Meteorolog profesörden ilginç açıklama
Ekranların sevilen uzmanlarından meteorolog Mikdat Kadıoğlu bugün Hürriyet'te çok ilginç bir yazı yazdı ve benden para istemeyin dedi.
İTÜ öğretim üyesi ve Hürriyet gazetesi yazarı Prof. Dr. Mikdat
Kadıoğlu uzmanı olduğu meteoroloji ile ilgili yazılarının ve
televizyon programlarının renkli olması ile tanınan bir isim.
"Volkan, havalar ve TV'ler beni çok rahatsız
ediyor!" başlıklı bugünkü yazısı da bir o kadar
renkli.
Hem günlük sıkıntılarını yazmış bugün köşesine hem de Televizyonda
programlara çıkmanın mali açıdan hiç bir getirisi olmadığının
altını çizmiş.
İşte o yazıdan bazı bölümler...
"Amerikan gazetelerine göre, emekli bir meteorolog kitap yazıp
fırtına uyarılarının ülkesinde nasıl hayat kurtardığını anlatmış.
Ben de volkan külleri yüzünden rahatsız edildiğim bir günde, emekli
olunca ne yaparım diye, düşünmeye başladım. Ve bir karar verdim
gibi..." diyen Kadıoğlu birbirine benzeyen az bulutlu
günlerde "Tek rahatımı bozan tek düzelik değil. Bir de
"Eyvahkülbastı" adını verdiğim İzlanda'daki volkan var."
diyor ve şöyle devam ediyor:
Bir pazar sabahı geç kalkıp kahvaltı ve öğle yemeğini bir arada
halletmeye çalışırken zır zır bir telefon. Volkanik küller İspanya
ve İtalyan'nın kuzeyine gelmiş. Meteoroloji de güneybatı Marmara'yı
etkiler ama sayılmazmış filan gibi açıklama yapmış. Bana ne
kardeşim küllerden de, meteorolojinin açıklamasından da. Bir pazar
günü evde tembellik yapmak üzere niyet etmişim. Bugün saç sakal
birbirine özgürce karışmış duracak, belki de (hanım izin verirse
tabi!) balkonda da çekirdek çitleteceğim!..
BİZİMKİ GÖNÜLLÜ KAMU HİZMETİ
Tatlı dilli bir TV muhabirini kıramayacak kadar uyanık
değilseniz işiniz zor. Hadi bakalım pazartesi sendromunu pazar
gününden yaşa. Tıraş ol, adam gibi giyin ve bilgisayarı açıp külün
nerelerde dolandığını filan öğren. Bu da yetmez; biraz da kahinlik
yapmam gerekecek. "Mikdat Bey bu küller önümüzdeki hafta ortasında
Ankaraya da ulaşır mı?" Şimdi bilmiyorum desem cümle aleme rezil
olacağız! Bu memlekette "bilmiyorum demek ayıp!" Bizim memlekette
herkes her şeyi bilir ya, hemi de bir profesörsen geleceği de
bilmelisin. Bu durumda en iyi yol, "volkanoklar, volkanın ne zaman,
ne miktarda ve ne yüksekliğe kadar kül püskürteceğini bilemediği
için bir şey söylememiz zor" filan deyip topu karşı tarafa atmak
olur.
BENDEN BORÇ İSTEMEYİN LÜTFEN
Kadıoğlu yazısında ilginç bir de istekte bulunuyor
tanıdıklarından: "Benden borç para istemeyin!"
"Para demişken! Konu komşu, hısım akraba benim gibi TV'de her
konuşan akademisyenin yüklü telif aldığını sanıyor. Oysa biz
gönüllü kamu hizmeti yapıyoruz! Geçenlerde evi boyayan ustayla eşim
ay sonunda ödeme konusunda anlaşmıştı. Usta beni TV'de ahkam
keserken görmüş. O gün "paranın bir kısmını şimdi ödeseniz" diye
tutturmuş! İşin özeti TV'lerde şarkı söylemek, ağlamak, göbek
atmak, ücretli ama bilimsel konuşma tamamen bedavadır! Yani bu
ülkede henüz bilginin kıymeti, telif ücreti filan yok. Bu durumda
beni her TV'de gördükten sonra aklınıza borç istemek dahi olsa para
gelmesin!"