MTV'nin ünlü ekran yüzü nasıl Müslüman oldu?

Müslüman olan MTV'nin ünlü ekran yüzü Kristiane Backer, Zaman'a verdiği röportajda "Mutluluğu inançta buldum" dedi.

Birçok gencin merak edip içinde kaybolmak istediği ışıltılı eğlence dünyasının merkez üslerinden biri olan MTV’den Mekke’ye nasıl ulaşılır? Hayatının en önemli içsel yolculuğunu yapan Kristiane Backer, MTV’nin ekran yüzü ve anchorwoman’i iken Allah ile tanışmasını ‘MTV’den Mekke’ye’ kitabında anlattı.

Müslüman olan MTV'nin ünlü ekran yüzü Kristiane Backer, Zaman gazetesinden İlhan Gökalp'e verdiği röportajda yaşadığı dönüşümü

“MTV’den Mekke’ye” isimli kitabınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?

Bu kitabı yazmamın nedeni Avrupa’da İslamofobi’nin giderek yoğunlaşması. 1995’te Müslüman olduğum zaman bunu daha iyi fark ettim. Almanya’da, MTV’de gençlere yönelik programlar sunuyordum. Birçok ödülüm ve iyi bir kariyer hayatım vardı. Ancak, bir gün Müslüman olduğum öğrenildi ve işimden kovuldum. Tüm kariyerim bir günde sona erdi. Birçok ajans ve yayın kuruluşu bana yıllarca “Eğer tekrar televizyonda çalışmak istiyorsan asla İslam hakkında konuşma!” diyerek tavsiyelerde bulundu. Ben de onları dinledim. O yıllarda, bütün eforumu İslam’ı daha iyi tanımaya ve anlamaya sarf ettim. Tabii bir gazeteci olarak, konuşmak, öğrendiklerimi de paylaşmak istiyordum. Çünkü medyanın İslam adına çizdiği çerçeve bu güzel dinin anlattıklarından çok farklıydı ve gerçeği yansıtmıyordu. 40 yaşıma gelince hacca gittim. Bu ziyaretimin, Alman basınında yankısı çok olumlu oldu. Bir yayınevi bana “Hayat hikâyeni kitaplaştırmak ister misin?” diye sorduğunda ‘‘Harika!’’ dedim. Artık okurların elinden tutup onlara İslam’la ilgili önyargılarımı nasıl yendiğimi ve İslam’ın yüksek değerlerini göstermenin zamanı gelmişti.

Göz alıcı bir işiniz ve pek çok insanın kıskandığı bir yaşam tarzınız vardı. Eksik olan neydi?

Eksik olan o İlahi bağlantıydı. Özetle hayatımda Allah eksikti. Her genç insanın hayal edebileceği şeylere sahiptim: partiler, rock yıldızlarıyla röportajlar... Çalışma arkadaşlarımla gittiğimiz yerlerde hep kırmızı halıda karşılanıyorduk ama bu beni gerçekten memnun etmiyordu. Bu hayat tarzından mutlu olmadığımı fark ettim.

Kitabınızda Nakşibendi tarikatından bahsediyorsunuz. Bu tarikatın sizdeki etkilerinden bahseder misiniz?

Nakşibendiler harika bir Sufi grubu. Ağırlıklı olarak Türkiye, Irak ve Orta Asya’da var olan bir tarikat. Onlar ciddi bir grup ve öğretileri çok derin. Orada şeyhten öğrendiklerimden zevk aldım. İslam’la yeni tanıştığımdan dolayı, ihtiyacım olan bilgileri orada edinme fırsatım oldu. İbadetin temelde beni cennete götüren bir araç olduğunu anlattılar. Şeyh, hayatı ruhani bir bakış açısıyla değerlendirmemi sağladı. Müslüman olduğum dönemde hem işimi ve hem de aşkımı kaybettiğim için hayatım altüst olmuştu. Tasavvuf sayesinde yaşadıklarımı manevî bir bakış açısıyla düşündüm.

Röportajın devamı için