Merdan Yanardağ söz verdi: Yurt'tan alacağı olanlar paralarını alacak!
Yanardağ, gazeteye geri dönüşünü, Derya Sazak dönemini, Yurt'un tirajını ve de şu anda ne durumda olduğunu anlattı. Çalışanların bir süredir sorun haline gelen maaşlarının ödenmesi konusunun aşılacağının garantisini verdi.
GAZETECİLER.COM - Derya Sazak'ın kovulması
sonrasında Durdu Özbolat'a yönelik twitterdan getirdiği sert
eleştiriler, Yurt gazetesini gündemde tutmaya devam ediyor.
Taraflar birbirlerini suçlarken, düşen gazete tirajları ve
ödenmeyen maaşlar da bir sorun olarak ortada duruyor.
Yavuz Oğhan, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile bidebunuizle sitesi için röportaj yaptı.
Yanardağ, gazeteye geri dönüşünü, Derya Sazak dönemini, Yurt'un tirajını ve de şu anda ne durumda olduğunu anlattı. Çalışanların bir süredir sorun haline gelen maaşlarının ödenmesi konusunun aşılacağının garantisini verdi.
İşte Yavuz Oğhan'ın Merdan Yanardağ ile yaptığı röportajdan dikkat çeken satırbaşları:
Yavuz Oğhan: Biraz senden ve Yurt gazetesinden söz etmek istiyorum. Ayrıldın, Derya Sazak dönemi yaşandı. Gazete yönetimi tarafından tirajları düşürmekle suçlandı. Sonra Derya Sazak ayrıldı… Kovuldu doğru sözcükle. Sonra sen tekrar geldin. Derya Sazak da dışarıdan konuşmaya devam etti. Ne oluyor Yurt’ta?
Merdan Yanardağ: Derya Sazak dönemini değerlendimek istemem. Derya Sazak bizim arkadaşımız. Attığı tweetler de bana yönelik değil. Gazete sahibine yönelik. Hoş da karşılamıyorum. Onu da söyleyeyim. Derya Sazak bu konuda daha serin kanlı davranabilirdi. Kovulma sözcüğünü biz sık kullanıyoruz, medyada gazeteciler olarak o da hoş değil. İnsanlar ayrılmayı tercih edebilirler. Gazete sahipleri bazı insanlarla yollarını ayırmayı tercih edebilirler. Doğrusu işten çıkartmaktır. Sözleşmesini fesh etmektir. Ama bu biraz biçimsiz oldu anladığım kadarıyla, bir mesajla kendisine bilgi verilmiş. Derya Sazak çok temeli olmayan bir öfkeyle bir kızgınlıkla iddia ortaya atıyor. Ama bunlar doğru değil. Kendisine yakışmadığını, kendisini yıpratacağını düşünüyorum. Ama dediğim gibi Derya Sazak dönemini değerlendirmek istemem. Derya Sazak farklı bir gazetecilik anlayışına sahiptir. Derya Sazak çizgisi ile Yurt gazetesinin çizgisi kimyası uyuşmadı. Büyük tiraj kaybettik, okurlar terketti…
Yavuz Oğhan: Kaçtan kaça düştü?
Merdan Yanardağ: Yani şimdi benim hakkımda ergenekon davasından tutuklama kararı çıktığı 5 ağustos 2012 tarihi esas alındığında bana gelen son tiraj raporu temmuz 2012’ydi. Hafta sonu satışları 84 bine kadar çıkmıştı, ortalaması 78 bin civarındaydı. Ciddi önemli bir tirajdı. Reel tirajlar bakımından 5. büyük gazeteydi. Şişirilmiş tirajlar değil bunlar. Kamuoyuyla paylaşılmaz gerçek tirajlar ama bize de geliyor.
Yavuz Oğhan: Ama paylaşılması lazım tabi. En son 7 bindi galiba Yurt’un tirajı?
Merdan Yanardağ: En son 7 bine kadar inmişti. Şimdi yeniden 10 bin sınırı geçti. 3-4 bin tiraj aldı yani.
Yavuz Oğhan: Ne yaptın da tiraj aldı?
Merdan Yanardağ: Şöyle diyeyim ben gazetenin, kuruluş ilkeleri temelinde yeniden yapılandırdım. Çıkış ilkeleri temelinde yeniden toplumsal muhalefetin sesi haline gelmeye başladı. Emekçilerin, çalışanların, halkın, yurtseverlerin, Türkiye’de aydınlanmacıların, cumhuriyetçilerin, solun sesi haline gelecek yayın politikasını yeniden inşaa etmeye başladım. Bağımsız bir kitle gazetesi, bir halk gazetesi, muhalif, demokrat, aydınlanmacı, cumhuriyetçi, sol bir halk gazetesi olarak tasarlamıştım. Daha sonra merkeze çekilmeye çalışıldı. Yer yer cemaate göz kırpan, yer yer iktidara göz kırpan, renksiz kişiliksiz bir gazeteye çevrilmeye çalışıldı.
