Mesut Yar: 'Kalemi kumdan yapmadım ki yıkılmasından korkayım'
Sayım Çınar, Mesut Yar ile televizyonculuğa, sektöre, medyaya dair hararetli bir söyleşi gerçekleştirdi.
GAZETECİLER.COM - ÖZEL
İÇERİK
SAYIM ÇINAR
Mesut Yar son dönemin en uzun soluklu programlarını gerçekleştiren, çizgisini hiç bozmayan bir isim. Sayım Çınar, Mesut Yar ile televizyonculuğa, sektöre, medyaya dair hararetli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Ciddi bir doğaçlama yeteneğin olduğunu biliyorum. Tiyatrodan geliyor olmanın da bunda etkisi var. Oyunculuğunla programcılığın bir arada yürüyor. Nasıl değerlendiyorsun talk showların bugünkü durumunu?
İki şey tartışılıyor. Bu kadar samimi olabilir mi bu adam ve oyunculuk yeteneğini ne kadar konuşturuyor. Talk showların genel sorunu promosyon programı olacaksın, konukların ünlerinden faydalanıp kendini izleteceksin ya da ağızlarından bir şey almaya çalışacaksın. Okan da Beyaz da o çukura düştü. Seçenekleri konuk belirliyor. Kasetimin, filmimin reklamını yap diyor. Doğru iş de samimiyet de parçalara bölünmüş durumda. Oyunculuk hayatımda hep vardı, Elvada Rumeli’de konuk oyuncuydum, Babam Sınıfta Kadı’da başroldüm. İki sinemada da vardı. 5 yıl tiyatro var üniversite döneminde. Opera da var bir yandan.
“Her gün ölüyorsun, yarın yeni bir gün deyip yeniden doğuyorsun.”
Yıllardır bu iştesin. Tanınan bir yüzsün. Seni öldürmeyen şey güçlendiriyor mu bu sektörde?
Her gün ölüyorsun, yarın yeni bir gün deyip yeniden doğuyorsun. Sonuçta motor meslek lisesinden arkeolojiden bunun için mezun olmadım. 25 yıllık bir birikim var ortada. Toplam 6 - 7 iş var her biri de beşer sene sürmüş. İşlerle birlikte doğup ölüyorum. Nadas olmadı, hep ardı ardına başladım işlere. Kalemi kumdan yapmadım ki yıkılmasından korkayım. Orta ölçekte bir ünlüyüm.
İZTv’de de görüyoruz seni, arkeolojik yöreleri anlatıyorsun.
Hiç vazgeçmedim o özden. Aristokrat olsaydım iyi bir profesör olurdum. Olamamamın sebebi Beyaz Türk olmamamdı, akademi dünyasında bunun için olamadım. Beyaz Zenciyim galiba. Kişisel açığımı kapatmak için doktora yaptım, işler yaptım, kavgam hep kendimleydi, elitistlere yaranmak için çalışmadım. Ahmet Hakan bu Beyaz Türklüğün en büyük tokadını yiyen adamdır. Beni de iyi anlar diye düşünüyorum.
“Ellerimizle kimleri gömdük.”
İddialı programlar yapıyorsunuz. Geçen yıl CNN Türk’te üst üste dört önemli programcıyı izliyorduk. Enver Aysever, Cüneyt Özdemir, Ahmet Hakan, sen. Enver Aysever ayrıldı, devamında şaşırtıcı şeyler duydum. Tanışmamıza vesile olan Ahmet Hakan için, gösterilerinde çirkin ifadeler kullanılıyormuş. Bu durumu çok sorunlu buluyorum.
Sonuç itibariyle ünlüler mezarlığı bu. Ellerimizle kimleri gömdük. Hatalı buluyorum bu durumu. 2003-2005 arası ağır işsizdim. Seslendirme yapan mahlasla yazı yazan biriydim. Süreç bitti ama aynı teknede olanlara taş atmam. Dedikoduyu sorunlu buluyorum.
Konuk profiliniz çeşitli program olarak, sosyal medya, eğlence dünyası, her yerden isimler seçiyorsun.
4000 konuk çıkardık bugüne kadar. 4000 konuşan kafa. 1500’ü çok efektif adamlardı, her geldiklerinde yeni sözler söylüyorlar. Bu tarz konuklarım vardır, hep çağırdığım. Türkiye’nin en çok konuşulan programı olmak zorundasın, mainstream kanalların da senin sorduğun soruları sorduğunu görünce anlıyorsun ki doğru yapıyoruz. Bir nevi etüd kitabı gibi oldu programımız, kılavuz gibi oldu.
