Melih Altınok'tan Yılmaz Özdil ve Soner Yalçın'a olay gönderme
Soner Yalçın ve Yılmaz Özdil son haftalarda milyonluk villaları ile konuşuluyor. "Okurun bir dava olarak gördüğü için sergilediği fedakarlığına rağmen gazetenin yazarları pek oralı değiller." ifadelerini kullanan Melih Altınok, kaçak yapıların CHP'li belediyelerin sınırları içerisinde olduğuna da dikkat çekti.
Yılmaz Özdil, Bodrum'daki Soner Yalçın da hem Çeşme hem de İstanbul Levent'teki evleri ile gündemde... Sabah yazarı Melih Altınok da Sözcü Gazetesi'nin sürekli olarak okurlarından yardım istediğini belirtti ve "Her gün, Sözcü yazarlarının bilmem kaç milyonluk villalarına, lüks yazlıklarına yaptıkları "yatırımlarla" ilgili haberler okuyoruz. Belli ki, ekonomik olarak zor durumda olan Sözcü'de maaşlar iyi..." diye yazdı.
Sözcü’de maaşlar iyi olmalı
Sözcü sürekli okurlarından yardım istiyor. Gazetenin ucu ucuna
kurtardığını, desteğe ihtiyaçları olduğunu duyuruyor.
Bu yüzden yıllardır günde iki üç Sözcü alan tanıdıklarım var. Çoğu
emekli. Hatta birisi eski oturduğum evde kapıma, her sabah üçer
beşer aldığı Sözcü'lerden bırakırdı.
Bir defasında "Ben alırım. Siz niye zahmet ettiniz. Emekli
maaşınızı gazeteye yatırıyorsunuz" dediğimde "Boğazımdan kısarım
Sözcü'den kısmam" diye itiraz ettiğini hatırlıyorum.
Her şeye rağmen son dönemlerde tirajlar daha düşünce Sözcü'nün
yardımına CHP'li belediyelerin koştuğunu da gördük. Gazeteyi
topluca bedava dağıtarak onlar da ellerinden geleni yaptılar.
Gelin görün ki, okurun bir dava olarak gördüğü için sergilediği
fedakarlığına rağmen gazetenin yazarları pek oralı değiller.
Nereden mi biliyorum?
***
Her gün, Sözcü yazarlarının bilmem kaç milyonluk villalarına,
lüks yazlıklarına yaptıkları "yatırımlarla" ilgili haberler
okuyoruz.
Biri gün aşırı, "Memlekette kriz var. Kimse önünü göremiyor. Bu
ortamda yatırım mı yapılır" diye yazdığı gazetesi zor günlerden
geçerken, Bodrum'daki yazlığını büyütmek için inşaata başlamış
meğer... Dahası "AKAPE hükümetinin talan yasası" diye hep birlikte
yerden yere vurdukları "imar barışına" bile başvurmuş. Paraya kıyıp
yaptığı kaçak eklemelerse bizim değil artık yargının konusu.
Diğeri ise Alaçatı'da kütüphane yapıyorum diyerek diktiği
yazlığından sonra şimdi de Levent'te SİT alanında yer aldığı iddia
edilen villasına yaptığı kaçak eklemeler nedeniyle gündemde.
Tüm olayların hepsinin de tamamen tesadüf eseri CHP'li
belediyelerin sınırları içerisinde yaşandığını söylememe gerek yok
sanırım.
***
Allah daha çok versin.
Belli ki, ekonomik olarak zor durumda olan Sözcü'de maaşlar
iyi...
Ayrıca köşelerinden "memleket krizde" diye ah eden arkadaşlar
hakikaten çok çalışkanlar.
Sürekli okurun enerjisini, nefretini diri tutmak için çalışıyorlar,
çabalıyorlar, çırpınıyorlar.
Karanlık odalarda ne gündüzleri var ne geceleri...
Hatta geçenlerde sırf bu ulvi amaçla, dava uğruna tanesi 2500
TL'den 1881 adet Atatürk kitabı basıp sattı içlerinden biri.
Yazlıkları, villaları onlar almayacak da sıradan gazeteciler mi
alacak?
***
Krizi fırsata çevirmek bu değilse nedir, söyleyebilir
misiniz?
Adamlar "yaşanmaz" dedikleri Türkiye'nin fırsatlar ülkesi olduğunun
farkındalar. Geleceklerini burada gördükleri için de yatırımlarına
devam ediyorlar.
Acaba aralarında "İşçi sınıfının ideolojisini burjuvalar yaparmış,
emeklilerinkini niye yapmasın" diye kafa da buluyorlar mıdır
dersiniz?
Zira bildiğiniz üzere, villada oturuyorum diye kendini burjuva
sanan bu arkadaşlar memlekette orta sınıf ideolojisine dönüşen
solun devrimci önderlerinden!
"Kültürel bir çöl yaratırsanız orada her şey mucize etkisi yaratır"
diyen Pasolini ne kadar haklıymış.
Bu vasatlık hikayesinin başka bir izahı var mı?