Yavuz Oğhan: Derya Sazak döneminden bahsediyorsun?
Merdan Yanardağ: Ergenekon tertibi çöküp cezaevinden çıktıktan sonra, 6 ay kadar kaldım ben cezaevinde, en az kalanlardan biriyim. Gazeteye geldim 1 ay kadar kaldım ve kendi isteğimle ayrıldım. Başka şeyler yapmak gerekiyordu. Bir haber kanalı kurmak gerekiyordu. Gazeteciler tarafından, sermayeye dayanmayan, bağımsız bir haber kanalı kurmak gibi bir düşüncem vardı. Planladığım kitaplar vardı.Birini yazdım zaten Liberal İhanet. Epeyce etkili oldu kitap. AKP iktidarı hakkında başka bir kitap da tasarlıyordum. O arada tekrar benimle görüşmek istedi Yurt gazetesi yöneticileri. Gazete tükenişe gidiyor ve buna müdahale etmek gerekiyordu. Ben tereddüt ettim. Belli koşullarda görüşmeler devam etti. Kurduğumuz gazete batarken kayıtsız kalamazdım. İnsanın çocuğu gibi bilirsin sen de. Hafta sonu tatili bile yapmadan yaşattık. Bir markayı tutturmak çok zor bir iş.
Yavuz Oğhan: Siz onu başardınız.
Merdan Yanardağ: Evet Yurt bir marka olarak başarılı oldu, tuttu. Gazetenin gözümün önünde erimesine kayıtsız kalamazdım, geri döndüm.
Yavuz Oğhan: Şartlar konusunu azcık konuşalım. Yurt kurulduğundan beri çalışanlarıyla sorunlu bir gazete imajı veriyor. Derya Sazak zamanında da öyleydi, biraz öncesinde de. Sanki hep patron para ödemiyor çalışanlarına imajı var Yurt gazetesinde. Bu halledilebilir bir mesele mi şu an? Çok borcu var mı ya da?
Merdan Yanardağ: Yoktu böyle bir mesele eskiden. Benim bulunduğum dönemde çalışanların maaşları hiç içeride kalmadı. Ayında ödenirdi maaşlar. Hiç kimsenin tazminatı da ödenmemezlik edilmedi ayrılanlardan. Fakat daha sonra gazete gelir ve güç kaybetmeye başlayınca, zarar etmeye başlayınca piyasaya ve kendi çalışanlarına başladı. Tablo bu. Bu tabloyu değiştirebileceğimizi düşünüyorum.
Yavuz Oğhan: Uzun zamandır imaj bu. Ben sokak TV’den para alamadım diyen…
Merdan Yanardağ: Sadece Derya Sazak’a bağlamamak gerekir. Derya Sazak öncesinde başlayan bir şey bu.
Yavuz Oğhan: Evet Derya Sazak öncesinde de vardı.
Merdan Yanardağ: Benim tutuklu olduğum dönemde başladı bu durum.
Yavuz Oğhan: Şu an alacaklı çok mu Merdan?
Merdan Yanardağ: Var ancak biz bunu halledeceğiz. Çok yüksek değil. Zannedildiği gibi değil. Aylarca maaş alınmama gibi bir durum söz konusu değil. 1-2 aylık bir para var içeride. Benim şartlarımdan biri de buydu zaten. Çalışanların alacaklarının ödenmesi.
Yavuz Oğhan: Sokak TV ve Yurt’tan alacağı olan gazeteciler için iyi bir haber o zaman bu?
Merdan Yanardağ: Aynen öyle bunu gerçekleştireceğiz, çünkü buna dair bir kaynan yaratılmadan bir atılımı da gerçekleştirmek mümkün değil. Dolayısıyla üzerinde anlaştığımız şartlarımdan biri de buydu. Durdu Özbolat da bu konuda üzerine düşeceğini yapacağını söyledi. Gazete çalışanlarıyla ya da TGS'yle iş barışını sağlamış bir yayın olacak. TGS'nin de önünü açıyoruz. İyi bir gazete olacak.
Yavuz Oğhan: Umarım.
Merdan Yanardağ: Ben şuna inanmıyorum. İnsanların gelip gitmekten mutsuz olduğu bir yerde iyi bir gazete yapılamaz.
Yavuz Oğhan: Doğru. Gazeteciler emeğinin karşılığını alacaklar...
