Medyanın dönekleri, devrimcileri, akılcıları...
Bunca yıllık meslek hayatım boyunca gazeteci yazarlar içinde üç tip tanıdım- "Dönekler", "Devrimciler" ve "Akılcılar"... Peki kim bunlar?
Gazeteci yazarlar içinde üç tip tanıdım:
-
Dönekler…
-
Devrimciler…
-
Akılcılar…
* * *
Dönekler…
Bunlar, savundukları fikir veya siyasi taraftan para kazanamayacaklarını anlayınca cephe (Çünkü bunlar için medya dünyası acımasız bir savaş alanıdır.) değiştirirler…
Hiçbir fikirleri yoktur…
Olan fikirlerinde de samimi değildirler…
O anda kimin ya da kimlerin yanında duruyorlarsa o fikir onların da fikridir…
Ama…
Olağanüstü yazı yetenekleri vardır…
Olağanüstü edepsiz, olağanüstü pervasızdırlar…
Ve haliyle…
Fikirlerini değil yeteneklerini satarlar…
Çok da para kazanırlar…
Ama…
Son tahlilde unvanları Dönek’tir…
İtibarları sıfırdır…
Hiç kimse güvenmez onlara…
Yanında durdukları bile;
“Daha dün eski dostlarını ya da patronlarını satmışlardı bunlar… Yarın beni satmayacaklarına nasıl güvenebilirim?” diye kuşku içindedir…
Ölüp gitseler de onları lakapları “dönek” olarak kalacaktır…
* * *
Devrimciler…
Ya da…
Kendilerinden “Devrimci” diye söz edenler…
Veya…
“Devrimci” olduklarını ileri sürenler…
Yani…
Bütün baskılara rağmen çekip gitmeyenler…
Bunlar, durumu en zor olanlardır…
İleri gitmek isterler…
Çalışırlar…
Çabalarlar…
Ama…
Bacaklarında pranga vuruludur…
Buna rağmen pes etmezler…
Akıntıya karşı kürek çektiklerini bile bile asılırlar küreklere…
Daha da özgürlükleştiklerinde…
Ayaklarındaki prangalardan kurtulduklarında…
Geç kaldıkları hedefe varmak için daha da hızlanacaklarından…
Ve…
Başaracaklarından emidirler…
Ancak…
Ya hapse atılırlar…
Ya öldürülürler…
Ya da sürgüne gönderilirler…
* * *
Veeee….
Akılcılar…
Bunlar, kimilerine göre “Pısırık” olanlardır…
Ya da…
Kolayca pes edenler…
Veya “korkak”lar…
Başarıyı yakalayamayınca…
Ya da baskıyı yiyince çekip giderler…
Ama…
Kendilerine (Akılcılara) sorarsanız…
“Aklımızı kullanıyoruz” derler…
“Pısırık, fırsatçı, korkak” dendiğinde ise cevapları hazırdır…
Önce Benhur filmini seyredip seyretmediğinizi sorarlar…
Cevabınız ne olursa olsun filmdeki bir sahneyi hatırlatırlar…
Sahne şöyledir…
Kürek mahkûmu Benhur ve diğer mahkûmlar, cezalarını çekmekte oldukları gemide sürekli işkence görmekte, küreklere daha hızlı asılmaları için kamçılanmaktadırlar…
Benhur’un hemen yanı başındaki Forsa, kendisini kırbaçlayan ve belinde de kılıcı olan askere kafa tutmaya, dikleşmeye kalkar…
Yani…
Kendini öldürtmek için adeta davetiye yazar…
Benhur, Forsa’yı uyarır:
“Tahammül et… Hayatta kalmaya, onlardan daha uzun yaşamaya çalış…” …
Ve…
Akılcılar Benhur’daki o sahne ve replikten sonra da bir hatırlatma yaparlar…
Dünyanın tüm peygamberleri ve kahramanları hayatlarında mutlaka ve en az bir kere çekip gitmişlerdir…
Ve…
Düşmanlarından daha uzun süre hayatta kalarak ya da değişen şartların getirdiği yeni imkânları kullanarak hedeflerine ulaşmışlardır…
Tıpkı Hz. Musa gibi…
Tıpkı Benhur gibi…
Tıpkı Hz. Muhammed gibi…
Oysa çekip gitmeyen…
“Devrimcilik” oynayan(!) Hz. İsa çarmıha gerilmiştir…
Yani…
Akılcılar (Tabii ki kendi görüşlerine göre) “Pısırık, fırsatçı, korkak” değil; geleceğin medyadaki liderleridir…
Yakup MURAT