Mete Yarar günün kazananı oldu...

“Günün kazananı” seçtiğim Mete Yarar’ın yazısını bütün mahallelilerin okumalarını ve “kıssadan hisse” çıkarmalarını (Naçizane) tavsiye ederim…

Mete Yarar’ın bugünkü KARAR’da “Karşı mahalle” başlığı altında yayımlanan makalesi çok güzel…
Neden mi?..
Kısaca söyleyeyim sebebini:

“karşı mahalle olmazsa sizin mahallenin hiçbir değeri olmaz”…
*
“Günün kazananı”
seçtiğim Mete Yarar’ın yazısını bütün mahallelilerin okumalarını ve “kıssadan hisse” çıkarmalarını (Naçizane) tavsiye ederim…

KARŞI MAHALLE…

Zaman zaman yazılarımda çocukluğumdan veya çocuk olduğumuz dönemlerden örnekler vermeye çalışıyorum. Bunu da olayları daha net anlaşılması için yapıyorum. Çünkü çocuklar masum, cesur ve dürüsttür. Onların fikirleri kirlenmemiştir. Oraya dönüp baktığımızda ne kadar dönüştüğümüzü de anlarız. Açıkçası çocukluğumuz bizim nirengi taşımızdır.

Sevdiğim bir büyüğüm geçenlerde bir yazı paylaştı. Bu yazıda 80’li yıllara kadar çocukluğumuzu nasıl yaşadığımızı ve nasıl olupta başımıza bir şey gelmediğini anlatmış. Çok güzel anılar vardı yazının içinde. Ama beni özellikle bir bölüm çok etkiledi. “Ne yaparsak yapalım sorunları kendi içimizde çözerdik büyüklerimizi sorunun bir parçası yapmazdık” diyordu. Çocukluğumuzda hep bir karşı mahalle vardı. Futbol oynarken karşı mahalleden bir takım gelirdi. Hep karşı mahallenin kızları daha güzel olurdu. Karşı mahalledeki çocuklarla hep kavga edilirdi. Amma velakin işin sonunda yine sahaya döner maça devam ederdik. Çoğu zaman da en iyi arkadaşları karşı mahalleden edinirdik. Büyüdük, ‘akıllandık’ dedik ve karşı mahalle ile düşman olduk. O zaman nasıl büyüdük ve akıllandık.

***

Şimdi de hayatımızın her aşamasında bir karşı mahallemiz var. Fikri, siyasi, ekonomik, spor, ideolojik, mezhepsel, etnik veya çıkar grupları olarak karşı mahalleler oluşturduk. Ama çocukluğumuzda yaptığımız gibi aynı sahada top oynayıp, kavga edip sonra da barışıp sahadan bir sonraki maç için sözleşip ayrılamıyoruz.

Gazetecilerin de karşı mahalleri var. Hep oldu, olmaya da devam edecek. Peki şimdi karşı mahalledekiler ile nasıl iletişim kuruluyor?

Takip edenler hatırlayacaktır, Cumhuriyet gazetesinde önce dışardan yazı yazdım sonra da köşe yazarı olarak bulundum. Ekip değişince bizler de yeni gelen yönetim tarafından gönderildik. Gel zaman git zaman gazetenin bir kısım yönetici ve köşe yazarı değişik suçlamalarla ilgili tutuklandı.

Baktığınızda, fikri olarak benim karşı mahallemdeydiler ama düşmanım olmadılar. Televizyonda en sert tartışmaya girdiğim kişi Kadri Gürsel’di ama asla kendisi için kötü bir şey istemedim. Yönetim bir çok kişi ile çalışmak istemedi bu tercihi bir ekmek çalma olarak algılayıp içten içe kin tutmadım. Onlar karşı mahalledeler ama aynı semtin mahallesindeler ve bunu da aklımdan hiç çıkarmadım.

***

Hep aynı mahalleden kişilerle top oynadığınızı ve arkadaşlık kurduğunuzu bir düşünsenize; ne kadar sıkıcı olurdu. O karşı mahalle oldukça bu mahallenin değerli olduğunu hatırlasanız daha mutlu olursunuz.

Bugünlerde Avrupa ile ilgili sorunlarımızı tekrar çözmek için diyalog kapımızı açtığımızı beyan ettik. Oldukça doğru bir karar. Ama bir tarafımız eksik. Biz önce karşı mahalle ile de barışıp el ele Avrupa’ya yürümeliyiz. Bunu yapmak için önümüzde onlarca fırsat var.

Zaman çok değerli ve insanların sevdikleri ile bunu kullanmasına fırsat vermek lazım. İçerdeki Cumhuriyet yazarlarının en azından tutuksuz yargılanmasının sağlanması lazım. Cumhuriyet sadece bir örnek. Benim karşı mahallem. İşte buna rağmen karşı mahalleleri sahaya döndürmek ve ne yapıyorsak o sahanın içinde yapmak gerektiğini düşünüyorum.

Demokrat olmak için önce, aynı görüşte olmadığınız insanlar içinde bir şeyler istemelisiniz. Bunu yaptığınızda zaten kocaman bir memleket olursunuz.