Merdan Yanardağ: İnsanlar gazetelerine, işlerine gelmekten mutluluk duymalı. Yavuz sen de biliyorsun. Gazetecilik herhangi bir iş değil. İnsanın kendisini gerçekleştirdiği bir iş. İyi ya da kötü yaptığınız işin altında sizin imzanız var. Şu caddeden binlerce araç geçer, tümünün üretiminde dizaynını yapanlar vardır, tasarımını yapanlar vardır, işçiler vardır, mühendisler vardır. Ama hiç birinin imzasını görmeyiz. Ama bir gazete, bir yerel gazete, bir duvar gazetesi bile imza ile çıkar. Yaptığınız işe yabancılaşmadığınız yegane iş gazeteciliktir. Çok çekicidir bu yüzden de.
Yavuz Oğhan: İnsanın kanına girdi mi bir daha çıkmaz...
Merdan Yanardağ: İyi bir yazarsanız yazdığınız yazı iyi bir yazı olur, çıkardığınız gazete iyi bir gazete olur, çektiğiniz fotoğraf iyi bir fotoğraf olur. Yaptığınız program iyi bir program olur. Gazete çalışanların mutlu olduğu bir yer olmalı. Ama mutsuzsa, evinin kirasını veremiyorsa, oradan bir şey çıkmaz. Biz bunu çözeceğiz. Durdu Bey de bir irade koymuş durumda. Umarım aşarız.
Yavuz Oğhan: Umarım aşarsınız. Dileğimiz gazetenin yaşaması.
Yavuz Oğhan, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile bidebunuizle sitesi için röportaj yaptı.
Yanardağ, gazeteye geri dönüşünü, Derya Sazak dönemini, Yurt'un tirajını ve de şu anda ne durumda olduğunu anlattı. Çalışanların bir süredir sorun haline gelen maaşlarının ödenmesi konusunun aşılacağının garantisini verdi.
İşte Yavuz Oğhan'ın Merdan Yanardağ ile yaptığı röportajdan dikkat çeken satırbaşları:
Yavuz Oğhan: Biraz senden ve Yurt gazetesinden söz etmek istiyorum. Ayrıldın, Derya Sazak dönemi yaşandı. Gazete yönetimi tarafından tirajları düşürmekle suçlandı. Sonra Derya Sazak ayrıldı… Kovuldu doğru sözcükle. Sonra sen tekrar geldin. Derya Sazak da dışarıdan konuşmaya devam etti. Ne oluyor Yurt’ta?
Merdan Yanardağ: Derya Sazak dönemini değerlendimek istemem. Derya Sazak bizim arkadaşımız. Attığı tweetler de bana yönelik değil. Gazete sahibine yönelik. Hoş da karşılamıyorum. Onu da söyleyeyim. Derya Sazak bu konuda daha serin kanlı davranabilirdi. Kovulma sözcüğünü biz sık kullanıyoruz, medyada gazeteciler olarak o da hoş değil. İnsanlar ayrılmayı tercih edebilirler. Gazete sahipleri bazı insanlarla yollarını ayırmayı tercih edebilirler. Doğrusu işten çıkartmaktır. Sözleşmesini fesh etmektir. Ama bu biraz biçimsiz oldu anladığım kadarıyla, bir mesajla kendisine bilgi verilmiş. Derya Sazak çok temeli olmayan bir öfkeyle bir kızgınlıkla iddia ortaya atıyor. Ama bunlar doğru değil. Kendisine yakışmadığını, kendisini yıpratacağını düşünüyorum. Ama dediğim gibi Derya Sazak dönemini değerlendirmek istemem. Derya Sazak farklı bir gazetecilik anlayışına sahiptir. Derya Sazak çizgisi ile Yurt gazetesinin çizgisi kimyası uyuşmadı. Büyük tiraj kaybettik, okurlar terketti…
Yavuz Oğhan: Kaçtan kaça düştü?
Merdan Yanardağ: Yani şimdi benim hakkımda ergenekon davasından tutuklama kararı çıktığı 5 ağustos 2012 tarihi esas alındığında bana gelen son tiraj raporu temmuz 2012’ydi. Hafta sonu satışları 84 bine kadar çıkmıştı, ortalaması 78 bin civarındaydı. Ciddi önemli bir tirajdı. Reel tirajlar bakımından 5. büyük gazeteydi. Şişirilmiş tirajlar değil bunlar. Kamuoyuyla paylaşılmaz gerçek tirajlar ama bize de geliyor.
Yavuz Oğhan: Ama paylaşılması lazım tabi. En son 7 bindi galiba Yurt’un tirajı?
Merdan Yanardağ: En son 7 bine kadar inmişti. Şimdi yeniden 10 bin sınırı geçti. 3-4 bin tiraj aldı yani.
Yavuz Oğhan: Ne yaptın da tiraj aldı?
