Medyanın sınav verme zamanı
Bilgisayarın başında parmaklarını konuşturan Mustafa Karaalioğlu, gazetecilerin bu sınavı geçmesinden yana...
İşte Mustafa Karaalioğlu'nun sabah erkenden aldığı sınav karırı
ve bununla ilgili yazdığı yazı:
Kaynak: www.stargazete.com
Tekrarlayalım... 28 Şubat’ta rol alan, aracılık yapan, yardım ve
yataklık suçunu işleyen; hasılı bir şekilde o suça karışan herkes
tasfiye oldu. O günlerin kibri, istihzası ve kudretinden eser
taşımaksızın bugün insan içine çıkamaz duruma düştüler. Silinip
gittiler... Tarihe de kötü bir nam bırakarak.
Askeri ve bürokratik kadrolar, siyasi parti liderleri, transferci
milletvekilleri, sözümona sivil toplum örgütü liderleri, sonradan
birer hortumcu oldukları anlaşılan işadamları... Hepsi silindi.
Peki kim kurtuldu o faturayı ödemekten?. Hangi sınıfa bir şey
olmadı, kimler hala hiçbir şey olmamış gibi işlerinin başında?
Medya...
O medya sınıfı tasfiye olmadan bu ülkede demokrasiden de gerçek
anlamda bağımsız, özgür, hukuka bağlı ve ahlaki bir medya
düzeninden de söz etmek mümkün değildir. Bu kadar açık.
12 yıldır medyanın darbeyle, darbeciyle ilişkisinin her türlüsünü
anlatan sayısız belge okuduk. Nasıl yandaş, nasıl yardakçı, nasıl
tetikçi olduklarına dair onlarca, yüzlerce itiraf ortaya çıktı.
Kendi kendilerini ihbar ettiler, az sayıda vicdan sahibi özeleştiri
yaparak gerçekleri teyid etti. Belgeler, raporlar, görüntüler birer
dizi film gibi ortalığa saçıldı.
Önceki gün basına sızan Balbay günlüklerinde aynı
işbirliğini, yandaşlığı; hatta kraldan çok kralcılığı, askerden çok
askerciliği bir kez daha gördük. Bunlar mı bağımsız Türk medyası?
Askerle darbe ortaklığına giren, demokrasiye, hukuka, siyasete,
seçime başkaldıran; bunun için provokasyonlar düzenleyen,
düzenlenmesi için askeri, yargıcı kışkırtan; Danıştay örneğinde
olduğu gibi katliamlar yapan örgütün üyeleri mi gazeteci?
Balbay günlüklerinde ‘bazı
gazeteciler’den söz ediyor. En az kendisi kadar o isimler
de önemli. 12 yıldır hiçbir şey gizli kalmadı, o isimler de çıkar,
üç vakte kadar öğreniriz içimizdeki silahşörleri.
Ama artık biliyoruz ki içimizde gazeteci kılığında darbeciler var.
Bıkmadan usanmadan, yeni 28 Şubatların peşinde koşanlar var.
Sandıktan çıkanı beğenmeyip bunu silahla, tankla, provokasyonla,
tertiple, yalan haberle değiştirmeye kalkanlar var.
‘O gazeteciler kim?’ sorusunun cevabı çok önemli
ama çıplak gözle bakınca zaten deşifre olmuş, gazeteler,
yöneticiler ve yazarlar var. Hepsinin 28 Şubat’tan sabıkası var.
Hepsinin 22 Temmuz öncesi tertiplerden sabıkası var. Hepsinin
boylarını aşan günahları var.
İçimizde demokrasiye inanmayan, hukuku çiğnemeyi alışkanlık haline
getiren ve bunu ‘gazeteci’ kisvesiyle yapanlar
var. Parti kurup kapattıranlar, eylem körükleyenler; yetmeyince
ekonomik kriz propangandası yapanlar var. kartvizitleri
gazeteci...
Gazeteciler Cemiyeti başkanlarını, Basın Konseyi Başkanı’nı
bekliyorum. Darbeciyle gazeteciyi, Ergenekoncuyla Ergenekon
karşıtını ayırabilecekler mi? Merakla bekliyorum. Darbecilere mi
yoksa hukuka ve demokrasiye mi, yani mesleğe mi sahip çıkacaklar?
‘Hepimiz darbeciyiz, hepimiz Ergenekonuz’ mu
diyecekler, ‘hepimiz sadece gazeteciyiz’ mi?
Geçmişte taraf oldukları konularda gördüğümüz gibi doğrudan mı
söyleyecekler, eğip bükerek mi?
Tarihi bir sınavla karşı karşıyalar... Bugünleri hem tarih yazacak,
hem de biz!
Sadece eksiler değil, önüne gelene çamur atan ‘yeni yandaş
kalemler’ için de kabus başladı. Kendilerini darbe
tertipcilerinden ayırabilecekler mi bakalım. Yoksa susarak, aslında
gizliden gizliye o darbeyi arzuladıklarını mı gösterecekler
bize!
Susarlarsa; içimizdeki darbeci sınıftan, 28 Şubatçılardan hesap
sorma cesaretini gösteremezlerse bundan sonra kim inanır gazeteci
olduklarına? Kim inanır bağımsız ve tarafsız olduklarına? Kim
öylelerini ciddiye alır?
Bu sınavı veremeyen, kimseye meslek, demokrasi, siyaset ve etik
anlatmaya kalkmasın. Şimdiden söyleyelim ki yarın kabil-i muhatap
olmayanlar sebebini sormasınlar.
Gerçek şu ki, 28 Şubatçı medyanın kabarık sicili nedeniyle darbeci
olmakla olmamak arasındaki zar çok inceldi. Medyanın bir kesimi
demokrasiye ve hukuka karşı faaliyetlerin olağan şüphelisi haline
geldi. O yüzden, sarılın kalemlerinizi de gösterin tavrınızı...
Gösterin, çünkü bir demokraside bırakın böyle apaçık darbe
planlarına tepkisiz kalmayı, söylentisine bile kayıtsız kalmak suça
ortaklıktır. Gösterin ki, bir daha içimize darbeciler
sızamasın...
İşiniz zor ve ağır ama unutmayın ki bu sınavı geçememenin mesleki
faturası da çok ağır. Kimse bugünlerdeki savrulmayı unutmaz, yarın
mutlaka önünüze çıkar. Baksanıza, 28 Şubat’ın, Ayışığı’nın
Sarıkız’ın bilinmeyen hiçbir şeyi kalmadı.
Dost tavsiyesi... Gerçekler ortaya çıkmadan, gerçeği söyleyin
derim.