Medyamızın Hüseyin Çelik ayıbı…
Hemen hepimizin çoluk çocuklarımız var, ailelerimiz var… Birileriyle ilgili yazdıklarınızı onlar da okuyorlar…
ADNAN BERK OKAN
Bilinen
kıssadır ama bilmeyenler için
anlatmalıyım…
Bektaşi babası
neden namaz kılmadığının gerekçesini söylerken kendisine
Nisa Suresi’nin 43. Ayetini
“şahit” gösterir ve şöyle
der:
“Kuran’da okudum; ‘namaza yaklaşmayın’
diyor”…
Ulemadan biri gülümseyerek
Bektaşi’yi düzeltir:
“O senin
dediğin ayetin tamamı şöyle buyuruyor: ‘Ey iman edenler! Siz
sarhoşken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın’
”…
* * *
Geçtiğimiz günlerde Ak Parti Genel başkan
yardımcılarından ve basın sözcüsü Hüseyin Çelik,
meclisin olağanüstü toplantıya çağırılmasının
gereksizliğini anlatabilmek için şunları
söyledi:
"Gerek olursa Meclis toplanabilir. Ama
PKK bomba patlattı, bir yeri bastı, birkaç Mehmet'i şehit etti
diye, her gün PKK'nın gündemi oluşturmasına müsaade
etmeyiz."
* * *
Arkadaşlar; |
Peki…
Bizim bazı köşe yazarı arkadaşlarımız ve
bir karikatür sanatçımız ne yaptılar?..
Tabii ki
Bektaşi babasının yaptığını…
Bu
konuşmanın içinden “birkaç Mehmet'i şehit etti
diye” kısmını aldılar ki “cümle” bile
değil…
Cümlenin içinden birkaç kelime…
İlk
gün Mehmet Y. Yılmaz üstüne gitti
Çelik’in…
“Kaç Mehmet ölse
yeter!” diye sorguladı…
Ertesi gün
Yılmaz Özdil her zaman olduğu gibi emrindeki
asistan ordusunu “Mecliste adı Mehmet olan kaç kişi var
bulun masama koyun” diye talimat
verdi…
“Mehmet”ler bulundu ve
her zaman olduğu gibi her isim, soy isimden bir satır
oluşturularak “makale” yazıldı…
Aynı gün
Mehmet Y. Yılmaz bu defa da Hüseyin
Çelik’in “ben tam da öyle söylemedim,
söylediklerimi çarpıtmak ahlâksızlıktır” deyişine cevap
verdi…
Makalesinin başlığı
şöyleydi:
“Şeref ve ahlâktan söz etmeden
önce”…
Musa Kart,
Çelik’in “kuş beyinli” olduğunu
anlatan bir çizim yaptı…
* * *
Başkaları da eleştirdi
Çelik’i ama onların medyada karşılığı olmadığı
için adlarını bile anmayacağım…
Şimdi
Çelik’in “konuşmasının” içinden
“birkaç kelime”yi alıp da “vay anasını
Mehmetçikleri aşağıladı” anlamı çıkaran meslektaşlarıma
soruyorum:
Yahu konuşmanın bütününde öyle bir
mana var mı sahiden de?..
Yoksa siz de mi
tufaya geldiniz?..
Yani siz de mi
konuşmanın bütününü dinlemeden sadece o birkaç kelimeyi
“cümle” haline getirip de Çelik’i tarumar
ettiniz, tenekeye çevirdiniz?..
Ayıp
yahu!..
Bu nasıl bir gazetecilik anlayışı
böyle?..
Çelik’i eleştirebilirsiniz
tabi…
Kim bilir ne çok hatası
vardır…
Siyaset yapıp da hatasız olmak mümkün
mü?..
İş yapan, icraatı olan herkesin kabahati
de vardır…
Zira icraatla kabahat
kardeştir…
Ama…
İçinden sadece birkaç
kelimeyi alıp da ürettiğiniz o cümle yüzünden eleştiremezsiniz
Çelik’i…
Yok eğer eleştirirseniz – ki
eleştirdiniz - gerçekten de “ahlâk” sorunu yaşadığınız
konusunda “şüpheler”
yaratırsınız…
Bende yarattınız
meselâ…