Merdan Yanardağ: Şöyle diyeyim ben gazetenin, kuruluş ilkeleri temelinde yeniden yapılandırdım. Çıkış ilkeleri temelinde yeniden toplumsal muhalefetin sesi haline gelmeye başladı. Emekçilerin, çalışanların, halkın, yurtseverlerin, Türkiye’de aydınlanmacıların, cumhuriyetçilerin, solun sesi haline gelecek yayın politikasını yeniden inşaa etmeye başladım. Bağımsız bir kitle gazetesi, bir halk gazetesi, muhalif, demokrat, aydınlanmacı, cumhuriyetçi, sol bir halk gazetesi olarak tasarlamıştım. Daha sonra merkeze çekilmeye çalışıldı. Yer yer cemaate göz kırpan, yer yer iktidara göz kırpan, renksiz kişiliksiz bir gazeteye çevrilmeye çalışıldı.
Yavuz Oğhan: Derya Sazak döneminden bahsediyorsun?
Merdan Yanardağ: Ergenekon tertibi çöküp cezaevinden çıktıktan sonra, 6 ay kadar kaldım ben cezaevinde, en az kalanlardan biriyim. Gazeteye geldim 1 ay kadar kaldım ve kendi isteğimle ayrıldım. Başka şeyler yapmak gerekiyordu. Bir haber kanalı kurmak gerekiyordu. Gazeteciler tarafından, sermayeye dayanmayan, bağımsız bir haber kanalı kurmak gibi bir düşüncem vardı. Planladığım kitaplar vardı.Birini yazdım zaten Liberal İhanet. Epeyce etkili oldu kitap. AKP iktidarı hakkında başka bir kitap da tasarlıyordum. O arada tekrar benimle görüşmek istedi Yurt gazetesi yöneticileri. Gazete tükenişe gidiyor ve buna müdahale etmek gerekiyordu. Ben tereddüt ettim. Belli koşullarda görüşmeler devam etti. Kurduğumuz gazete batarken kayıtsız kalamazdım. İnsanın çocuğu gibi bilirsin sen de. Hafta sonu tatili bile yapmadan yaşattık. Bir markayı tutturmak çok zor bir iş.
Yavuz Oğhan: Siz onu başardınız.
Merdan Yanardağ: Evet Yurt bir marka olarak başarılı oldu, tuttu. Gazetenin gözümün önünde erimesine kayıtsız kalamazdım, geri döndüm.
Yavuz Oğhan: Şartlar konusunu azcık konuşalım. Yurt kurulduğundan beri çalışanlarıyla sorunlu bir gazete imajı veriyor. Derya Sazak zamanında da öyleydi, biraz öncesinde de. Sanki hep patron para ödemiyor çalışanlarına imajı var Yurt gazetesinde. Bu halledilebilir bir mesele mi şu an? Çok borcu var mı ya da?
Merdan Yanardağ: Yoktu böyle bir mesele eskiden. Benim bulunduğum dönemde çalışanların maaşları hiç içeride kalmadı. Ayında ödenirdi maaşlar. Hiç kimsenin tazminatı da ödenmemezlik edilmedi ayrılanlardan. Fakat daha sonra gazete gelir ve güç kaybetmeye başlayınca, zarar etmeye başlayınca piyasaya ve kendi çalışanlarına başladı. Tablo bu. Bu tabloyu değiştirebileceğimizi düşünüyorum.
Yavuz Oğhan: Uzun zamandır imaj bu. Ben sokak TV’den para alamadım diyen…
Merdan Yanardağ: Sadece Derya Sazak’a bağlamamak gerekir. Derya Sazak öncesinde başlayan bir şey bu.
Yavuz Oğhan: Evet Derya Sazak öncesinde de vardı.
Merdan Yanardağ: Benim tutuklu olduğum dönemde başladı bu durum.
Yavuz Oğhan: Şu an alacaklı çok mu Merdan?
Merdan Yanardağ: Var ancak biz bunu halledeceğiz. Çok yüksek değil. Zannedildiği gibi değil. Aylarca maaş alınmama gibi bir durum söz konusu değil. 1-2 aylık bir para var içeride. Benim şartlarımdan biri de buydu zaten. Çalışanların alacaklarının ödenmesi.
Yavuz Oğhan: Sokak TV ve Yurt’tan alacağı olan gazeteciler için iyi bir haber o zaman bu?
Merdan Yanardağ: Aynen öyle bunu gerçekleştireceğiz, çünkü buna dair bir kaynan yaratılmadan bir atılımı da gerçekleştirmek mümkün değil. Dolayısıyla üzerinde anlaştığımız şartlarımdan biri de buydu. Durdu Özbolat da bu konuda üzerine düşeceğini yapacağını söyledi. Gazete çalışanlarıyla ya da TGS'yle iş barışını sağlamış bir yayın olacak. TGS'nin de önünü açıyoruz. İyi bir gazete olacak.
Yavuz Oğhan: Umarım.
Merdan Yanardağ: Ben şuna inanmıyorum. İnsanların gelip gitmekten mutsuz olduğu bir yerde iyi bir gazete yapılamaz.
Yavuz Oğhan: Doğru. Gazeteciler emeğinin karşılığını alacaklar...
