Medyanın ve ülkenin ruhuna el Fatiha!
Medya denilen; terinizi akıttığınız, teninizi acıttığınız, ekmek yediğiniz o asil kurumla birlikte bu güzelim ülke de elden gidiyor...
Yok yok olamaz...
Demokrasi bu kadar pespayeliği kaldıramaz...
Demokrasi, medya özgürlüğünün "bayağılaşma"
özgürlüğü olarak anlaşılamaz...
Demokrasi, fikirlerimizle yenemediğiniz rakiplerinizi "
yalanla dolanla, teknolojiyi C 4 gibi kullanarak alaşağı
etmenize" izin vermez...
Demokrasi, kanalizasyonlardan adam toplayıp önüne klavye vermek,
kartvizitine "Gazeteci – Yazar" sıfatı eklemek
olamaz...
Nereye yahu?..
Nedir bu kepazelik?..
Nedir bu aymazlık?..
Nedir bu gaflet?..
Nedir bu dalâlet?..
Nedir bu hıyanet!..
***
Hey sen!..
Duymazlıktan gelme...
Bu sözlerim sadece din adına yazdıklarını zanneden
pislikler için değil...
Kendini Laik Cumhuriyetin koruyucusu olarak
kakalayan ama asıl amacı cebini doldurmak olan sen ve senin gibiler
için de geçerli...
Hepiniz aynısınız...
Aynı necasetin soyu...
Yuh ulan size...
Yuh, yuh, yuh!...
***
Siz ey sevgili ve genç meslektaşlarım...
Siz ey değerli, dürüst, olgun, hiçbir çıkar
çetesine teslim olmamış yaşıtlarım!
Çalıştığınız medya organlarında devrim mi
yaparsınız yoksa toplu başkaldırı mı bilmem...
Ama şunu bilir, şunu söylerim:
Medya denilen; terinizi akıttığınız, teninizi
acıttığınız, ekmek yediğiniz o asil kurumla birlikte bu
güzelim ülke de elden gidiyor...
Eloğlu yaşadığımız bu ortama "iç Savaş" diyor,
medyabazlar kızıyor...
Eloğlu haksız mı ?..
Eğer iç savaş bu değilse nedir?..
Eğer "silâhsız terör" (hay bu zarif tanımlamaya
"oximoron" diyenin!) bu değilse, "Terör" sadece
fiziki insan öldürme midir?..
Ruhların öldürülmesinin adı nedir peki?..
Kutsal savaş mı?..
Klavyeler, ekranlar terör silâhı değilse eğer nedir?..
Plâstik okşama cihazı ve sıradan birer beyaz cam mı?..
***
Hepimizin başı sağ olsun...
Bu medya anlayışı...
Bu medya patronajı...
Bu medya yönetimi...
Bu medyabazlarla bu ülke çökmüştür, bu millet ölmüştür...
Ruhuna el Fatiha!..
Not: Bu yazı önce Şamil Tayyar'ın, Yazgülü Aldoğan'a
karşı takındığı kabul edilemez maço tavır, sonra da Vakit
Gazetesinin internet sitesinde yayımlanan ve "düzmece" olduğunu bir
çocuğun bile anlayabileceği seks(!) kasetinin izlenmesinden sonra
yazılmıştır.
adnanberkokan@gmail.com