Muhsin Kızılkaya'dan akil adam günlüğü

Baskın Oran'ın ardından şimdi de Akil İnsanlar'dan gazeteci yazar Muhsin Kızılkaya anılarını yazdı: Barışa Katlanmak...

Erdoğan Hükümeti tarafından PKK'nın silah bırakmasını sağlamaya yönelik çözüm sürecinde toplumsal iradeyi siyaset alanına taşımak için bu sürece ilişkin birikime sahip ve toplumun çeşitli kesimlerinin itibarını kazanmış yazar, sanatçı, akademisyen ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden oluşan bir heyetti "Âkil İnsanlar Heyeti."

Bu süreci destekleyenler tarafından "kahraman", şiddetle karşı çıkanlar tarafından "hain" ilan edilmişlerdi.

Haklarında çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Onlarsa çoğunlukla sustular. Ta ki İletişim Yayınlarından Baskın Oran'ın "Ben Ege'de Akilken" kitabı çıkana kadar.

Şimdi de Akil İnsanlar'dan bir diğeri, gazeteci-yazar Muhsin Kızılkaya, 83 gün boyunca yaşanılanların "içeriden" anlatıldığı günlüğünü yayınladı.

Alfa Yayıncılık tarafından basılan Barışa Katlanmak/ Bir 'Akil'in 83 günü isimli kitap "belki bize bir nebze de olsa onların gözünden bu süreçte yaşananları ve kendilerini anlatmaya yardımcı olur..." temennisi ile raflardaki yerini aldı.

NEDEN BARIŞA KATLANMAK?

Cüneyt Özdemir
de dün, 5N1K programında konuk ettiği Muhsin Kızılkaya ile son kitabı Barışa Katlanmak üzerine konuştu.

Özdemir "Muhsin Kızılkaya'yı bilmem tanıyor musunuz? Hakkarili bir yazar. Aynı zamanda bir akil insan. Yeni bir kitap çıkardı Muhsin. Barışa Katlanmak. Bir akilin 83 günü. Ben hızla okudum. Günlüğünü tutmuş, akil adam günlüğünü. Bence tarihe kalacak bir kitap." diye tanıttı Kızılkaya'nın kitabını.

Muhsin Kızılkaya da kitaba neden "Barışa Katlanmak" ismini verdiğini anlattı:

"Savaş olduğu zaman bizim için problem yoktu. İki güce yetki vermiştik. Askerlere... Çocuklar gidiyor, bizim adımıza dağlarda ölüyorlardı. Biz de onların cenaze törenlerine ya katılıyorduk ya katılmıyorduk. Bunun dışında savaş o kadar çok kanıksanmıştı ki, barış zamanında ortaya çıkacak, bu tür hadiselere biz kendimizi hazırlamadık. Şimdi yavaş yavaş, 1,5 sene içinde bu acı ilacı hep beraber içeceğiz.

Ben onun için "Barışa Katlanmak" diyorum. Barış katlanılabilir birşey noktasına geldi. Yoksa davul zurnalarla gelmesi gerekiyordu. Ama biz barışı katlanabilecek bir şey haline getirdik. Savaş değil...

Bakın savaşa katlanalım demiyoruz. Çünkü savaşa hazır bir sürü güç var ortada. Savaşmak isteyen o kadar çok insan var ki... Daha doğrusu birilerini savaşa gönderecek o kadar çok insan var ki. Kimse kendi gitmek istemiyor. Ama birileri gitsin orada ölsün. Onu umursamıyor.  Nasıl olsa Anadolu toprakları Köylü çocuklarının kanıyla sulanmıştır bu güne kadar, bin sene daha sulanır. Siz de evinizde televizyonunuzun önünde oturur bilmem ne yaparsınız. Milliyetçilik yaparsınız, Türkseniz ırkçılık, Kürtseniz yurtseverlik yaparsınız. Arada olan gariban çocuklara olacak. 30 senedir olan bu."