Medyamızın Cohen Kardeşleri: Altan'lar
Ahmet Altan, okuduğu bir gazetenin habercilik anlayışını eleştirdikten sonra gazeteyi buruşturup çöp sepetine
Bi rahat dur be Ahmet Altan bi rahat dur!
Ama nerede?..
Adamlar (Baba Çetin Altan ve iki oğul) ailece
“Yönetilemez” bir ruha sahipler…
Ailece protestler…
Hedeflerinde “para kazanmak” gibi bir dert de
olmayınca; kendi pencerelerinden bakıp da yanlış yaptıklarını
gördükleri herkese ve her kuruma çakıyorlar…
Hatırlayanlar vardır…
Özel televizyonların yeni yayın hayatına girdiği o ilk yıllardan
birinde Ahmet Altan, okuduğu bir gazetenin
habercilik anlayışını eleştirdikten sonra gazeteyi
buruşturup çöp sepetine atmıştı…
Sonra ne mi
olmuştu?..
Tabii ki kovulmuştu…
Çünkü çöpe attığı mevkute (ki aslında o gazetenin yeri çöp sepeti
değil doğrudan kuburdu) Altan’ın program yaptığı
gurubun gazetelerinden biriydi…
Hadi gurubun adını da söyleyelim: Doğan
Gurubu…
Ve o geceden sonra TARAF
çıkıncaya kadar da hiçbir gazete ve TV kendisine iş vermemişti…
***
TARAF çıktığında da çok kişi burun bükmüş,
“bu gazete tutmaz” demişti…
O gün burun bükenler bile ilerleyen aylarda ve halen
TARAF’ın tayin ettiği siyasi gündeme bakıp da
yorumladılar gündemi ve yorumlamaya devam ediyorlar…
Çünkü TARAF öyle belgeler bulup çıkardı ki ortaya;
ne TSK kaldı, ne kozmik oda, ne darbe heveslisi
generaller…
İşte bu TARAF gazetesi ve genel yayın yönetmeni
Ahmet Altan orada dursa iyi…
Bir yandan muhalefetin ve TSK’daki kimi darbe
heveslilerinin ipliğini pazara çıkarırken, kimi zaman da
Başbakan’a ve hükümete yönelik, Doğan
Gurubu’nun bile yapamayacağı eleştirileri yaptı…
Ve…
En son; “Sen kimsin Başbakan?” diye sorunca bu
sefer de genel yayın yönetmenliğini yaptığı TARAF
Gazetesi, Hükümetin yarı resmi yayın organı olan
STAR Gazetesi yönetiminin gazabına uğradı…
***
Farkındasınızdır…
Son günlerde hem hükümetin, hem “Yandaş
Medya”nın ve hem de “Kandaş Medya”nın
(Doğan Gurubu) hedefinde Altan Kardeşler var…
Bir gün Ahmet Altan’a çakıyorlar, ertesi gün
Mehmet Altan’a…
Neden böyle?..
Çünkü bu Altan kardeşler ve babaları “sıra
dışı” insanlar…
Parayla pulla da pek işleri yok…
Çetin Altan’a yıllarca çamur atıldı ama hiç kimse
“şu yolsuzluk olayına karıştı, şurada iş takibi yaptı,
parayı kaptı” demedi, diyemedi…
Hakkında yapılan en ağır eleştiri, Sosyalist
olmasına rağmen “viski” içiyor oluşuydu…
Bunu söyleyenler de, Sosyalistleri “zevksiz, düşük gustolu
yaratıklar(!)” olarak görenler, göstermek
isteyenlerdi…
***
İşte bu Çetin Altan’ın iki oğlu (Ahmet ve Mehmet);
ne muhalefeti eleştirirken ellerini ve dillerini
tutabiliyorlar…
Ne iktidara çakarken…
Ahmet Altan, Başbakan’a (ki kandaş medyaya göre
Ahmet Altan ve TARAF gazetesi “Yandaş” medyaya dâhildir)
“sen kimsin Başbakan?” diye sorup, zehir zemberek
bir yazı döktürebiliyor…
Mehmet Altan, başyazarlığını yaptığı hükümete
yakın STAR Gazetesinde hükümetin bazı
uygulamalarını (ille de fukaralıkla başa çıkamayışını ve AM
tamüyeliği konusundaki samimiyetsizliğini) eleştiriyor,
STAR Gazetesinin yönetimini “taahhütlerine
uymamakla” suçlayabiliyor…
Hem de bunu STAR’daki sütunlarında yapıyor…
“Kandaş” medya yazarları böyle bir şeye alışık
değiller…
Örneğin; Mehmet Yakup Yılmaz veya Ruhat
Mengi ya da Özdemir İnce ve benzeri
yazarlar, çalıştıkları medya gurubuna yönelik tek kelimeden bile
oluşsa “olumsuz eleştiri” içeren bir makale
yazamazlar…
Ama Altan kardeşler bunu yapabiliyorlar…
Bu sefer de “hurraaa!”…
Bir medya saldırısı ki sormayın gitsin…
Meselâ Mehmet Altan çalıştığı Star
Gazetesi’ne rahmetli Hasan Doğan’ın
patronajındayken geldiğini ve yayın politikaları
konusunda kendisine bir takım taahhütlerde bulunulduğunu
yazıyor…
Kandaş Medya yazarları hemen abartılı bir yorumla
ele alıyorlar o sözü ve “Mehmet Altan, Star yönetiminden
para istedi” oluyor…
Hazretlerin aklıları, fikirleri ve zikirleri
“PARA” olduğu için herkesi kendileri gibi sanıyorlar…
***
Hey arkadaşlar!...
Sizler!.. Yani köşe yazarlığı yapıp da kamuoyunu yönlendiren
arkadaşlar!..
Kişisel kinlerinizi, nefretlerinizi, öfkelerinizi
ve hatta tiksinmelerinizi bir yana bırakıp;
halkımızın ve demokrasimizin yararına olan konularda
“düşman” bellediğiniz ama “doğru”
yaptığını içinizden kendinize de itiraf ettiğiniz o
meslektaşlarınıza destek verseniz olmaz mı?..
Ve sen ey Mustafa Karaalioğlu kardeş!..
Sen de TARAF’a karşı daha dürüst olsan…
Bil ki TARAF sadece kamuoyuna değil, en çok da
sizlere lâzım!..
TARAF; o cesaret, yürek ve demokrasi aşkı olmadan
asla yapılamayacak haberleri yayımlamasa ve arkasında durmasaydı,
çoğunuz şimdiye kadar çoktan birer “medya mevtası”
olup çekmiş gitmiştiniz…
Hani siz çok dindardınız?..
Hani dindar bir Müslüman, “kadir kıymet”
bilirdi?..
Nerede sizin bu değerleriniz?..
Yoksa…
Neyse; daha fazla sormadan bu işi burada bitireyim ve bir kez daha
herkesi; akıl, insaf, vicdan ve
izana davet edeyim…