Mehmet Barlas'tan medyaya 'açılım' dersi!
Mehmet Barlas Başbakan'ın başlattığı köşe yazarları polemiğine son noktayı koyacak, ders gibi bir yazıyla tartışmaya dahil olmuş bugün.
GAZETECİLER.COM
Başbakan'ın köşe yazarlarını hedefleyen sözlerinden sonra başlayan tartışma derinleşerek sürüyor. Mehmet Barlas bugünkü yazısında konuya yeni bir boyut kattı. Gazetecileri, köşe yazarlarını muhatap alan yazıda meslektaşlarına seslenmiş Barlas. 'Açılım köşelerinizde, manşetlerinizde'
Barlas, Ertuğrul Özkök'ü de isim vermeden hayli sert eleştirmiş. Hatta değerlendirmesini kişiler düzeyinde değil 'Merkez medya' kavramına sahip çıkan büyük medya kartelleri düzeyinden yapmış. Başbakan polemiğinde yazılmış en güçlü makalelerden birini kaleme almış Mehmet Barlas:
Açılım gerçekten köşelerimizde değil mi yani?
(...)
Açılım neredeymiş...
Dün Başbakan Erdoğan Haliç'te İDO'ya ait 3 vapurun denize indirilme
töreninde konuşurken, bu gerçeği öylesine vurguladı ki, görmezden
gelmemiz mümkün değil.
Şöyle dedi:
-Günlerdir yazıp çiziyorlar önce git yedi yıl önce yazdıklarına
bak. O zaman bu köşe yazarları korkar, yazamazlardı. "Demokratik
açılım nerede" diyorsun, Açılım senin köşende...
Doğru değil mi bu gözlem?
Şu "Ermeni Tehciri" konusunda, şu "Dersim Olayı"ında ve benzeri
nice konuda yazmayı düşünürken ya kanundan ya da okurlarımızın
tepkilerinden korkmaz mıydık?
28 Şubat'ta "Susurluk"u unutup, Fadime Şahin'e falan takılmadık
mı?
Aslında ister AK Parti yandaşı istersen karşıtı olun...
Ama şu son yedi yılda yıkılan tabuları ve eskiden ağza almaktan
bile korkulurken şimdi manşetlerde dolaşan haber konularını bir
düşünürseniz, "Açılım"ın Kürt Sorunu'nda henüz bir neticeye varmış
olmamasına karşın, hepimizin beyinlerimizde, köşelerimizde ve
manşetlerimizde ne denli bir açılım gerçekleştiğini
görebilirsiniz.
Biz istediğimiz kadar köşelerimizde ve manşetlerimizde bazı
konuları görmezden gelelim veya belirli kişilerle kurumları yerden
yere vuralım.
Sosyo-politik gerçekler bize rağmen hükümlerini icra
edeceklerdir.
Örneğin kendilerini "Merkez Medya" olarak niteleyen ve kamuoyunu
şekillendirdiklerini zanneden kitle iletişim araçlarına bakarak
geleceği görmeye çalışsaydınız ne AK Parti'nin iki dönem tek başına
iktidar olmasını ne de Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığını
öngörebilirdiniz.
Hanginiz 7 yıllık AK Parti iktidarını
öngördü?
Gerçek gündem nerede...
Bunun gibi Tayyip Erdoğan'ın çeşitli konulara ilişkin açılımları
olmasaydı, sanki "Kafes"in zanlılarını yargı ifade vermeye mi
çağırabilirdi?
Hatta "Kafes" haber yapılabilir miydi?
Biz kendimizi haberlere ve dolayısıyla olaylara hükümran
zannederken, aslında "Gerçek gündem" in bizim dışımızda ve bazen
bize rağmen belirlendiğini göremiyor muyuz?
Ertuğrul Özkök ve Hürriyet'i
'sulandırmak'la eleştirdi!
Bu durumlarda yapabileceğimiz tek şey gerçekleri sulandırmak, her
alanı magazin haberciliğine ve dedikoduculuğa yönlendirmek
olabilir.
Hatta bu tutumumuzu "Ben basında yeni bir dönem başlattım" falan
diyerek övünme konusu da yapabiliriz.
Şövenliği, militarizmi ve demokrasiye yönelik eylemleri de liberal
demokrat düşünce sahiplerine çatarak, pazarlamaya çalışabiliriz.
Hatta sosyal demokrat görüntü vermeye çalışırken, kendimizi
Nasyonal Sosyalizmin merkezinde de bulabiliriz.
Tabuların buharlaşmasından ve her konunun yazılıp
konuşulabilmesinden değil, medya tekel ve kartellerinin mali
bilançolarının durumlarından "Basın özgürlüğü" nü ölçebiliriz
de.
Neyse...
Açılım gerçekten köşelerimizde ve manşetlerimizde değil mi?