Merdan Yanardağ: İnsanlar gazetelerine, işlerine gelmekten mutluluk duymalı. Yavuz sen de biliyorsun. Gazetecilik herhangi bir iş değil. İnsanın kendisini gerçekleştirdiği bir iş. İyi ya da kötü yaptığınız işin altında sizin imzanız var. Şu caddeden binlerce araç geçer, tümünün üretiminde dizaynını yapanlar vardır, tasarımını yapanlar vardır, işçiler vardır, mühendisler vardır. Ama hiç birinin imzasını görmeyiz. Ama bir gazete, bir yerel gazete, bir duvar gazetesi bile imza ile çıkar. Yaptığınız işe yabancılaşmadığınız yegane iş gazeteciliktir. Çok çekicidir bu yüzden de.
Yavuz Oğhan: İnsanın kanına girdi mi bir daha çıkmaz...
Merdan Yanardağ: İyi bir yazarsanız yazdığınız yazı iyi bir yazı olur, çıkardığınız gazete iyi bir gazete olur, çektiğiniz fotoğraf iyi bir fotoğraf olur. Yaptığınız program iyi bir program olur. Gazete çalışanların mutlu olduğu bir yer olmalı. Ama mutsuzsa, evinin kirasını veremiyorsa, oradan bir şey çıkmaz. Biz bunu çözeceğiz. Durdu Bey de bir irade koymuş durumda. Umarım aşarız.
Yavuz Oğhan: Umarım aşarsınız. Dileğimiz gazetenin yaşaması.
Yavuz Oğhan, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ
ile bidebunuizle sitesi için röportaj yaptı.
Yanardağ, gazeteye geri dönüşünü, Derya Sazak dönemini, Yurt'un tirajını ve de şu anda ne durumda olduğunu anlattı.
Biraz senden ve Yurt gazetesinden söz etmek istiyorum. Ayrıldın, Derya Sazak dönemi yaşandı. Gazete yönetimi tarafından tirajları düşürmekle suçlandı. Sonra Derya Sazak ayrıldı… Kovuldu doğru sözcükle. Sonra sen tekrar geldin. Derya Sazak da dışarıdan konuşmaya devam etti. Ne oluyor Yurt’ta?
Derya Sazak dönemini değerlendimek istemem. Derya Sazak bizim arkadaşımız. Attığı tweetler de bana yönelik değil. Gazete sahibine yönelik. Hoş da karşılamıyorum. Onu da söyleyeyim. Derya Sazak bu konuda daha serin kanlı davranabilirdi. Kovulma sözcüğünü biz sık kullanıyoruz, medyada gazeteciler olarak o da hoş değil. İnsanlar ayrılmayı tercih edebilirler. Gazete sahipleri bazı insanlarla yollarını ayırmayı tercih edebilirler. Doğrusu işten çıkartmaktır. Sözleşmesini fesh etmektir. Ama bu biraz biçimsiz oldu anladığım kadarıyla, bir mesajla kendisine bilgi verilmiş. Derya Sazak çok temeli olmayan bir öfkeyle bir kızgınlıkla iddia ortaya atıyor. Ama bunlar doğru değil. Kendisine yakışmadığını, kendisini yıpratacağını düşünüyorum. Ama dediğim gibi Derya Sazak dönemini değerlendirmek istemem. Derya Sazak farklı bir gazetecilik anlayışına sahiptir. Derya Sazak çizgisi ile Yurt gazetesinin çizgisi kimyası uyuşmadı. Büyük tiraj kaybettik, okurlar terketti…
Kaçtan kaça düştü?
Yani şimdi benim hakkımda ergenekon davasından tutuklama kararı çıktığı 5 ağustos 2012 tarihi esas alındığında bana gelen son tiraj raporu temmuz 2012’ydi. Hafta sonu satışları 84 bine kadar çıkmıştı, ortalaması 78 bin civarındaydı. Ciddi önemli bir tirajdı. Reel tirajlar bakımından 5. büyük gazeteydi. Şişirilmiş tirajlar değil bunlar. Kamuoyuyla paylaşılmaz gerçek tirajlar ama bize de geliyor.
Ama paylaşılması lazım tabi. En son 7 bindi galiba Yurt’un tirajı?
En son 7 bine kadar inmişti. Şimdi yeniden 10 bin sınırı geçti. 3-4 bin tiraj aldı yani.
Ne yaptın da tiraj aldı?
Şöyle diyeyim ben gazetenin, kuruluş ilkeleri temelinde yeniden yapılandırdım. Çıkış ilkeleri temelinde yeniden toplumsal muhalefetin sesi haline gelmeye başladı. Emekçilerin, çalışanların, halkın, yurtseverlerin, Türkiye’de aydınlanmacıların, cumhuriyetçilerin, solun sesi haline gelecek yayın politikasını yeniden inşaa etmeye başladım. Bağımsız bir kitle gazetesi, bir halk gazetesi, muhalif, demokrat, aydınlanmacı, cumhuriyetçi, sol bir halk gazetesi olarak tasarlamıştım. Daha sonra merkeze çekilmeye çalışıldı. Yer yer cemaate göz kırpan, yer yer iktidara göz kırpan, renksiz kişiliksiz bir gazeteye çevrilmeye çalışıldı.
Derya Sazak döneminden bahsediyorsun?
Ergenekon tertibi çöküp cezaevinden çıktıktan sonra, 6 ay kadar kaldım ben cezaevinde, en az kalanlardan biriyim. Gazeteye geldim 1 ay kadar kaldım ve kendi isteğimle ayrıldım. Başka şeyler yapmak gerekiyordu. Bir haber kanalı kurmak gerekiyordu. Gazeteciler tarafından, sermayeye dayanmayan, bağımsız bir haber kanalı kurmak gibi bir düşüncem vardı. Planladığım kitaplar vardı.Birini yazdım zaten Liberal İhanet. Epeyce etkili oldu kitap. AKP iktidarı hakkında başka bir kitap da tasarlıyordum. O arada tekrar benimle görüşmek istedi Yurt gazetesi yöneticileri. Gazete tükenişe gidiyor ve buna müdahale etmek gerekiyordu. Ben tereddüt ettim. Belli koşullarda görüşmeler devam etti. Kurduğumuz gazete batarken kayıtsız kalamazdım. İnsanın çocuğu gibi bilirsin sen de. Hafta sonu tatili bile yapmadan yaşattık. Bir markayı tutturmak çok zor bir iş.
Siz onu başardınız.
Evet Yurt bir marka olarak başarılı oldu, tuttu. Gazetenin gözümün önünde erimesine kayıtsız kalamazdım, geri döndüm.
Şartlar konusunu azcık konuşalım. Yurt kurulduğundan beri çalışanlarıyla sorunlu bir gazete imajı veriyor. Derya Sazak zamanında da öyleydi, biraz öncesinde de. Sanki hep patron para ödemiyor çalışanlarına imajı var Yurt gazetesinde. Bu halledilebilir bir mesele mi şu an? Çok borcu var mı ya da?
Yoktu böyle bir mesele eskiden. Benim bulunduğum dönemde çalışanların maaşları hiç içeride kalmadı. Ayında ödenirdi maaşlar. Hiç kimsenin tazminatı da ödenmemezlik edilmedi ayrılanlardan. Fakat daha sonra gazete gelir ve güç kaybetmeye başlayınca, zarar etmeye başlayınca piyasaya ve kendi çalışanlarına başladı. Tablo bu. Bu tabloyu değiştirebileceğimizi düşünüyorum.
Uzun zamandır imaj bu. Ben sokak TV’den para alamadım diyen…
Sadece Derya Sazak’a bağlamamak gerekir. Derya Sazak öncesinde başlayan bir şey bu.
Evet Derya Sazak öncesinde de vardı.
Benim tutuklu olduğum dönemde başladı bu durum.
Şu an alacaklı çok mu Merdan?
Var ancak biz bunu halledeceğiz. Çok yüksek değil. Zannedildiği gibi değil. Aylarca maaş alınmama gibi bir durum söz konusu değil. 1-2 aylık bir para var içeride. Benim şartlarımdan biri de buydu zaten. Çalışanların alacaklarının ödenmesi.
Sokak TV ve Yurt’tan alacağı olan gazeteciler için iyi bir haber o zaman bu?
Aynen öyle bunu gerçekleştireceğiz, çünkü buna dair bir kaynan yaratılmadan bir atılımı da gerçekleştirmek mümkün değil. Dolayısıyla üzerinde anlaştığımız şartlarımdan biri de buydu. Durdu Özbolat da bu konuda üzerine düşeceğini yapacağını söyledi. Gazete çalışanlarıyla ya da TGS'yle iş barışını sağlamış bir yayın olacak. TGS'nin de önünü açıyoruz. İyi bir gazete olacak.
Umarım.
Ben şuna inanmıyorum. İnsanların gelip gitmekten mutsuz olduğu bir yerde iyi bir gazete yapılamaz.
Doğru. Gazeteciler emeğinin karşılığını alacaklar...
İnsanlar gazetelerine, işlerine gelmekten mutluluk duymalı. Yavuz sen de biliyorsun. Gazetecilik herhangi bir iş değil. İnsanın kendisini gerçekleştirdiği bir iş. İyi ya da kötü yaptığınız işin altında sizin imzanız var. Şu caddeden binlerce araç geçer, tümünün üretiminde dizaynını yapanlar vardır, tasarımını yapanlar vardır, işçiler vardır, mühendisler vardır. Ama hiç birinin imzasını görmeyiz. Ama bir gazete, bir yerel gazete, bir duvar gazetesi bile imza ile çıkar. Yaptığınız işe yabancılaşmadığınız yegane iş gazeteciliktir. Çok çekicidir bu yüzden de.
