Meltem Cumbul kaybetti

Neymiş?..
Ülkeye kadın eli değmeliymiş...
Neymiş?..
Ülkeyi kadın yönetirse her şey bambaşka olurmuş...
Neymiş?..
Kadınlar çok daha nazikmiş...

*

Geç bunları kardeşi geç bunları...
Kaba ve nobran insan ha erkek olmuş ha kadın; hiç fark etmez...

*

Örnek mi…
İşte Meltem Cumbul…
Adana Film Festivali'nin ödül gecesinde “sunucu” olarak görevlendirilmiş.
Yani işi…
Yarışma sonuçlarını açıklamak…

*

“En İyi Yönetmen Ödülü” zarfından Semih Kaplanoğlu'nun adı çıkıyor.
O anda Sunucu ne yapmalı?..
Tabii ki önce ödül sahibinin adını açıklamalı…
Ve sonra da elini uzatıp; ödül sahibini tebrik etmeli değil mi?..

*

Evet ama…
Öyle yapmadı Meltem Cumbul…
Semih Kaplanoğlu'nun elini sıkmadı…

*

O anda şöyle diyebilirdi meselâ:
“Ödül sahibinin inançlı bir Müslüman olduğunu, kadın eli sıkmamak gibi bir inancı olduğunu anlayışla karşıladığım için elimi uzatmıyorum…”
Ama hayır…
Onu da diyemezdi çünkü…
Semih Kaplanoğlu onun beklemeden elini uzatıp, sunucu tarafından tebrik edilmeyi bekledi.
Meltem Cumbul ise elini geri çekti, kıçını dönüp gitti…

*

Daha da kötüsü…
Programdan sonra, Kaplanoğlu’nun elini sıkmama sebebini şöyle sosyal medya hesabından şöyle açıkladı:
"Eşitler arası bir selamlaşma ve yakınlaşma ritüeli olan el sakışmayı; kendinden olmayanları ötekileştirenle, fakiri zengine böldürenle, güçlüleri tutup zayıfları hor görenle yapmayı reddediyorum. Yüreğime ve sevgiye düşman olanla, gözlerim ve ellerim dost olamaz."

*

Ayıp bu…
Küstahlık bu…
Tahammülsüzlük bu…

*

Aynı şeyi bir radikal laikçi sanatçıya, bir muhafazakâr sunucu yapsaydı, bütün Türkiye’yi ve hatta dünyayı ayağa kaldırırdı Meltem Cumbul…
İnsanlarımızın muhafazakâr olanlarının üstünden cumhuriyet hükümetini bütün dünyaya şikâyet ederdi.

*

Ey güzel insanlar!.
Sanatın, sanatçının elbette ideolojisi olur…
Ama…
Sanatın ve sanatçının “düşmanlığı, nefreti, kini” olmaz…
Kendisi gibi olmayan bir sanatçıya duyduğu kin, nefret ve düşmanlığı toplum içinde de tekrarlayan Meltem Cumbul kaybetti.