'Mısır meydanları Türköne'yi tekzip ediyor!'

"İslamcılık Öldü" analizi bir süredir Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne tarafından dile getiriliyor. Ruşen Çakır tartışmaya Mısır'dan katıldı

GAZETECİLER.COM - "İslamcılık Öldü" analizi bir süredir Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne tarafından dile getiriliyor.

"İSLAMCILIK ÖLDÜ! FARKETMİYORUZ AMA AK PARTİ'NİN ROLÜ VAR"

Hatta Türköne önceki gün CNN Türk'te katıldığı bir programda şöyle konuşmuştu: 

"İslamcılık öldü tabi. Türkiye'de ölümünü diğer ülkelerde de... biz içeriden baktığımız için diğer ülkelerdeki rolünü farkedemiyoruz... Mısır'daki tecrübede de hızlı bir şekilde yaşamasının arkasında da Türkiye var, Türkiye'nin tecrübesi var. Türkiye bir şeyi başardı. İslamcılık ithamlarıyla, şeriat devleti kurma ithamlarıyla iktidara gelen bir hükümet, demokrasiyi işletti az buçuk, modernleştirdi toplumu, zenginleştirdi. Bu zenginleştirme faslı belki de hepsinden daha önemli, gelir adaletsizliği, yoksul kesimlerin palazlanması filan. Bunları başardı. Mısır'ın talep ettiği şey de bu."

"DİNDARLAR YÖNETİME TALİP OLACAKSA..."

Zaman gazetesinin bir başka önemli ismi Hüseyin Gülerce de İslamcılık Öldü tartışmasına değinmeden Mısır'da olan biteni yorumladığı yazısında şunları yazmıştı:

"İslam coğrafyasında mütedeyyin insanlar, yönetime talip olacaklarsa dini referans almamalıdırlar. Din, siyasete vasıta yapılınca her şeyden evvel dinin özü zarar görüyor. Dine karşı bir saygısızlık oluyor. Ayrıca kendisini samimi Müslüman olarak gören, kabul eden geniş kitleler kendilerini dışlanmış hissediyorlar."

RUŞEN ÇAKIR DA TOPA MISIR'DAN GİRDİ

Türkiye'de siyasal islamcı çevrelerden gelmeyen ama o çevreler üzerine bir akademisyen titizliği ile eğilen, araştıran, inceleyen ve köşe yazılarından röportajlara, yazı dizilerinden makalelere farklı bakış açılarını dile getirme imkanı sağlayan Ruşen Çakır da Vatan gazetesindeki köşesinde "İslamcılık Öldü" polemiğine değindi. Hem de Mısır'dan, Adeviyye Meydanında, Müslüman Kardeşler'i destekleyen halk ile yaptığı röportajlarla.

İşte Ruşen Çakır'ın yazısından çarpıcı bir bölüm: 

İHVAN'IN MEYDANDAKİ BEKLEYİŞİ SÜRÜYOR

"Önceki gün Kahire’nin Rabiat’ül Adeviyye Meydanı’nda, foto muhabiri arkadaşım Burak Kara ve tercümanımız, gazeteci Metin Turan’la saatler geçirdik.
Gündüz kalabalığı yeterince etkileyiciydi, ama esas akşam, Ramazan’ın ilk teravhisini kılıp ardından ilk sahurunu yapmak için onbinlerce kişinin toplanmış olduğunu görmek çok çarpıcıydı.

Müslüman Kardeşler (İhvan) ve onlara yakın isimler bu meydanda, Tahrir Meydanı’nda toplanan muhaliflerin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yürüyüp Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye komplo düzenleme ihtimallerini bertaraf etmek için toplanmışlar. Ama Mursi ordu tarafından devrilince, Adeviyye’de toplanmayı, onun tutulduğu Cumhuriyet Muafızları Kışlası’na yakın olduğu için sürdürmeye karar vermişler. Bir süredir Mursi’nin başka bir yere nakledildiği söyleniyor ama İhvan’ın meydandaki bekleyişi sürüyor. 

(...)

BASINA KIZGINLAR AMA GAZETECİLERE İTİRAZLARI YOK

Adeviyye Meydanı’ndakiler Mısır medyasına çok öfkeliler. Askeri darbeyi destekleyen veya yeterince eleştirmeyen Batı ülkelerine de kızgınlar ama Batılı gazetecilere pek itirazları yok. Tabii ki hükümetin ilk andan itibaren takındığı tutum nedeniyle Türkiye’ye, dolayısıyla bizlere de çok sempatik bakıyorlar. Buna karşılık darbeyi destekleyenlerin de Türkiye’ye ve bizlere çok sıcak bakmadıkları da ortada.

TELEVİZYONLARDA GÖRDÜKLERİNİZ TÜRKÖNE'Yİ TEKZİP EDİYOR

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Adeviyye Meydanı’nda dolaşırken aklıma sık sık Prof. Mümtazer Türköne ve onun “İslamcılık öldü” tezi geldi. Benim yerinde, sizlerin de muhtemelen televizyon ekranlarında gördükleriniz tam da bu tezin tekzibi niteliğinde.


Dünyanın ilk ve en güçlü İslamcı örgütlenmesi olan Müslüman Kardeşler, yediği darbelere rağmen ayakta ve bunu da esas olarak İslamcı çizgisini koruyarak, hatta daha da güçlendirerek sağlıyor. Fakat bu İslamcı vurgunun, İhvan’ın, bir süre önce belli ölçülerde yakınlaşmış olduğu kitlelerle mesafenin yeniden açılmasına neden olduğu da ayrı bir realite.

Çakır'ın yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz.