Milletin alnında keriz mi yazıyor?..
Fehmi Koru; Rodos şövalyeliği sırasında Aydın Doğan’ın bir adım arkasında eli kılıcının kabzasında öylece beklemiyor muydu?..
Çok kızmışsın Ahmet Hakan…
Belli ki; klavyenin başına geçmiş…
Başını iki elinin arasına almış ve düşünmüşsün(!)…
Sakin olmak
istiyordun…
Genlerinden kaynaklanan isyankâr
duyguları bastırmak, sükûnetini muhafaza etmek istiyordun belli
ki…
Sükûnetin senin en kıymetli
hazinendi…
Bir an için Rodos’u
düşündün…
Yoksa bir daha gidemeyecek
miydin?..
Fasıl muhabbetleri bitiyor
muydu?..
Bitiyor muydu Joke Presteroika’nın
o gizemli geceleri?..
N’ayırdı…
N’olamazdı…
Gözlerin çakmak çakmak oldu
bunları düşününce…
Hürriyet
Towers'tan Ayamama deresine uçacak gibi,
kartal bakışlarını Boğluca Deresi’ne çevirdin…
İtilmemiştin…
Kakılmamıştın…
Satılmamıştın…
Yutulmamıştın…
Peki ama kimeydi bu
öfken?..
Kimeydi bu
nefretin?..
Kimeydi bu
şiddetin?..
Acımasız, zalim, vergi cezasını
zina yapmış zaniyenin çıplak bedenine indiren Kırbaççı
tavrı takınmış siyasal iktidara idi elbette…
Tamam ama…
Daha dün sen, “Ne Kâbe Tayyip
Erdoğan'ındır, ne de vergiyi Erdoğan salmıştır... Dolayısıyla...
Boşa kostaklanmayın, buradan kostak bir durum çıkmaz derim...”
demiyor muydun?..
Eeee…
Bu gün kostaklanan sen değil
misin?..
Hem söyler misin; Doğan Gurubu
gazeteler içinde hükümete muhalefet eden kaç kişiydi
ki?..
Aşağıdan saysan
beş...
Yukarıdan saysan beş…
Bekir de gidince kaldı ,
dört...
Yenişafak’ta yazan hükümet muhalifi
sayısı, Doğan Gurubunun bütün gazetelerindeki muhaliflerden daha
çok…
Salih
Tuna’nın yazdığı muhalif yazılardan
hangisini yazabildin Ahmet Hakan?..
Mehmet
Altan’ın bebek ölümlerinden, ekonomideki
rezaletten, sel felâketlerinin müsebbipliğinden hükümeti sorumlu
tutan makalelerinden daha ağır hangi eleştiriyi yaptın Ahmet
Hakan?..
En önemlisi, Başbakan’ın en yakın
çalışma arkadaşlarından Akif Beki, Doğan Gurubunun en etkin siyasi
gazetesi Radikal’de yazmıyor mu?..
Fehmi Koru;
Rodos şövalyeliği sırasında Aydın Doğan’ın
bir adım arkasında eli kılıcının kabzasında öylece beklerken
yanlarında sen yok muydun?..
Fasıl
gecelerinin en yakın iki dostu; yine Fehmi Koru ve
Mustafa Karaalioğlu değil miydi?..
Ve Aydın Bey'i,
bugün takaza ettiğin dostlarınla can ciğer yapan sen değil
miydin?..
Seni
okuyan da Doğan Gurubu’nun, hükümet yanlısı
oldukları iddia edilen gazetelerden daha hükümet yanlısı yayın
yapmadığını sanır…
Seni
okuyan da Başbakan baş danışmanı hatta Başbakan’ın resmi sözcüsü
Akif Beki’nin Aydın Doğan'la yan yana odalarda oturup, Aydın Bey'in
gazetelerinden birinde yazmadığını sanır...
Seni
okuyan da Aydın Doğan’ın, Fehmi Koru ve Mustafa Karaalioğlu ile can
ciğer kuzu sarması değil de kan davalı olduğunu sanır…
Aydın Doğan,
Çiller'e memleketi dar etmişmiş...
Yahu, Çiller için
"Saçları rüzgârda bir ipek gibi uçuşuyordu... Türkiye
aradığı Başbakanını bulmuştu" diye övgü döşeyen ben
miydim?..
Yooo...
Senin Umre arkadaşın
Ertuğrul'du...
Ve onu yazdığında yine
Hürriyet'in genel yayın
yönetmeniydi...
2002 seçimlerine giderken
Rodos şövalyelerinden üçü şöyle
idi: Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Mehmet Y.
Yılmaz...
Peki dördüncü
şövalye kimdi?..
Memleketi dar ettiğini söylediğin
Çiller hanımın kocası Özer
Çiller'di...
Ya hafızan dumura
uğramış...
Ya bilerek unutmuş
görünüyorsun...
Mesut Yılmaz'a
vuran gelenekmiş...
Pes yani...
Mesut Yılmaz'ı
kot pantolon tişörtle karşılayıp, sırtını sıvazlayan Saddam
Hüseyin miydi yoksa Aydın Doğan
mı?..
Demirel'i
hırpalamışmış...
Kuyruklu yalan...
Yahu 28 Şuba'ta
Demriel'in en büyük destekçisinin Aydın
Doğan olduğunu bizzat kendin kaç kere yazmadın
mı?..
Şimdi hangi vicdanla
"Aydın Doğan Demirel'i hırpaladı" dersin,
diyebilirsin?..
Seni
okuyan da Mustafa Akad’ın “Çağrı” filminin setinden kopup geldiğini
sanır…
Sevgili
Hakan!..
Eyüp
Can’ın, on değil,yüz Doğan Gurubu yazarının
öfke dolu ama içi boş yazılarına bin basan makalesini
neden manşete çekmediğini Umre yoldaşın
Ertuğrul'a sordun mu?..
Sonra çıkıyor ortaya ona buna
kostaklanıyorsun…
Yok ya…
Bu milletin alnında "keriz" mi
yazıyor?..
Geç bunları kardeş…
Şimdi yeni şeyler yaz
cancağızım…