Mehmet Barlas
Siyasette ve gazetecilikte amaç her aracı mubah kılmışsa, örtün ki öleyim...
Siyasette ve gazetecilikte amaç her aracı mubah
kılmışsa, örtün ki öleyim...
Ve evet...
Bugün, "örtün ki öleyim" noktasındayım...
Zira...
Amaç, bilhassa gazetecilikte her türlü aracı mübah kılıyor...
Örnek mi?..
Hüseyin Çelik olayı...
Çelik'in Gözde Kansu ve atv'de sunduğu program sırasında giydiği kıyafete ilişkin asla "özel hayata müdahale" amacı taşımayan görüşü ("Densizlik" diyebilirsiniz ama "Müdahale" diyemezsiniz.) bir anda nasıl da "siyasi gol atma" yarışına dönüştürüldü...
Kimi meslektaşlarımın Hüseyin Çelik'in kişisel görüşü üzerinden "Başbakan Erdoğan'ı yeme" amaçlı saldırıları ne kadar "tiksinti verici" ise...
Bazı meslektaşlarımın Hüseyin Çelik'in (Kusura bakmasın ama) boşboğazlığını savunmak için Gözde Kansu'ya ettiği hakaretler de en az diğerleri kadar iğrenç...
Midemi bulandırıyor...
Amaçlarına ulaşmak için kullandıkları araçların kirine pasına bile bakmıyorlar...
Bu ortamda; Mehmet Barlas'ın bugünkü Sabah'ta "Dekolte giysi düşük reytinge alternatif olur mu?" başlığı altında yayımlanan makalesi; "Siyaset ve düşünce hayatının anlamı birbirinin kalesine gol atmak olarak kabul edildiği takdirde, gerçeklerin değil algıların ağırlık kazandığı" gerçeğini o kadar net bir şekilde gözler önüne seriyor ki; bana bir tek görev kalıyor:
"Mehmet Barlas kazandı" demek...
Ve evet...
Bugün, "örtün ki öleyim" noktasındayım...
Zira...
Amaç, bilhassa gazetecilikte her türlü aracı mübah kılıyor...
Örnek mi?..
Hüseyin Çelik olayı...
Çelik'in Gözde Kansu ve atv'de sunduğu program sırasında giydiği kıyafete ilişkin asla "özel hayata müdahale" amacı taşımayan görüşü ("Densizlik" diyebilirsiniz ama "Müdahale" diyemezsiniz.) bir anda nasıl da "siyasi gol atma" yarışına dönüştürüldü...
Kimi meslektaşlarımın Hüseyin Çelik'in kişisel görüşü üzerinden "Başbakan Erdoğan'ı yeme" amaçlı saldırıları ne kadar "tiksinti verici" ise...
Bazı meslektaşlarımın Hüseyin Çelik'in (Kusura bakmasın ama) boşboğazlığını savunmak için Gözde Kansu'ya ettiği hakaretler de en az diğerleri kadar iğrenç...
Midemi bulandırıyor...
Amaçlarına ulaşmak için kullandıkları araçların kirine pasına bile bakmıyorlar...
Bu ortamda; Mehmet Barlas'ın bugünkü Sabah'ta "Dekolte giysi düşük reytinge alternatif olur mu?" başlığı altında yayımlanan makalesi; "Siyaset ve düşünce hayatının anlamı birbirinin kalesine gol atmak olarak kabul edildiği takdirde, gerçeklerin değil algıların ağırlık kazandığı" gerçeğini o kadar net bir şekilde gözler önüne seriyor ki; bana bir tek görev kalıyor:
"Mehmet Barlas kazandı" demek...