atak" çocuk
baktım dün bana bulaşmış...
Ben Bursa Başkanı İbrahim Yazıcı ve Beşiktaş Futbol Şubesi Sorumlusu Serdal Adalı'yla birlikte oturuyormuşum, da "bu ilginç bir buluşmaymış..."
Bu zavallı "atak" arkadaşa tetikçiliği ve ispiyonculuğu bırakıp biraz gazetecilik öğrenmesini tavsiye edeceğim..."
"... SÖYLERSEM DUDAĞIN
UÇUKLAR"
Muhtar bu görüşmelerin kendisi için normal olduğunu da şöyle
anlatıyor:
"Bak patron tetikçisi ve patron ispiyoncusu
arkadaş:
Benim haftanın 2-3 günü bir öğle üzeri, kaç kulüp
başkanı, idarecisi, Federasyon yöneticisi, başkanı ile bir arada
olduğumu söylesem, dudağın
uçuklar...
ATAKLI DÜNKÜ YAZIYA BUGÜN NASIL DEVAM ETTİ? |
Önce dünkü yazımdaki bir maddi hatayı hemen düzelteyim. Bursaspor
Başkanı ile yemek yiyen kişi Beşiktaş’ın eski futbol şubesi
sorumlusu. Hata benim, mevcut futbol sorumlusunun telaşlanmasına
gerek yok. Gelelim konuya. Dünkü yazım bir kişinin istediği an nasıl spekülasyon yapabileceğini göstermek için yazılmıştır. Bu yazı Fenerbahçe’nin attığı bir golü “Kaleciler şike yaptı” iddiasıyla ciddi ciddi yazanlara “Peki ben de böyle yazarsam ne olacak?” hatırlatmasıdır. Başka bir amacı yoktur. Anladığım kadarıyla bazı Beşiktaşlılar alınmışlar, üzülmüşler. Hiç gerek yok, yazıyı bir daha okumaları yeterlidir. Ama gerçekten üzülenlerden de özür dilerim. |
Gazetecilik hayatın içinde yapılır, insanlarla
görüşerek...
Ben bir gün Adnan Polat'layım, diğer gün Aziz Yıldırım'la konuşuyorum, bir başka gün Yıldırım Demirören, başka günlerde de Ali İpek, İbrahim Kızıl, İbrahim Yazıcı, Levent Kızıl, Haldun Üstüner, Mahmut Özgener, Serdal Adalı, Neşet Yalçın, Cihan Kamer, Şekip Mosturoğlu ya da bir başkası...
Benim hayatımı değil yaşayarak, gözlerinle takip etmekte zorlanırsın sen..."
PEKİ KİM BU ATAK
ÇOCUK?
Muhtar yazısını "Sana hayatlarında hep yardım etmiş en can
dostlarına etmiş olduğun laflar, "bir utanç belgesi olarak" kitap
sayfalarında duruyor hâlâ...
Yürü git başımdan daha fazla kaşınmadan!.." cümleleri ile
bitiriyor.
Peki kim bu "Atak" çocuk? Reha Muhtar'ı bu kadar sinirlendiren
isim, Vatan gazetesi yazarı Can Ataklı'dan başkası değil. Ataklı
dünkü yazısında şöyle yazmıştı:
"O halde gelin bir "spekülasyon" da ben yapayım.
Son hafta maçlarını herkes heyecanla bekliyor. Perşembe günü Etiler'deki Paper Moon'da bir masada çok ilginç üç isim oturuyor. Biri "Galatasaray kalecisinin Fenerbahçe'den bilerek(!) gol yediğini" ima eden gazetecilerden, diğeri Bursaspor Başkanı, üçüncü isim de Beşiktaş'ın Futbol Şube Sorumlusu.
Üçlü diğer masalardan duyulmayacak şekilde hararetli bir sohbet içindeler. Meraklı gözler bu üçlü yemeğe pek akıl sır erdiremiyor."