Mehmet Barlas

"Aptallık" da hastalık mıdır, yoksa gelip geçici bir rahatsızlık mıdır bilemem... Ama...

Medyamızda bugüne kadar hiç eleştirmediğim; eleştirmeyi (yeterliliğim açısından) göze alamadığım meslektaşlarımdan (Onunla meslektaş olmak, olabilmek ne büyük onur) biri olan Mehmet Barlas için bugüne kadar hiç bir kere bile "kaybetti" demedim...
Ama bugün diyeceğim...
Çünkü...
Sevgili Barlas bugünkü Sabah'ta "Başbakan Erdoğan'a takıntılı bir hayat tarzı..." başlığı altında yayımlanan makalesinde, Başbakan Erdoğan'a gerçekten takıntısı olanların yanı sıra; genelde destek ve hak veren ama kimi zaman da kendi fikri ve sosyolojik yapısına veya inanç anlayışına uymadığı için eleştirenleri de "hasta" yerine koyuyor...
Çünkü “takıntı” tıp bilimine göre "hastalık"tır...
"Aptallık" da hastalık mıdır, yoksa gelip geçici bir rahatsızlık mıdır bilemem...
Ama...
Bendeniz ara kere kimi kere "aptal" olsam da (çünkü çıkarlarım yiğit olup yalakalık yapmamı gerektiriyor oysa ben bazen eleştiriyorum) hasta olmayanlardan biriyim...
Sabah kahvaltıda çayım soğumuşsa onu bile Başbakan Erdoğan'dan bilmeyenlerdenim yani...
Ama...
Vicdanım ve aklım Erdoğan'ın başarılarını nasıl alkışlatıyorsa yazılarımda, (bana göre) yanlışlarını da görmezden gelmemi engelliyor...
Yani...
Bir zamanlar (daha doğrusu Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde) bizzat gazetenin sahibi tarafından "Başbakan seni istemiyor" denilerek kovulduğum halde, Erdoğan ve hükümetinin ekonomi, sağlık, ulaşım, konut, iletişim ve enerji konularındaki başarılarını alkışlayanlardanım...
Ama...
Ara sıra aklımın ve vicdanımın desteklememe izin vermediği konularda (ille de dış politika) yaptığım eleştirilerimin hoş görülmesini isteme hakkına da sahibim...
Buna rağmen sevgili dostumun ben ve benim gibileri de "ilzam" etmek isteyen makalelerine kırılıyoruz...
“Kırılıyoruz” diye çoğul ekli kullandım zira kendisini çok seven sayan bazı dostlarının da kırıldıklarını biliyorum...
İşte bu nedenle ve bugünlük; "Mehmet Barlas kaybetti" diyorum...