Melis Alphan'dan Kekeç'e: Haysiyet celladı

"Bu dersi de ben size vereyim" diyen Melis Alphan, Haysiyet cellatlığına soyundunuz dediği Ahmet Kekeç'e çok ağır yanıt verdi.

Hürriyet Gazetesi yazarı Melis Alphan, Soma ile ilgili paylaştığı tweet nedeniyle hem sosyal medyada hem de köşelerde eleştirildi. Başbakan'ın AK Parti toplantısında sert bir dille eleştirdiği Alphan'ı hedef tahtasına oturtanlardan biri de Star yazarı Ahmet Kekeç oldu.

Alphan, bugün kaleme aldığı "açık mektup" başlıklı yazıda Ahmet Kekeç'e yanıt verdi. "Bu yazınızla son dönemin moda tabiriyle 'haysiyet cellatlığı'na soyunmuş bir grupla kol kola girdiniz." diyen Alphan, kendisine yönelik haberin kelimesi kelimesine aynı olduğunu ileri sürdü ve "Benim içim rahat, işimi doğru yapmanın huzuruyla dolu." yazdı. 

İşte Alphan'ın o yazısından çarpıcı bir bölüm:

Sayın Ahmet Kekeç,

Oturup köşenizden ahkamınızı kesmişsiniz ancak bana vermeye çalıştığınız dersin gereğini keşke önce kendiniz yerine getirseydiniz.

Evet, bir iddiada bulundum ve bunun gerekçelerini de tek tek sıraladım. Alıntıladığınız bölüm, hurriyet.com.tr'de yayımlanan uzun bir yazının yalnızca bir paragrafıydı. Gerisini merak etmediniz, okumadınız, art niyetle cımbızlanan birkaç cümle üzerine koca bir yazı inşa ettiniz.

Yazık...

Oysa tartışmalı bir demeçle karşılaştığında gazetecinin ilk sorması gereken soru, "Öncesinde, sonrasında ne denilmiş?" olmalıdır.

Bu dersi de ben size vereyim.

Bu soruyu kendi kendinize sormuş olsaydınız, böylesine dayanaksız, tutarsız bir yazı kaleme alamayacaktınız. Ama niyet halis olmayınca, akıbet de böyle oluyor demek ki!

Bu bilgiyi aldıktan sonra, 'patalojik hal'le ilgili değerlendirmenizi belki tekrar gözden geçirirsiniz. İçinizde kalmasın; bir de gülüp geçersiniz. Hem gülmek iyidir, güzeldir. İyiye, güzele o kadar ihtiyacımız var ki şu günlerde, üzerine belki teşekkür de edersiniz bu olanağı size sağladığım için.

Yazınızda bilgi eksikliğine dayalı bir yorum daha var ki, onu da düzeltmeden geçemeyeceğim.

'Merkez medyamızın güllerinden' diye tanımladığınız Milliyet'in 'kupkuru bir dille yazılmış, kupkuru bir haber' dediğiniz metni bir haber değildir.

Doğruluğu kontrol edilmeden, bir yazının sadece bir bölümü alınarak, hedef gösterme amacıyla kullanılmış kelimeler dizisidir.

Öyle bir kelimeler dizisidir ki, 5 internet sitesinde noktasına virgülüne, hatta tashihine kadar tamamen aynıdır.

Hayır Ahmet Bey, hayır; bu bir haber değildir. Dünyanın hiçbir yerinde bu metin bir haber değildir.

Yapılanları onaylarsınız, onaylamazsınız bu sizin bileceğiniz iş. Herkesin meşrebi farklıdır. Ancak bu yazınızla son dönemin moda tabiriyle 'haysiyet cellatlığı'na soyunmuş bir grupla kol kola girdiniz. 

Benim için ne para pul, ne iktidar, şu yerküredeki hiçbir değer, insan hayatının önündedir. O yazım, başkalarının kabahatiyle acının en büyüğünü yaşamış insanların daha fazla mağdur olmaması için bir uyarıydı.

Nitekim adresini kısa sürede buldu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay yardımların dağıtılacak tazminatlardan düşülmeyeceği güvencesini verdi.

Benim içim rahat, işimi doğru yapmanın huzuruyla dolu.

Ya siz şimdi nasıl hissediyorsunuz?

Not: Arayıp bulması size zor gelir, 5 internet sitesinde çıkan aynı metnin linklerini veriyorum.

İyi çalışmalar