İnsanın kanına girdi mi bir daha çıkmaz...
İyi bir yazarsanız yazdığınız yazı iyi bir yazı olur, çıkardığınız gazete iyi bir gazete olur, çektiğiniz fotoğraf iyi bir fotoğraf olur. Yaptığınız program iyi bir program olur. Gazete çalışanların mutlu olduğu bir yer olmalı. Ama mutsuzsa, evinin kirasını veremiyorsa, oradan bir şey çıkmaz. Biz bunu çözeceğiz. Durdu Bey de bir irade koymuş durumda. Umarım aşarız.
Umarım aşarsınız. Dileğimiz gazetenin yaşaması.
Yanardağ, gazeteye geri dönüşünü, Derya Sazak dönemini, Yurt'un tirajını ve de şu anda ne durumda olduğunu anlattı.
Biraz senden ve Yurt gazetesinden söz etmek istiyorum. Ayrıldın, Derya Sazak dönemi yaşandı. Gazete yönetimi tarafından tirajları düşürmekle suçlandı. Sonra Derya Sazak ayrıldı… Kovuldu doğru sözcükle. Sonra sen tekrar geldin. Derya Sazak da dışarıdan konuşmaya devam etti. Ne oluyor Yurt’ta?
Derya Sazak dönemini değerlendimek istemem. Derya Sazak bizim arkadaşımız. Attığı tweetler de bana yönelik değil. Gazete sahibine yönelik. Hoş da karşılamıyorum. Onu da söyleyeyim. Derya Sazak bu konuda daha serin kanlı davranabilirdi. Kovulma sözcüğünü biz sık kullanıyoruz, medyada gazeteciler olarak o da hoş değil. İnsanlar ayrılmayı tercih edebilirler. Gazete sahipleri bazı insanlarla yollarını ayırmayı tercih edebilirler. Doğrusu işten çıkartmaktır. Sözleşmesini fesh etmektir. Ama bu biraz biçimsiz oldu anladığım kadarıyla, bir mesajla kendisine bilgi verilmiş. Derya Sazak çok temeli olmayan bir öfkeyle bir kızgınlıkla iddia ortaya atıyor. Ama bunlar doğru değil. Kendisine yakışmadığını, kendisini yıpratacağını düşünüyorum. Ama dediğim gibi Derya Sazak dönemini değerlendirmek istemem. Derya Sazak farklı bir gazetecilik anlayışına sahiptir. Derya Sazak çizgisi ile Yurt gazetesinin çizgisi kimyası uyuşmadı. Büyük tiraj kaybettik, okurlar terketti…
Kaçtan kaça düştü?
Yani şimdi benim hakkımda ergenekon davasından tutuklama kararı çıktığı 5 ağustos 2012 tarihi esas alındığında bana gelen son tiraj raporu temmuz 2012’ydi. Hafta sonu satışları 84 bine kadar çıkmıştı, ortalaması 78 bin civarındaydı. Ciddi önemli bir tirajdı. Reel tirajlar bakımından 5. büyük gazeteydi. Şişirilmiş tirajlar değil bunlar. Kamuoyuyla paylaşılmaz gerçek tirajlar ama bize de geliyor.
Ama paylaşılması lazım tabi. En son 7 bindi galiba Yurt’un tirajı?
En son 7 bine kadar inmişti. Şimdi yeniden 10 bin sınırı geçti. 3-4 bin tiraj aldı yani.
Ne yaptın da tiraj aldı?
Şöyle diyeyim ben gazetenin, kuruluş ilkeleri temelinde yeniden yapılandırdım. Çıkış ilkeleri temelinde yeniden toplumsal muhalefetin sesi haline gelmeye başladı. Emekçilerin, çalışanların, halkın, yurtseverlerin, Türkiye’de aydınlanmacıların, cumhuriyetçilerin, solun sesi haline gelecek yayın politikasını yeniden inşaa etmeye başladım. Bağımsız bir kitle gazetesi, bir halk gazetesi, muhalif, demokrat, aydınlanmacı, cumhuriyetçi, sol bir halk gazetesi olarak tasarlamıştım. Daha sonra merkeze çekilmeye çalışıldı. Yer yer cemaate göz kırpan, yer yer iktidara göz kırpan, renksiz kişiliksiz bir gazeteye çevrilmeye çalışıldı.
Derya Sazak döneminden bahsediyorsun?
