Milliyet'in yazı işlerindeki ajan kimdi?
Ajan gazetesi tartışmasına katılan Mehmet Barlas, bugünkü köşesinde öyle şeyler anlattı ki inanılır gibi değil...
GAZETECİLER.COM- Taraf
Gazetesi'nden Neşe Düzel'e konuşan Sabah'ın eski patronu Dinç
Bilgin'in sözleri medyada yankılanmaya devam ediyor. Ajanlık ve
gazetecilik tartışmasına katılan Sabah'ın tecrübeli yazarı Mehmet
Barlas, bugünkü köşesinde öyle bir anısını ki, inanılır gibi
değil.
İşte Barlas'ın o anısı:
12 Eylül askeri rejimi döneminde, başyazarı olduğum
Milliyet'in yazarlarından Örsan Öymen, Almanya'dan
gelirken Yeşilköy Havaalanı'nda gözaltına alınmıştı.
Alman radyolarında Türkiye'deki rejimi eleştiren yayınlar yapmakla
suçlanıyordu.
Bunu duyunca hemen Emniyet Müdürlüğü'ne gittim. İstanbul Emniyet
Müdürü Şükrü Balcı'yı Trafik Müdürü olduğu dönemden tanıyordum.
Onun bürosuna gittim ve Balcı'dan, Örsan Öymen'i hemen serbest
bıraktırmasını istedim.
Sıkıyönetimde bir ziyaretçi
Balcı bunun mümkün olmadığını, gözaltı emrinin sıkıyönetim
komutanından geldiğini söyledi.
Kendisine sıkıyönetim komutanını aramasını, onunla benim
konuşacağımı söyledim. Balcı komutanın direkt numarasını çevirip
telefonu bana verdi.
Telefon açıldı... Ben "Efendim ben Mehmet
Barlas'ım" dedim.
Karşımdaki kişi de "Ben de Kemal
Ilıcak'ım" diye cevap verdi.
Meğer rahmetli Kemal Bey komutanı ziyarete gitmiş. O sırada komutan
tuvalette olduğu için telefonu o açmış.
Ben hemen Kemal Ilıcak'a komutanı niye aradığımı anlattım. Örsan'ın
bırakılması için onu ikna etmesini istedim. Birazdan sıkıyönetim
komutanı gelmiş olmalı ki Kemal Ilıcak'ın ona durumu anlattığını
telefondan duydum. Sonra komutan telefonu aldı ve "Bana
Şükrü Balcı'yı verin" dedi.
Şükrü Balcı telefona "Baş üstüne
komutanım" dedikten sonra bana döndü ve
"Kurtardın Örsan Öymen'i" diye
konuştu.
Acaba
kimdi?
Örsan'ı alıp doğru bizim eve götürdüm. O gece bizde kaldı. Hemen
yurtdışına çıkması için ertesi güne bir uçak ayarladık.
Ama uçağa gitmeden önce Milliyet'e uğramak istedi. Yazı işlerinde
arkadaşlarla sohbet ediyor, bu arada Şükrü Balcı hakkında ağzına
geleni söylüyordu.
Tam o sırada bir muhabir bana "Sizi telefondan
arıyorlar" dedi.
Telefonu aldım. Karşımda Şükrü Balcı vardı.
- Örsan orada bana atıp tutuyormuş. Söyle kendisine bu
defa onu sen de kurtaramazsın, dedi.
Örsan'a durumu anlattım. Etrafa baktı ve sustu.
Sonra onu havaalanından bir uçağa bindirip yurtdışına
gönderdik.
Acaba Milliyet'in yazı işlerindeki ajan kimdi?