“Market bu ve biz reyon sorumlularıyız.”
Format dışına çıktığın oluyor mu?
Ahmet Hakan - Melih Gökçek oldu ama kendimiz için yaptık bunu. Diziler bittiğinde bakacağı bir program var izleyicinin en nihayetinde, o da biziz. Kimse kimseyi babasının oğlu diye tutmaz 5 sene. Market bu ve biz reyon sorumlularıyız.
Böyle bir sektörde ayakta kalmak kolay değil. Sorumluluklarınız var, ciddiye alınıyorsunuz, formül nedir?
Eleştirmenlik bizde çok zayıf. Eleştirmenler şunu unutuyor, vitrindeki adamın malzemeyi iyi satamaması malzemenin kötü olduğu anlamına gelemez. Çok fazla eleştirileri ciddiye almıyorum. Sözlüklere göre yapsaydık programlarımızı, ikinci gün kapı dışarısıydık.
Herkes ekonomi konuşuyor, böylesi bir ortamda eğlence programı yapmak nasıl duygulara yol açıyor?
Bir haber kanalındasınız. Penguen olmakla suçlanırsınız, son dakikalar girer ve siz talk show yapmaya çalışırsınız. Psikolojik olarak altüst olursunuz. Yaşlanmış ve yorgun hissediyorum. Uyan Türkiye’de gündemin içinde ve muhalif olduğumu bilen biliyor. Risk alan bir adamım. Şimdi yaptığım işte de bu var. Arabesk şarkıcısına sorulmayacak soru sorarım.
Emrah Serbes olayı da büyük ses getirdi.
İntihar programı mı yapıyorlar dedi. Ceza da vardı. Şablonun nereye ulaşacağını o da biliyordu. Bizi de sıvayıp gitti, bu değerimi düşürmez. Annesi beni çok sevdiği için geldi. Valide sayesinde geldi yani. Önemli bir programa imza attık.
“Birbirini ezerek var etmeye çalışan çok oluyor programda.”
4 konuk – 7 konuk alıyorsun her programda. Her birinin egosu yüksek. Kendini göstermeye çalışıyor hepsi. Sınır polisliği yapıyorsun aslında.
Çok tuhaf bir durum. Trafiker olmak için sinirlerinden kurtulmak gerekiyor. 50 soru hazırlanıyor bazen ikisini bile sormuyorum. Birbirini ezerek var etmeye çalışan çok oluyor programda.
Dizi yoluyla şöhret olmak isteyenler, geçmişle problemi olanlar… Dengeyi nasıl koruyorsun?
Saygısızlık etmiyorum. Ben ayaklı bir arşivim. Gözüme baka baka yalan söylüyorsa geçiriyorum. Zekama hakaret ettiklerinde programı erken bitiriyoruz.
Bu Tarz Benim’lerde nevrotik kişilikler var. Nasıl değerlendiriyorsun bu programları?
Çok acı ve asıl acı olan jüriyi tanıyorsun. Ne kadar aşağılarsa o kadar yükseliyor. Cemil İpekçi benim özel konuklarımdandı, asla jüri olmam demişti programda. 3 hafta sonra jüri oldu. Nur’la birbirine girdi devamında. Kendi zekasına hakaret gibi. Kalibresi belli sonuçta Nur’un.
İkiyüzlülük çok, izlemiyorum deyip herkes izliyor.
Mesleğim gereği izliyordum, şimdi manyağı olduğum için izliyorum.
Özel hayatınla ilgili konuşmuyorsun, 3 evliliğin oldu, bunları açmıyorsun.
Sevdiğim kadınlarla evlendim. Çapkın biri değilim. Elbette gençliğimizde flörtlerimi olmuştur ama kimsenin ahını almamaya çalıştım.
30 yılı düşündüğünde bu yüzden varım dediğin şeyler neler?
Az kalp kırdım, helallik aldım. Bilgi ve birikimi ar-ge için kullandım. Kendimi çok kötü hissettiğim yerlerde olmadım. Bir program bitmesi gerekiyorsa biter. Uzatmadım. Tekrara düşmedim. Amerika’da olsa 30 yıl iş yapar belki ama burada 6. yılda tekrara düştün oluyor adı. Bitmesi gereken yerde bitirdim. Benim bir mecram olsun, hep orada olayın istiyorlar, ben öyle yapmadım.
Emeklilik de gelecek bir gün. Datça’ya mı gitmek istiyorsun?
