Mehmet Ali Birand günah çıkarttı
Mehmet Ali Birand günah çıkarttı. Medyaya eleştiriler yöneltti. Kendisi de sektörün içinde olduğu için özeleştiri de yaptı.
Mehmet Ali Birand günah çıkarttı. Medyaya eleştiriler yöneltti. Kendisi de sektörün içinde olduğu için özeleştiri de yaptı. Televizyon haberciliğinden dert yanan Mehmet Ali Birand'ın meslektaşlarına çağrısı var;
(...) Bu yazı medyanın eleştirisi olacak. Bende işin içinde
olduğumdan dolayı, kendimi de eleştireceğim.
Aslında bir kasıt yok, ancak dikkatsizlik ve hoyrat bir
yaklaşımımız var. İki örnek verirsem, beni daha iyi
anlayacaksınız.
1. Son düşen Air France’a ait 330 Airbus uçağı ile ilgili
haberleri veren TV haberlerine ve bazı gazetelere bakın, hemen
gözünüze çarpacaktır. Her haberde THY’na ait bir 330 Airbus
uçağı görmüş veya “THY’nında kullandığı Airbus tipi uçak
düştü” cümlesine rastlamışsınızdır.
Neden bunu yaptık?
Elimizde, o anda kullanabileceğimiz, Air France’a ait 330 tipi uçak
resmi veya görüntüsü olmadığı için. Seyirciye, uçağın neye
benzediğini gösterebilmek için.
Ancak, böylesine masumane niyetlerle kullanılan o resim ve
görüntülerin, THY üzerindeki negatif etkisini hiç
düşünmedik. Bunu gören okuyucu veya seyirci de “Ha, Air
France, ha THY, o düştüğü gibi bu da düşer” çağrışımı yapacağını
hiç hesaplayamadık.
İstemeden, bilemeden THY’nın imajına dolaylı şekilde gösge
düşürdük. Toplumun, gerçek kaza yapan Air France ile örnek
olarak gösterilen THY uçakları arasında bu kadar kolay ayırım
yapamayacağını ve belleğinde, hiç ilgisi olmamasına rağmen,
Milli Hava Yolumuz THY’nın da aynı kazayı yaptığı veya
yapabileceği izleniminin yerleşeceğini hesap edemedik.
Bari, bundan sonrası için önlem alalım da, aynı hoyratlığı
tekrarlamayalım.
Domuz gribinde de aynı durumu yaşıyoruz
2. Domuz Gribiyle ilgili TV ve gazete haberlerinde de aynı
dikkatsizlikle karşı karşıyayız. Özellikle, salgının çıktığı ilk
haftalarda hepimiz adeta birer hafiye kesildik. Sanki, Türkiye
sınırları içinde domuz gribine yakalanmış kaç hasta
bulursak, reytingimiz veya tirajımız artacakmış gibi
davrandık. En basit kuşku duyulan olayın üzerine gittik. Sonradan
hatalı alarm olduğu anlaşılacak bile olsa, sonucu beklemeden
“Domuz Gribi Türkiye’de” diye başlıklar attık.
Dünya’nın gözünün üstümüzde olduğunu, en ufak bir haberin Türk
medyasından hemen yabancı ajanslara, hem de doğruluğu kontrol
edilmeden “Domuz Gribi Türkiye’yi de vurdu” şeklinde yansıyacağını,
bu tip haberlerin de hemen rezervasyon iptallerine yol açacağını
düşünmedik.
Sonuç, bu haberlerin çıktığı sırada yaklaşık 5 bin rezervasyon
iptali oldu.
Haber saklayalım, demiyorum.
Kesinleşmiş Domuz gribi bulgusunu verelim. Onu zaten saklayamayız.
Ancak tahmin üzerine de hareket etmeyelim.
Oh, böylece içimi döktüm.
Bir açıdan da günah çıkarttım.
Hiç değilse, kontrolümde olan iki kanalda, aynı hataların
tekrarlanmasını artık önlüyorum.
Darısı, diğer meslekdaşlarımın başına...