Mehmet Barlas da mı Ergenekoncu oldu?
Göz altıların gerekçelerine ait bilgileri ne yazık ki yargıdan değil, dedikodu içerikli gazete ve internet haberlerinden.....
ADNAN BERK
OKAN
Ahmet Hakan kardeşim "şerh düşenlere
kızıyor" ama ne yapayım!..
Bana öfkelenmesini de göze alıp şerh düşeceğim...
Buyurun o halde:
Darbelere, darbe girişimlerine ve darbe girişimcilerine
de karşıyım...
"Karşıyım" ne demek?..
Daha açık olayım...
Nefret ediyorum...
"Yemin et" derseniz doğru söylediğimden ve doğru söz
yemin gerektirmeyeceğinden dolayı gereksiz
görüyorum...
*
Tamam mı?..
Peki; nedir bu tutuklamalara itirazım?..
Nedir bu "aksi sabit oluncaya kadar herkes
masumdur" hukuk ilkesi merakım?..
Söyleyeyim...
*
Yargılama süresince "suçlu" diye tanımlanmanın
nasıl "iğrenç" ve "utanç" verici
olduğunu bizzat yaşayarak öğrendim de ondan...
Aklanmanızın pek de bir işe yaramadığını, "sanık"
olduğunuz o süreçte "suçlu" olarak görünmenizin
akıllarda kaldığını bildiğim için...
*
Beni yakından tanıyan herkes bilir ki; siyasi,
ekonomik ve hatta İslâm diniyle ilgili görüşlerim
Başbakan Erdoğan'a "çok yakın"dır...
Muhalefetle ise; bilhassa CHP – MHP ikilisiyle
mutabık kalabileceğim ölçü “cim karnında bir
nokta” kadardır…
Haliyle medyada asıl yerimin "Yandaş(!)
Medya" olduğunu söylememin hiçbir sakıncası
yok...
*
Keza…
Nedim Şener'in (açıkça söylemediği ama bilinen)
siyasi, sosyal ve ekonomi görüşleriyle hiç ilgim olmadığı da
"sır" değil...
Hatta bunu en iyi bilenlerden biri de
Nedim'dir...
Keza Ahmet Şık ile de hiç işim olmaz...
*
Soner Yalçın mı?..
Aynı sokaktan geçsem "kâbus” gördüğümü sanıp
kendimi çimdiklerim...
Ve askerlerle (hele fiilen darbe yapmış olanlarıyla -bunlara 28
Şubatçı paşalar dâhildir) ) aramın çok kötü olduğu
malûm...
Çetin Doğan ve diğer paşaların yargılanmalarına da
sonuna kadar destek veriyorum...
Bir "ama" daha...
"Yandaş" diye tanımlanan medyadaki fikir
kardeşlerimden ayrıldığım nokta "tutuklu
yargılanma"larıdır...
İşte o tutuklanmalara karşıyım...
Tutuklanma tarzına karşıyım...
Günahlarım kadar sevmediğim Tuncay Özkan ve
Mustafa Balbay (28 Şubat sürecinde onlardan
çektiğimi nasırlarımdan çekmedim; Süleyman Efendi gibi)'ın
"tecrit" edilmiş olmalarından
"hukuk" adına utanıyor, tecridi uygulayan
vicdansız zalimlerden nefret ediyorum...
*
Ve şimdi yazımın başlığına döneyim…
Ve…
Sorayım:
“Mehmet Barlas da mı Ergenekoncu oldu?”
Öyle ya…
Bakın bugünkü SABAH’ta başlığı altında yayımlanan makalesinde ne
diyor:
Normalleşmenin temel öğelerinden biri de
şeffaflıktır.
Açıkçası yargı da şeffaf olmak zorundadır.
Göz altıların gerekçelerine ait bilgileri ne yazık ki yargıdan
değil, dedikodu içerikli gazete ve internet haberlerinden öğrenmeye
başladık.
*
Ne yani?..
Bunları yazdı diye Barlas da mı
“Ergenekoncu” oldu şimdi?..
Olabilir mi?..
Ve…
Ahmet Hakan yazısının başlarında “Tamam...
Ben de yargının işine karışmayı doğru bulanlardan değilim”
dediği ve sonradan “ama” deyip tutuklanmaları
onaylamadığı için Mehmet Barlas’ı da mı
eleştirecek?..
*
Hâsılı dostlar!..
Tekraren…
Darbelere, darbe girişimlerine ve darbe girişimcilerine
de karşıyım...
"Karşıyım" ne demek?..
Daha açık olayım...
Nefret ediyorum...
Ama…
Başta Nedim Şener ve Ahmet Şık
olmak üzere gazetecilere yapılan bu “hukuk
zulmünü” de kınıyorum…