Mısır'dan Ertuğrul Özkök'e yanıt
Özkök'ün Mısır olaylarını yorumlarken Cami Koalisyonu olarak nitelediği Siyasal İslamcılar ile laiklerin birliğine yönelik eleştirisine Mısır'dan yanıt geldi.
GAZETECİLER.COM - Kahire Üniversitesi ve Kahire Amerikan Üniversitesi'nde hukuk ve siyaset bilimi dersleri veren Amr Şalakani'nin yazdığı mektuplar bir süredir Radika gazetesinde yayınlanıyor. Şalakani'nin sansürü aşmak için telefon ile okuduğu ve böylece Radikal'de yayınlanabilen mektuplarda bu cuma günü Cuma namazı sonrasında yaşanacaklara yönelik beklentisi Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün dikkatini çekmişti.
Özkök Cami'de namaz kardeşliği ile başlayan ayaklanmalara yönelik eleştirilerini “Cami koalisyonu İran’ın laik ve solcu insanları için hüsranla bitti. Mısır’da inşallah yürür ve bu ülkenin yoksul halkı hak ettiği demokrasiye kavuşur.” diyerek eleştirmişti. "Mısır İran mı olacak?" diye soran Özkök'e bugün Şalakani yanıt verdi.
İşte Şalakani'nin kaleminden Özkök'e yanıt içeren o satırlar:
"Ertuğrul Özkök’ün yazısından haberim oldu. Türkiye’de kaldığım zamanlarda ne kadar önemli bir gazeteci olduğunu hatırlıyorum. Koray bana daha o zamanlar Türkiye’nin Thomas Friedman’ıdır demişti.
Özkök benim gibi bir sekülerin camiden başlayan bir eyleme katılmasını yadırgamış, bu ona tuhaf gelmiş. Erken bırakıp eyleme gitmeyi namaza saygısızlık diye yorumlamış. Hele dindar olmadan camiye gitmeyi bir tür takıyye olarak görmüş. Bu sözcüğü Arapçadan iyi tanıyoruz. Aslında isabetli bir soru soruyor. Açık açık yazsa daha iyi değil mi? İslamcılarla bir aradasınız, İran gibi olursa ne yapacaksınız?
(...) Mısır’da cami dışında nerede toplansak üzerimiz de devlet geliyor. Elbette camiyi kullanacağız. İslamcılara mı bırakalım bu kadar önemli bir yeri? Bize beraber olmak güç veriyor. İslamcı ya da seküler, Hıristiyan ya da Müslüman, tek bir şey yapmaya çalışıyoruz. Demokrasi için uğraşıyoruz. Diktatörümüzden kurtulmaya çalışıyoruz. Ben İslamcı değilim. Gündemlerini de sevmiyorum. Ama olsun, demokraside bunu konuşalım istiyorum. Bizi kim olursak olalım dinlemeyen Mübarek’e beraber bağırıyoruz."
ÖZKÖK NE DEMİŞTİ? |
"Şalakani'nin ifadeleri bana tuhaf geldi. Hareket camiden başlıyor. Cumayı bile kılmayanlar, apar topar aptes alıp namaza duruyor. Daha "Esselamün aleyküm" demeden koşmaya başlıyorlar. Şimdi bu davranışı nasıl yorumlayacağız? "Demokratik bir koalisyon" mu? Böyle bir koalisyonsa hareket noktası olarak neden cami seçiliyor? Üstelik de namaza saygısızlık yaparak. Belli ki birileri 'takıyye' yapıyor. Ya cuma namazına bile gitmediği halde o gün camiye gidenler? Ya da cuma namazına saygısızlığı görmezden gelen gerçek dindarlar? Belli ki, ya birinden biri "İlerde nasılsa ötekini hallederim" umudunu taşıyor. Ya da iki taraf da samimi ve bu ittifakın ülkeyi demokrasiye götüreceğine inandığı için, namaza saygısızlığı kimse takmıyor. Bu koalisyon yürür mü, onu bilmiyorum. Çünkü camiden demokrasiye giden yolun son durağı belli değil. Orası demokrasi midir, değil midir hep birlikte göreceğiz. Cami koalisyonu, İran'ın laik ve solcu insanları için hüsranla bitti. Sonunda Mısır inşallah Türkiye'ye benzer. Arap dünyasının lider ülkesi nereye gidecek? İran tipi İslami bir rejime mi, yoksa Türkiye tipi bir demokrasiye mi?" |
İşte Şalakani'nin kaleminden Özkök'e yanıt içeren o satırlar:
"Ertuğrul Özkök’ün yazısından haberim oldu. Türkiye’de kaldığım zamanlarda ne kadar önemli bir gazeteci olduğunu hatırlıyorum. Koray bana daha o zamanlar Türkiye’nin Thomas Friedman’ıdır demişti.
Özkök benim gibi bir sekülerin camiden başlayan bir eyleme katılmasını yadırgamış, bu ona tuhaf gelmiş. Erken bırakıp eyleme gitmeyi namaza saygısızlık diye yorumlamış. Hele dindar olmadan camiye gitmeyi bir tür takıyye olarak görmüş. Bu sözcüğü Arapçadan iyi tanıyoruz. Aslında isabetli bir soru soruyor. Açık açık yazsa daha iyi değil mi? İslamcılarla bir aradasınız, İran gibi olursa ne yapacaksınız?
(...) Mısır’da cami dışında nerede toplansak üzerimiz de devlet geliyor. Elbette camiyi kullanacağız. İslamcılara mı bırakalım bu kadar önemli bir yeri? Bize beraber olmak güç veriyor. İslamcı ya da seküler, Hıristiyan ya da Müslüman, tek bir şey yapmaya çalışıyoruz. Demokrasi için uğraşıyoruz. Diktatörümüzden kurtulmaya çalışıyoruz. Ben İslamcı değilim. Gündemlerini de sevmiyorum. Ama olsun, demokraside bunu konuşalım istiyorum. Bizi kim olursak olalım dinlemeyen Mübarek’e beraber bağırıyoruz."