Mehmet Barlas'tan dersler devam ediyor...
Günümüz Türkiye’sinde iki tip medya anlayışı var. Birinci anlayışa Prens Potemkin gibi..
GAZETECİLER.COM
- Mehmet Barlas, insanların (tarihçiler de insandır) görevdeyken başka,
görevden alınmışken başka konuşup yazdıklarına örnek olarak tarihçi
Prokopius'un , "Anekdota"sını örnek gösteriyor
bugün...
Okuyun lütfen…
İcraat
yaparken kimseden aferin beklenmemeli...
Siyasi iktidarı eleştiren bir köşe
yazısında veya bir muhalefet partisinin söyleminde, ülkenin
sosyo-politik görüntüsü şöyle anlatılsaydı, yadırgar
mıydınız?
- Toplumda hemen herkesin aile
hayatı, arkadaşlık, dostluk benzeri sosyal çevresi sanki şiddetli
cehennem azabına tutulmuş gibi ve sanki yaşama mutluluk ve neşe
katan her şey yok olmuş gitmiş gibi, korkunç bir kahır, keder
inilti ve bunalım doluydu. Evlerde, ibadethanelerde, kent
meydanlarında ve başka yerlerde karşılaştıklarında açlıkları,
rezilleşmiş hayatları, düşkünlükleri, aşağılanmaları ve daha dile
gelmemiş nice alçalmaları dışında, üzerinde konuşacakları hiçbir
olumlu şeyleri yoktu.
Bu anlatım M.S. 6'ncı yüzyıl
İstanbul'unda Prokopius tarafından kaleme alınmıştır.
İmparator Justinyen'in resmi
tarihçisi olan Prokopius, görevini icra ederken İmparatorun
başarılarını ve icraatını yazmıştır.
Ölümünden sonra yayınlanması için
yazdığı "Anekdota"da ise, gerek Jüstinyen'in, gerek İmparatoriçe
Teodora'nın, gerekse Belisarius gibi ünlü komutanların ipliklerini
pazara çıkarmıştır.
Bir örnek de biz
verelim...
Rus Çariçesi
Katerina’nın Prens Potemkin; Çariçe’nin
Rusya’sında yaşayan insanların ne kadar huzurlu(!), varlıklı(!),
mutlu(!) ve refah içinde(!) yaşadıklarını kanıtlamak(!) için,
Çariçe’nin geçeceği güzergâhtaki köylerin yıkılmakta olan döküntü
evlerini dışarıdan tıpkı birer dev film stüdyosu gibi makyajlar;
fukara, dişleri dökülmüş, avurtları çökmüş köylüleri öldürtüp
yerlerine (geçici olarak) kent soylu aileleri getirip
koyardı…
Günümüz Türkiye’sinde iki tip
medya anlayışı var.
Birinci anlayışa Prens Potemkin
gibi..
İkinci anlayış ise Prokopius'un ,
"Anekdota"sında anlattıklarından daha beter bir anlayışa
sahip…
Ve bir de Emin Çölaşan gibiler
var...
Hürriyet'te iken patronunun ne kadar
dürüst olduğunu anlatıyordu Çölaşan...
Bu gün tam tersini
söylüyor...