Melih Altınok: Beyaz AK Parti nefretine ortak oldu
Beyaz Şov'da öğretmen Ayşe Çelik olayı medya gündemine damga vurdu. Melih Altınok Beyaz'ı AK Parti nefretine ortak olmakla suçladı.
Beyaz Şov'a öğretmen olduğunu
iddia eden Ayşe Çelik'in sözleri damga vurmuş fakat sonra bu
kişinin yalan söyleyerek provokasyon yaptığı ortaya çıkmıştı. Melih
Altınok Sabah Gazetesindeki bugünkü yazısında Beyaz'ı hedef
aldı.
Beyazıt Öztürk'ün 90'lı yıllarda programlarındaki tutumunu hatırlatan Altınok " Beyaz da toplumun üst ve orta sınıf gelir grubuna dahil kimi insanlardaki AK Parti nefretine ortak oldu" dedi.
İŞTE MELİH ALTINOK'UN O YAZISI
Cuma gecesi Beyaz Show'a telefonla bağlanan ve öğretmen olduğunu söyleyen bir izleyici bölgede yaşanan operasyonları eleştirdi. Programın sunucusu Beyazıt Öztürk'ün mesajının ardından kadın için stüdyodan alkış istemesi üzerine tartışma başladı.
Kimi seyirciler Beyaz'ı "PKK propagandası yapmakla" suçlarken kimileri ise sahiplendi.
Beyazıt Öztürk'ün telefonla arayan kadının öğretmen olduğunu söylemesinden etkilendiği açık. Sözlerini de tam anladığını düşünmüyorum. Şahsi kanaatim shovmenin, seyircinin hükümete yönelik tavrının ekmeğini yiyeyim derken işi eline yüzüne bulaştırdığı yönünde.
Zira Beyaz'ın 90'lı yıllardaki yayınlarını hepimiz çok iyi hatırlıyoruz.
Devletin bölgede köyleri boşalttığı, 17 bin faili meçhulün yaşandığı yani PKK'nın yanında Kürtlerin de hedef tahtasına oturtulduğu o yıllarda kendisi şovenizmin ekmeğini programında afiyetle yerdi.
Bayraklı açılışlar, onuncu yıl marşları, operasyonlarda öldürülen PKK'lılar için programda alkış tutturmalar vs.
Dün sosyal medyada bu konu tartışılırken pek çok Kürt kullanıcının Beyaz'a eleştiriler yüzünden onu "büyük bir demokrat" olarak tarif edip desteklediğini gördüm.
İşte mevzuun asıl acı tarafı da aslında bu. Kürtler yine yanlış tarafa sürükleniyor yine kendilerine yanlış dostlar seçiyorlar.
Oysa yine yanılmamak için azıcık akıl yürütme yeterli. Örneğin bugün yanlarında saf tutup İstanbul'dan kendilerine "savaşın" nasihatleri verenlerin motivasyonlarını anlamaya çalışabilirler.
Dün Kürtler sokak ortasında öldürülüp köyleri yakılırken devlet haklıydı diyebilenleri bugün PKK aynı işi yaparken devleti suçlamalarının nedenini sorgulayabilirler.
Tablo gün gibi ortada. Nerden baksan tutarsızlık nerden baksan...
Dolayısıyla bugünlerde demokratlara düşen tepki verirken biraz ölçülü olmak. Çünkü kimileri ne yaptıklarının bile farkında değiller. Tane tane, bir çocukla konuşur gibi hatta daha çok bir hastayı sakinleştirir gibi anlatmak zorundayız.
Yoksa yine kaç yıllık demokratik kazanımlarımız heba olup gidecek. İnsanlar derinleşen şiddet sarmalıyla birlikte ötekileştirilecek ve daha sonra da pişman olacakları noktalara savrulacak.
Beyazıt Öztürk'ün 90'lı yıllarda programlarındaki tutumunu hatırlatan Altınok " Beyaz da toplumun üst ve orta sınıf gelir grubuna dahil kimi insanlardaki AK Parti nefretine ortak oldu" dedi.
İŞTE MELİH ALTINOK'UN O YAZISI
Cuma gecesi Beyaz Show'a telefonla bağlanan ve öğretmen olduğunu söyleyen bir izleyici bölgede yaşanan operasyonları eleştirdi. Programın sunucusu Beyazıt Öztürk'ün mesajının ardından kadın için stüdyodan alkış istemesi üzerine tartışma başladı.
Kimi seyirciler Beyaz'ı "PKK propagandası yapmakla" suçlarken kimileri ise sahiplendi.
Beyazıt Öztürk'ün telefonla arayan kadının öğretmen olduğunu söylemesinden etkilendiği açık. Sözlerini de tam anladığını düşünmüyorum. Şahsi kanaatim shovmenin, seyircinin hükümete yönelik tavrının ekmeğini yiyeyim derken işi eline yüzüne bulaştırdığı yönünde.
Zira Beyaz'ın 90'lı yıllardaki yayınlarını hepimiz çok iyi hatırlıyoruz.
Devletin bölgede köyleri boşalttığı, 17 bin faili meçhulün yaşandığı yani PKK'nın yanında Kürtlerin de hedef tahtasına oturtulduğu o yıllarda kendisi şovenizmin ekmeğini programında afiyetle yerdi.
Bayraklı açılışlar, onuncu yıl marşları, operasyonlarda öldürülen PKK'lılar için programda alkış tutturmalar vs.
Evet, aslında işin aslını hepimiz biliyoruz. Beyaz da toplumun
üst ve orta sınıf gelir grubuna dahil kimi insanlardaki AK Parti
nefretine ortak oldu. Bu nedenle de muhalif bloğun iktidarın
elinden çıkan her işe kulp takma refleksine saplanıp kaldı.
Muhalifliği, Türkiye'nin işgali savunmaya kadar vardıran
ulusalcılar gibi o da büyük bir çam deviriverdi.
Dün sosyal medyada bu konu tartışılırken pek çok Kürt kullanıcının Beyaz'a eleştiriler yüzünden onu "büyük bir demokrat" olarak tarif edip desteklediğini gördüm.
İşte mevzuun asıl acı tarafı da aslında bu. Kürtler yine yanlış tarafa sürükleniyor yine kendilerine yanlış dostlar seçiyorlar.
Oysa yine yanılmamak için azıcık akıl yürütme yeterli. Örneğin bugün yanlarında saf tutup İstanbul'dan kendilerine "savaşın" nasihatleri verenlerin motivasyonlarını anlamaya çalışabilirler.
Dün Kürtler sokak ortasında öldürülüp köyleri yakılırken devlet haklıydı diyebilenleri bugün PKK aynı işi yaparken devleti suçlamalarının nedenini sorgulayabilirler.
Tablo gün gibi ortada. Nerden baksan tutarsızlık nerden baksan...
Dolayısıyla bugünlerde demokratlara düşen tepki verirken biraz ölçülü olmak. Çünkü kimileri ne yaptıklarının bile farkında değiller. Tane tane, bir çocukla konuşur gibi hatta daha çok bir hastayı sakinleştirir gibi anlatmak zorundayız.
Yoksa yine kaç yıllık demokratik kazanımlarımız heba olup gidecek. İnsanlar derinleşen şiddet sarmalıyla birlikte ötekileştirilecek ve daha sonra da pişman olacakları noktalara savrulacak.