Milliyet yazarından kanlı manşete ilginç destek!

Milliyet yazarı Mehveş Evin, Habertürk'ün tepki çeken sürmenşetine farklı bir açıdan bakarak "o fotoğrafı ben de yayımlardım!" dedi.

GAZETECİLER.COM
Habertürk'ün kanlı bıçaklı sürmanşetine gelen tepkiler diğer gazetelerin de köşelerine yansıdı.

Milliyet yazarı Mehveş Evin konuyu bugünkü yazısında gündeme alırken "o fotoğrafı ben de yayımlardım!" diyerek şaşırttı. Ancak Milliyet yazarı fotoğrafı "Kurbanın yüzünü, ismini gizleyerek! Haberin öznesinin katil koca olduğunu unutmadan, asıl onu teşhir ederek!" yayınlayacağını söyleyerek de gazete yönetimini eleştirdi.

İşte Mehveş Evin'in "O bıçak vicdanınıza saplansın" başlıklı yazısı:

Genç kadın yüzüstü sedyeye yatırılmış, uzağa bakan donuk gözleri yarı kapalı. Sırtında kocaman bir ekmek bıçağı saplı duruyor. İlk bakışta yaralı olduğunu düşünüyorsunuz.

Ama hayır. Koca İbrahim, karısı Şefika’yı duş alırken bıçaklayarak öldürmüş. Tıpkı yüzlerce, hatta binlerce kadın gibi, Şefika Hanım da daha önce koca şiddeti yüzünden mahkemeye başvurmuş. Sığınma Evi’nden “sorunu çözdük” diye çıktığı gün, kocasının hain bıçak darbeleriyle hayata veda etmiş.
Her gazetede Şefika Hanım’ın tesettürlü vesikalık fotoğrafıyla verilen bu “sıradan” haber, Habertürk’ün dokuz sütuna sürmanşetindeydi. Fotoğrafta ölünün ne yüzü, ne de bedeni buzlanmıştı.

Testereden morga
Ölmüş bir kadının bedenini teşhir eden gazete, büyük tepki topladı. Hatırlarsanız HT, daha evvel de Münevver Karabulut’un bedenini parçalara ayıran kanlı testereyi afişe etmişti. Cinayet aletinin teşhirine “insaf” diyen üç beş kişiden biriydim.

Şimdi, koca kurbanı bir kadının ölüsünün böylesine pornografik bir şekilde “malzeme” edilmesi karşısında karışık duygular içindeyim.
Evet, kesinlikle yanlış, saygısız ve düşüncesiz buluyorum bu tip gazeteciliği.
Ancak, beni asıl rahatsız eden, koca şiddetini rutinleştiren, görmezden gelen ve kurbanın “presantabl” olmasına göre haberi büyüten gazetecilik...

O fotoğrafı yayımlamak
HT, Ayşe Paşalı’nın sembol fotoğrafını basmış, son zamanlarda erkek şiddeti haberlerini en çok manşetine taşıyan gazete olmuştu.
Bu durumda her şeyi unutup HT’ye mi yüklenmeliyiz? Yoksa kadına şiddeti herhangi bir haber tadında vermeyi sürdüren, sesini çıkarmayan gazeteciliğe mi?

Kadına karşı şiddete duyarlı kesim, HT’nin şiddet pornosunu protesto etmekte yerden göğe kadar haklı. Ancak bunu yaparken aslolanı unutmayalım:  Artık sıradanlaşan, bir türlü önü alınamayan erkek şiddetini daha yüksek sesle, daha etkin bir biçimde protesto etmeyi... Her biri potansiyel bir kurban olan kadınları uyarmayı... O bıçağın sadece gariban bir kadına değil, herkese saplandığını anlatabilmeyi...

İşte bu yüzden, o fotoğrafı ben de yayımlardım!

Ama nasıl? Kurbanın yüzünü, ismini gizleyerek! Haberin öznesinin katil koca olduğunu unutmadan, asıl onu teşhir ederek! Herkesin işine gelince hatırlayıp, işine gelince unuttuğu basit gazetecilik kuralları bunlar.
Fatih Altaylı'dan Serhat Akın iddiası: Fenerbahçeli iki yöneticinin adları öne çıkıyor