Ergenekon tertibi çöküp cezaevinden çıktıktan sonra, 6 ay kadar kaldım ben cezaevinde, en az kalanlardan biriyim. Gazeteye geldim 1 ay kadar kaldım ve kendi isteğimle ayrıldım. Başka şeyler yapmak gerekiyordu. Bir haber kanalı kurmak gerekiyordu. Gazeteciler tarafından, sermayeye dayanmayan, bağımsız bir haber kanalı kurmak gibi bir düşüncem vardı. Planladığım kitaplar vardı.Birini yazdım zaten Liberal İhanet. Epeyce etkili oldu kitap. AKP iktidarı hakkında başka bir kitap da tasarlıyordum. O arada tekrar benimle görüşmek istedi Yurt gazetesi yöneticileri. Gazete tükenişe gidiyor ve buna müdahale etmek gerekiyordu. Ben tereddüt ettim. Belli koşullarda görüşmeler devam etti. Kurduğumuz gazete batarken kayıtsız kalamazdım. İnsanın çocuğu gibi bilirsin sen de. Hafta sonu tatili bile yapmadan yaşattık. Bir markayı tutturmak çok zor bir iş.
Siz onu başardınız.
Evet Yurt bir marka olarak başarılı oldu, tuttu. Gazetenin gözümün önünde erimesine kayıtsız kalamazdım, geri döndüm.
Şartlar konusunu azcık konuşalım. Yurt kurulduğundan beri çalışanlarıyla sorunlu bir gazete imajı veriyor. Derya Sazak zamanında da öyleydi, biraz öncesinde de. Sanki hep patron para ödemiyor çalışanlarına imajı var Yurt gazetesinde. Bu halledilebilir bir mesele mi şu an? Çok borcu var mı ya da?
Yoktu böyle bir mesele eskiden. Benim bulunduğum dönemde çalışanların maaşları hiç içeride kalmadı. Ayında ödenirdi maaşlar. Hiç kimsenin tazminatı da ödenmemezlik edilmedi ayrılanlardan. Fakat daha sonra gazete gelir ve güç kaybetmeye başlayınca, zarar etmeye başlayınca piyasaya ve kendi çalışanlarına başladı. Tablo bu. Bu tabloyu değiştirebileceğimizi düşünüyorum.
Uzun zamandır imaj bu. Ben sokak TV’den para alamadım diyen…
Sadece Derya Sazak’a bağlamamak gerekir. Derya Sazak öncesinde başlayan bir şey bu.
Evet Derya Sazak öncesinde de vardı.
Benim tutuklu olduğum dönemde başladı bu durum.
Şu an alacaklı çok mu Merdan?
Var ancak biz bunu halledeceğiz. Çok yüksek değil. Zannedildiği gibi değil. Aylarca maaş alınmama gibi bir durum söz konusu değil. 1-2 aylık bir para var içeride. Benim şartlarımdan biri de buydu zaten. Çalışanların alacaklarının ödenmesi.
Sokak TV ve Yurt’tan alacağı olan gazeteciler için iyi bir haber o zaman bu?
Aynen öyle bunu gerçekleştireceğiz, çünkü buna dair bir kaynan yaratılmadan bir atılımı da gerçekleştirmek mümkün değil. Dolayısıyla üzerinde anlaştığımız şartlarımdan biri de buydu. Durdu Özbolat da bu konuda üzerine düşeceğini yapacağını söyledi. Gazete çalışanlarıyla ya da TGS'yle iş barışını sağlamış bir yayın olacak. TGS'nin de önünü açıyoruz. İyi bir gazete olacak.
Umarım.
Ben şuna inanmıyorum. İnsanların gelip gitmekten mutsuz olduğu bir yerde iyi bir gazete yapılamaz.
Doğru. Gazeteciler emeğinin karşılığını alacaklar...
İnsanlar gazetelerine, işlerine gelmekten mutluluk duymalı. Yavuz sen de biliyorsun. Gazetecilik herhangi bir iş değil. İnsanın kendisini gerçekleştirdiği bir iş. İyi ya da kötü yaptığınız işin altında sizin imzanız var. Şu caddeden binlerce araç geçer, tümünün üretiminde dizaynını yapanlar vardır, tasarımını yapanlar vardır, işçiler vardır, mühendisler vardır. Ama hiç birinin imzasını görmeyiz. Ama bir gazete, bir yerel gazete, bir duvar gazetesi bile imza ile çıkar. Yaptığınız işe yabancılaşmadığınız yegane iş gazeteciliktir. Çok çekicidir bu yüzden de.
İnsanın kanına girdi mi bir daha çıkmaz...
İyi bir yazarsanız yazdığınız yazı iyi bir yazı olur, çıkardığınız gazete iyi bir gazete olur, çektiğiniz fotoğraf iyi bir fotoğraf olur. Yaptığınız program iyi bir program olur. Gazete çalışanların mutlu olduğu bir yer olmalı. Ama mutsuzsa, evinin kirasını veremiyorsa, oradan bir şey çıkmaz. Biz bunu çözeceğiz. Durdu Bey de bir irade koymuş durumda. Umarım aşarız.
Umarım aşarsınız. Dileğimiz gazetenin yaşaması.