Mehmet Ali Birand

Günün köşe yazarı çünkü;

"12 Eylül'ü önce çoğumuz alkışladık, sonra pişman olduk..."
Bu sözü bugün Nazlı Ilıcak'tan beklerdik...
1980 darbesinin hemen akabinde yazdığı "12 Eylül, 27 Mayıs'ın akıbetine uğramayacaktır, uğramamalıdır. "Kadife eldivenli" vasfını daima koruma, müsamaha ve iyi niyet her zaman devam etmelidir" satırlarının özeleştirisini vermiş olurdu böylece...

Bu sözü Rauf Tamer'den de duymak isterdik.
Darbe için yaptığı "Kenan Evren'in söyledikleri, her hukukçunun ve her profesörün başucuna bir mukaddes kitap gibi asılacak cinsten sözlerdir... Öpüp öpüp başlarına koysunlar.
" güzellemesinin günahını çıkartmış olsun diye...

Mesela Güneri Civaoğlu yazmalıydı bunu...
"Önümüzdeki günlerde ibret levhalarının sunulması kimseyi şaşırtmamalıdır. Kamu vicdanının süratle tatmin edileceği infazlar... Adalet kılıcının yeni şiddet suçlarının işlenmesini önleyici, caydırıcı bir süratle işlemesi. Beklenen bu" diyerek idamlara kapı açmanın vicdani savunmasını vermiş olurdu hiç değilse...

Misal, 12 Eylül davasına müdahil olan TBMM'nin üyesi konumundaki Oktay Ekşi diyebilseydi bu sözü...
"Evren Paşa sempatikti.
Evren Paşa demokratik sistemin en kısa zamanda işletileceğini vaat etti.
Evren Paşa içtenlikle konuştu. Doğrudur, Evren Paşa bu izlenimleri vermiştir ama iş orada bitmemiştir. Daha doğrusu Evren Paşa'nın işi orada bitmemiştir, tam tersine orada başlamıştır" lafının hesabını olarak...

Ama nerde...
12 Eylül'e övgü dizenler dünden bugüne demokrasi aşığı rolünü pek bir güzel oynuyor... Bu sözü söylemek de Mehmet Ali Birand'a kalıyor... Günün köşe yazarı Birand'dır efendim...