Çok sevdiğim insanlar orada. Yavuz Turgul, Emel Sayın, çok sevdiğim insanlar, saymakla bitmez. Şu anda kayınvalide ve pedere devrettik orayı. Çok emin değilim ne yaparım emeklilikte.
“Belgesellerimi çekmek istiyorum.”
Sektör sürekli küçülüyor, internet gazeteciliği ise aldı başını gidiyor.
Yazılı medyanın bir on sene daha alıcısı var. Ama dijital medya artık güç. Fiziksel yorulmadan iş yapmak gerekiyor. 50 yaşıma geldim, sıradan bir hayatta 80’e denk geliyor bu. Sakin bir emeklilik istiyorum. Belgesellerimi çekmek istiyorum.
“En çabuk vicdanımızı kaybediyoruz, evin anahtarı gibi.”
Gelen konuklardan bazıları ile arkadaşsın. İyi ki bu mesleği yaptım, bu insanlarla tanıştım dediklerin var mı?
İyi ki Can Yücel, Cemal Süreya ile aynı masada oturabildim, iyi ki Suat Sayın’ın son bestesini dinledim gibi bir nostalji yaşıyorum. Hayat dediğin baştan aşağı bir düş kırıklığı. Travma yaratan çok oldu. Bütün insanlar dönüşüyor. En çabuk vicdanımızı kaybediyoruz, evin anahtarı gibi.
Güleryüzlü birisin, koşullar ne olursa olsun eğlence yaratmaya çalışıyorsun.
Soytarılık olarak da düşünenler var. Ailemi kaybettim erken yaşta, hayıflanmaya vaktim bile olmadı. Yas tutma ağlama olmadı hayatımda. Belki de deliliktendir. Benim de mutsuz olduğum anlar oluyor ama yalan söylüyorum.
Posta’da röportajların devam edecek mi?
Zaman yok, devam edemiyorum. Televizyon yazıyorum, düşmanın çoğalıyor. Eleştirilerimi gerçeğin ekseninden kaymadan yapıyorum.
Medyanın geldiği nokta ortada. Hem yazılı basında hem ekrandasın. Gezginsin de ayrıca. Gezmeye nasıl vakit ayırıyorsun bu tempoda?
Çok planlıyım. 6 günlük yazıyı 3 güne sığdırıyorum. Gezgin meselesine 40’ımdan sonra başladım. O kadar bir şey yapmamışım ki. Dünyayı bitirene kadar devam edeceğim. En son Bükreş’e gittim, çok sevdiğim şeyler oldu. Seyahat yazarlarını çok kıskanıyorum.
“Biliç gerçek bir sosyalist.”
Biraz da futbol konuşalım. Beşiktaş’ın durumunu nasıl değerlendiriyorsun?
Biliç gerçek bir sosyalist. Turnuvalarda çıkıyor bu. Kolektif kafayı gördük. Biliç giderse Lucescu gelmeli ki devam etsin sistem.
“Ankara türkü gecesi yapıyorsun olay oluyor, çok satan yazar çıkarıyorsun kimse izlemiyor.”
Önümüzdeki sezon da devam edecek mi program? Konuklar arasında kültür sanata biraz daha ağırlık vermeyi düşünüyor musun? Enteresan yazarlar var.
Mesele şu. Reyting karşılığı önemli. Yine de serpiştiriyoruz kültür sanat. Dengeyi sağlamaya çalışıyorum. Tematik kanalın seyircisi buna bakmıyor. Ankara türkü gecesi yapıyorsun olay oluyor, çok satan yazar çıkarıyorsun kimse izlemiyor.
5 gün program yapıyorsun. Her programa 4 konuk en az. Bu tempo zor değil mi?
Canlı yayında ağzımdan kaçırıyorum artık, psikiyatrist muamelesi yapıyorum. Talk showlarda samimi ortam bulunca anlatmaya başlıyor insanlar. Jung modeli mi, Freud modeli mi diye düşünmeye başladım hatta.
Nasıl arınıyorsun travmalardan?
Karımı karım olarak görmüyorum, biricik dostum ve iyileştiricim olarak görüyorum. Bir saat beni dinliyor her gece. En çok gezerek ve belgesel çekerek arınıyorum. Feriköy romantiğiyim galiba. Nişantaşı’na kavga için geçerim ancak. Etiler’de sakin bir yerde apartman görevlileriyle kurduğum bir grubum var, onlarla vakit geçiriyorum. Arınmış dostluklarım var. Arınmanın yolu gerçek dostluklar.